Görebilirsin tradutor Português
1,606 parallel translation
Umarım sen de onları görebilirsin.
Espero que consiga vê-los também.
Beni nasıl daha önceden görebilirsin ki?
Como é que isso pode ser?
Evet, bağlı, İstasyon 4'e gidip kendin görebilirsin.
Está, sim senhor. Podes ligar-te na estação 4.
Binanın planına bakarsan, görebilirsin.
Consegues saber se vires a planta do edifício.
Kalıp işkence görebilirsin, istersen.
Podes ficar e ser torturado, se quiseres.
O çamur gibi görüntüde nasıl görebilirsin ki?
Como consegues ver alguma coisa naquela sopa?
Parçalarına ayırdığım için şimdi mesothelioma'yı daha iyi görebilirsin.
Vê-se melhor o mesotelioma agora que o dissequei parcialmente.
L5 bölgesindeki bel kemiğinde bulunan damarı aşındırdığını görebilirsin.
Está a corroer a artéria espinhal na área L5.
Daha büyük bir aracın lastik izlerini görebilirsin
Dá para ver as marcas dos pneus de um veículo maior.
Güzel. Kendin de görebilirsin.
Podem ver com os vossos próprios olhos.
- Ben de. Eğer daha önce görmediysen Kavanaugh'un nasıl kontrolden çıktığını şimdi görebilirsin.
Se não viu antes, agora vê como Kavanaugh está descontrolado.
Amcan yemek yiyor, onu şimdi görebilirsin.
O seu tio está a ujantar, mas pode vê-lo agora.
Ve sadece onlar senin için geldiğinde görebilirsin, bu yüzden sen göremedin ama ben gördüm.
Só conseguimos vê-los quando avançam para nós, daí eu ter conseguido vê-lo e tu não.
Deniz canavarını özlediğini biliyorum. Seni akvaryumun kamerasına bağladım. Böylece onu görebilirsin.
Sei que tens saudades do teu monstro marinho, por isso, montei-te uma Webcam para o aquário, para o poderes ver.
Ya da mailden de görebilirsin çünkü az önce sana bir tane yolladım.
Ou podes ver o teu e-mail, porque acabei de te enviar um.
Ona zarar verme. Yoksa beni eski günlerdeki gibi asabi görebilirsin.
Não o sujes, senão, podes ver-me danado como nos velhos tempos.
Eğer doğru bakılırsa, - bu da ne demekse artık - birisinin dünya görüşünü, takıntılarını ve bilinçaltının izlerini görebilirsin.
Se vista da forma correta - o que quer que isto signifique -, pode-se ver visões de mundo, obsessões, manifestações do subconsciente...
Kafeterya işlerine bakarsan Ernest'in ikinci dönem tek kaldığını görebilirsin ve tek başına bunu halledemez.
Passemos à cantina, o Ernest fica sozinho no segundo período e não pode ser.
Gezinirsen benim gençlerle dua ettiğimi vakarla kutsandığımı görebilirsin.
Se ficar, pode ver-me pregar a uns miúdos, esquerda solene, direita santificada.
Bakışların yumuşaksa her şeyi görebilirsin.
Com olhos meigos podes ver tudo.
Hazırlıkları yapıldıktan sonra, onu on dakika görebilirsin. Ama objektifliğini kaybettiğine dair en ufak bir işaret durumunda... kendini dışarıda bulursun.
Pode vê-la por dez minutos, mas assim que deixar de ser objectivo, está de fora.
Bak, akşam yemeğine gelip Karl'la tanışmalısın. O zaman aramızda hiçbir şey olmadığını görebilirsin.
Conheces o Karl e vês que não há nada entre nós.
Anahtar yıgınlarının etrafında kuşatıldıgını görebilirsin.
Está rodeado, atrás e dos lados, pelas chaves.
Görebilirsin, arttırabilirsin ya da elini açabilirsin, koyun pirzolası.
Só pode pagar pra ver, aumentar a aposta, ou desistir, Costeleta.
