Gözlerime inanamadım tradutor Português
58 parallel translation
Ama Mösyö Duval, önce gözlerime inanamadım.
Mas, Monsieur Duval, no início eu não queria acreditar no que estava a ver.
Ama bu yabani hayatta yerlilerin arasında sizi bulunca, gözlerime inanamadım.
Mas quando soube que era um desses selvagens, a voltar para a sua terra, os meus olhos mal podiam acreditar.
Teleskopumla sizi gözetliyordum ve gözlerime inanamadım.
Estava olhar pelo meu telescópio e nem podia crer no que via.
Pazar yerinde seramiklerinizi gördüğüm zaman, gözlerime inanamadım.
No mercado, quando vi as suas cerâmicas... nem queria acreditar no que estava a ver!
Seni mahkeme binasının orada görünce, gözlerime inanamadım.
Quando te vi no tribunal, nem acreditava que eras tu.
Dün gece Fort Linton'a vardığımda ne olduğunu gördüm, Gözlerime inanamadım.
Quando cheguei ontem a Fort Linton e vi o que aconteceu... não podia acreditar nos meus olhos.
Seni ekranda gördüğümde gözlerime inanamadım.
Quando te vi no ecrã nem queria acreditar!
Ve bugün uyandığımda gözlerime inanamadım!
E hoje, acordei e não estava.
Bunu gördüğümde, gözlerime inanamadım.
Quando vi isto, fiquei espantado.
Peruğu çıkardığınızda gözlerime inanamadım.
Quando retirou a cabeleira, nem pude acreditar.
Gözlerime inanamadım.
Não consegui acreditar no resultado.
Gözlerime inanamadım, zavallı yaratık.
Não acreditava no que via!
" Kapıyı açtığımda ise, gözlerime inanamadım.
"Quando abri a porta, nem quis acreditar no que via."
O kadar sessizce ve esrarengiz bir şekilde suyun üzerine çıkıp sonra tekrar battı ki gözlerime inanamadım.
Emergiu e submergiu misteriosamente... e tão silenciosamente que eu nem acreditei no que vi.
Gözlerime inanamadım.
Pum, pum. - Meu Deus. - Assim sem mais nem menos.
Gözlerime inanamadım.
Nem queria crer.
Seni dışarıdan görünce gözlerime inanamadım.
Quando te vi, acreditei em Deus.
- Evet. Bu Margie Olmstead değil mi dedim, gözlerime inanamadım.
Pensei : aquela é a Marge Olmstead?
Aslında seni daha sonra bıçaklayacaktı ama şu yemek kavgası başladığında gözlerime inanamadım.
há-de morrer dentro, que tinha a perder? Tinha ficado de se atirar a mim depois no pátio, mas eu nem quis acreditar quando aquela rixa começou.
Gördüğüm zaman gözlerime inanamadım. Sanki onu bulmamı bekliyormuş.
Não acreditei quando vi. Foi como se andasse à minha procura.
Gözlerime inanamadım.
Não posso acreditar.
Söylemek istediğim, gözlerime inanamadım.
Quero dizer, não posso acreditar.
Gözlerime inanamadım.
Tive de olhar duas vezes.
- Gözlerime inanamadım... - Zengin değildi ama sayesinde başkaları zengin olmuştu, onlardan yardım istedi.
Ele nunca foi rico... mas havia tornado outros homens ricos... e pediu ajuda a eles.
Gözlerime inanamadım.
Eu não pude acreditar em meus olhos.
Yüzümden 15 cm uzaktaydın. ve lanet olsun çok güzeldin Gözlerime inanamadım.
Você está a seis polegadas do meu rosto... e você é tão linda Eu não consigo focalizar meus olhos.
O boş kafalı amigo kız yere yığıldığında gözlerime inanamadım.
Não pude acreditar quando aquele biombo caiu. Foi muito fácil...
Gözlerime inanamadım.
Eu não conseguia acreditar nos meus olhos.
FBI listesine konduğumda gözlerime inanamadım.
Eu não conseguia acreditar quando o FBI me colocou na lista deles.
Çok fena bir haldeydim, sonra gazetede onun resmini gördüm ve gözlerime inanamadım.
Estava tão aborrecido, e aí eu vi a sua foto no jornal - Não podia acreditar.
Geldiğinizde gözlerime inanamadım.
Eu mal consegui acreditar quando chegaram.
Kelimenin tam anlamıyla gözlerime inanamadım.
Eu, literalmente, não podia acreditar nos meus olhos.
Gözlerime inanamadım.
Não posso acreditar no que vejo.
Gözlerime inanamadım.
Não conseguia acreditar nos meus olhos.
Seni partide gördüğümde gözlerime inanamadım.
Quando te vi na angariação de fundos, nem conseguia acreditar.
Seni görünce, gözlerime inanamadım.
Quando vos vi, nem podia acreditar.
Muhteşemdi, onu gördün mü? Gözlerime inanamadım. Tabi ki muhteşemdi, o muhteşem!
Não acredito, que ele estava espantoso, ele é espantoso!
Michael'ın orada olduğunu görünce gözlerime inanamadım.
Não podia fazer olhinhos ao Michael e safar-me.
Oraya vardığımız zaman gözlerime inanamadım.
Quando cheguei, nem podia acreditar na situação.
Bildiğin üzere bu akşam devlet yemeği var. Listeyi kontrol ettim ve gözlerime inanamadım. Görünüşe göre sana davetiye gönderilmemiş.
Sabes que vamos ter um Jantar de Gala hoje, e vi que não tinhas recebido um convite.
Şu kaset kaydını görene kadar. Gözlerime inanamadım.
Até que nos chegou esse teu vídeo, surpreendeu-nos muito.
Gözlerime inanamadım.
Eu olho e não posso acreditar nos meus olhos.
1903 Colt'umu listenizde gördüğümde gözlerime inanamadım.
Não pude acreditar quando vi a minha Colt 1903 na lista.
Gözlerime inanamadım, fotoğraflarımız vardı.
Não queria acreditar, eles tinham fotografias.
- Gözlerime inanamadım.
Não tenho a certeza do que testemunhei.
- Gazetede görünce gözlerime inanamadım.
Quando vi o jornal nem podia acreditar.
Gördüğümde gözlerime inanamadım.
Quase não acreditei quando vi.
Sonra adını gördüm. Gözlerime inanamadım.
O seu nome estava lá, não acreditei.
Gazetede resmini görünce gözlerime inanamadım.
Nem acreditei.
Gözlerime inanamadığımı falan söylüyorum.
Não podia acreditar no que via.
Gözlerime inanamadım.
Mal podia acreditar.
inanamadım 34
gözlerin 80
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerin 80
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlerini 24
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58