Gri tradutor Português
2,236 parallel translation
Bu gerçekten olasıydı çünkü klinik gri DMT, raflarda biryerlerde bulunup kullanıIan birşey değildi.
E isso era uma possibilidade real, porque DMT de grau clínico não era um químico que se pudesse comprar sem receita, em qualquer lado.
Judy için 200 dolar, artı midilliler için 100 dolar ve Tom Chaney'nin bıraktığı gri at için de 25 dolar alırım.
Aceito os duzentos dólares pela Judy Mais cem dólares pelos cavalos. E 25 dólares pelo cavalo cinza que o Tom Chaney deixou.
Gri ata gelirsek, o zaten size ait değil.
Quanto ao cavalo cinza, ele não lhe pertence.
Gri atı Tom Chaney'e babam ödünç vermiş.
O cavalo cinza foi cedido ao Tom Chaney pelo meu pai.
225 dolar öderim ve gri at bende kalır ve midillileri de istiyorum.
Aceito pagar 225 dólares e manter o cavalo cinza. Eu não quero os cavalos. Então está resolvido.
- Gri at senin değil ki satasın.
E o cavalo cinza não é seu, para vender.
Avukat Daggett gri atın bana ait olduğunu ispat eder sonra da gasp davası açar.
O meu advogado vai provar a propriedade do cavalo cinza. Depois vai conseguir contra você um mandado de busca e apreensão.
Midillileri ve zaten benim olan gri atı geri alıyorum.
E o cavalo cinza, que é meu, e pagar...
Paranın, tütsü evinin köşesindeki gri taşın altındaki kavanozda olduğunu söylemiş.
Ele disse que o dinheiro estava numa jarra de sumo debaixo de uma pedra cinza no canto do defumadouro.
Tütsü evinin köşesinde yerdeki oyukla birlikte gri düz bir kaya buldun.
Você encontrou uma pedra cinzenta no canto do defumadouro. E um buraco vazio debaixo dela.
Altında bir oyukla yarıya kadar kaldırılmış gri bir kaya ve oyuk da boştu.
Uma pedra cinzenta com um buraco vazio debaixo dela.
- Gri atı unutuyorsunuz.
Você está a esquecer-se do cavalo cinza.
Şuradaki gri sedan.
O sedan cinzento que está ali.
Şu gri şeyin altına gizlemiş olmalılar.
Deve estar coberto por este material cinzento.
Gri bere için daha erken değil mi, efendim?
Muito cedo até para as galinhas, senhor?
Gri bir fötr şapkası ve yılan gibi oyulmuş bir bastonu vardı.
Tinha um chapéu cinzento e uma bengala em forma de cobra.
Gri takımını giymek ister misin?
Quer usar o terno cinza?
Gri bir arazi aracı sürüyorlardı.
A conduzirem uma SUV cinza.
Gri bir hatchback taksi.
Um táxi cinzento.
Bodrumda, gri kutuda.
No porão, na caixa cinza.
Müfettiş, gri hücreleriniz, katilin Bay Ellis olduğundan kesinlikle emin mi?
Superintendente, por favor, você está... está totalmente convencido nas suas célulazinhas cinzentas... que este Monsieur Ellis é o seu homem?
- Oyun kağıdından ev yapmanın küçük gri hücrelerimi çalıştırdığını keşfettim.
Acho que a construção de um castelo de cartas é... é... muito estimulante... para as minhas celulazinhas cinzentas.
Yeşil ve gri çizgili bir şey giyiyor.
Ele tem um pólo às riscas verde e cinzento.
Üzerinde yeşil gri çizgili bir giysi ve bacağında destek olmasından dolayı şort giyiniyor.
Ele usava... um pólo verde e cinzento... e calções escuros, por causa do gesso na perna.
Pardon, Otuzlu yaşlarda, beyaz tenli, şortlu ve gri çizgili bir şey giyinen birini gördünüz mü?
Com licença. Lembra-se de ter visto um homem caucasiano, 30 e poucos anos... pólo às riscas e calções escuros?
"Almanlar gri giymişti, sen mavi."
"Os alemães usavam cinzento. Tu usavas azul."
Ak madde ile gri madde arasında kontrast kaybı var.
Perda de diferenciação entre matéria cinzenta e branca.
Gri gökyüzü aydınlanacak. Güneşli günler gelecek.
As nuvens negras desaparecerão.
Benim için hepsi gri renginde.
Parecem-me todos cinzentos.
Herkes Dior Gri'sinde iyi görünmez.
Nem todos aguentam cinzento Dior.
- Gri alan da bir şeyler var...
- Vamos dizer "algo sério".
Gri bir şey.
Algo cinzento.
Mavi ve gri renkli gorunuyor.
Tem uma cor azul-acinzentada.
Ne buldun? Gri saç mı yoksa fare mi?
Encontraste um cabelo branco ou um rato?
Gri renk bir Lexus.
É um Lexus cinzento.
Eski model gri bir Honda'ydı.
Era um Honda cinzento, modelo recente.
- İki gün önce gümrükten onun adına geçmiş 6 adet Afrika gri papağanı 4 adet tarantula örümceği ve de 2 adet Burma pitonu var. Hepsi Güney Afrika'dan.
Anteontem, a Alfândega entregou-lhe meia dúzia de papagaios-cinzentos, quatro tarântulas duas pitões, tudo da África do Sul.
iz sürücü konusuyor. izi sürülen gri sahis aracin arkasinda. Baska bir erkekle. Olasi bir cinsel iliski durumu var.
Relatório de perseguição : o suspeito está atrás de uma carrinha cinzenta com outro homem, possivelmente num encontro sexual.
Her şey, gri soğuk ve uykulu bir köyden esinlenmiştir. Portland, Oregon gibi.
Foi tudo inspirado pela cinza, fria, molhada e sonolenta vila de Portland, Oregon.
- Gri yün çoraplarımı gördün mü?
- Viste as minhas meias cinza de lã?
Ryan ormandaki yeni gri sırtlı gibi.
Ryan é como um novo gorila na selva.
Şu delikli gri şapkamı arıyordum.
Estou a despachar-me. Estava à procura daquele gorro cinzento com o bolso.
Siyah, kahverengi ya da gri olmasın.
Nenhum preto ou castanho ou cinzento.
Belki gümüşî gri hariç tutulabilir.
Exceto, talvez, cinzento pérola.
— Lois, kafanda gri bir saç var.
Lois, tens um cabelo branco. - O quê?
Gri şaçlarım seni rahatsız ediyor mu?
Os meus cabelos brancos incomodam-te?
Hangi gri saçlar?
- Que cabelos brancos?
- Gri çizgili bir hırka ve şortlu...
Deu entrada hoje.
Ama rengi griymiş Yani, gri?
Este... É prateado. A sério?
Gri pek güzel olmaz, değil mi?
Vamos ver o...
Gri lif.
Fibras cinzentas.