Hey, bu dinamik ikiliyi istediğin zaman gelip görebilirsin.
Sabes, estás à vontade para ver a dupla maravilha... sempre que quiseres.
Tatlım, anneni görebilirsin şimdi. Haydi git.
Querida, podes ir ver a mamã agora.
Şurada ışıkta durursan çizgiler olduğunu görebilirsin.
Aqui, com luz, consegue ver que tem manchas.
Bu açıdan, aşağı yukarı herşeyi görebilirsin.
Deste ângulo, consegue-se ver praticamente tudo.
İki farklı grup geliştiğini görebilirsin.
É como se sentisses estes dois grupos separados a formarem-se.
Ama bunu sadece gerçekten inanırsan görebilirsin.
Mas só se acreditas de verdade.
- Havanın nerede olduğunu bildiğin bir yeri görebilirsin, boşluk gibi. Ama havanın kendisini değil.
Vê-se um espaço onde pode haver ar, uma cavidade, mas não o ar.
Sende görebilirsin, Kesinlikle değilim...
Como tu mesmo podes ver, eu realmente não...
Büyükanneni biz dönünce görebilirsin.
Tu podes ver a avó quando voltarmos.
Birazcık daha beklersen, onu görebilirsin.
Se ficares mais um bocado, podes vê-lo.
Resim... onu gelecekte tekrar görebilirsin.
O quadro... podes vê-lo no futuro.
Şimdi sadece poposunu kabloda görebilirsin.
Agora só podes ver traseiros na TV por cabo.
Öyle olsaydı, insanların isimlerini ve yaşam sürelerini görebilirdin. Ölüm defterine sahip olan kişinin yaşam süresini görebilirsin değil mi?
Podemos ver os nomes e o tempo de vida que resta às pessoas, mas não podemos ver a esperança de vida de uma pessoa que tenha o caderno.
Erkek kardeşinle henüz bir bebekken tanışabilirsin, onun büyümesini görebilirsin, ve onunla ihtiyacın olan zamanı geçirebilirsin. Onunla şu an aranızda olmayan bir ilişki kurabilirsin.
Podes conhecer o teu irmão quando ele era bebé, vê-lo crescer, e passar todo o tempo que precisas com ele, e construir a relação que vocês não têm.
burda dik çene kemiği açısını görebilirsin.
Pode ver o quão fechado é o ângulo do maxilar aqui.
Ama şansın yoksa, kendi kılçıklarını görebilirsin.
Se tiveres azar, verás o teu próprio esqueleto.
Bak, onun-onun meme uçlarını görebilirsin.
Olha, consegues ver os mamilos dele ou dela.
Parmaklarımı görebilirsin, Göremez misin? Hayır hayır.
- Vês os meus dedos, certo?
Sakin olursan bu akşam karını görebilirsin.
Vai devagar, e poderás ver a tua esposa hoje à noite.
Jason, Sen onu görebilirsin ama O, seni göremez, bunu unutma.
Jason, lembra-te, tu podes vê-lo mas ele não te pode ver.
Bir daha ararsan çocukları ne bu hafta sonu görebilirsin, ne de başka zaman.
Se ligares outra vez nunca mais verás os teus filhos.
Sonra da Colorado'ya dönüp oğlunu görebilirsin. Cameron'u.
E depois pode voltar ao Colorado e visitar o seu filho, o Cameron.
{ C : $ 9C8B7C } Benim defterimi kullandığın sürece, { C : $ 9C8B7C } beni sadece sen görebilirsin.
Como és tu o único a usá-lo, apenas tu podes ver-me... e claro, a minha voz...
Onu orada görebilirsin.
Podes vê-lo aí.
- Dış çizgileri görebilirsin.
Dá para ver o contorno.
Biraz daha araştırırsan onun her şeyi yapabileceğini görebilirsin.
Mas é só uma questão de tempo.
Buradan bütün pencereleri görebilirsin.
Tu podes ver todas as janelas daqui.