Haberci tradutor Português
449 parallel translation
Emir sana gizli mesajlar iletmek için şimdiye dek iki defa haberci göndermiş.
E no entanto Amir mandou dois mensageiros com mensagens confidenciais.
- Haberci gönderebilirim.
Qual a mensagem?
- Haberci çocuklar.
- Mensageiros.
O haberci çok içmemişti. Adam öldürüldü.
O mensageiro não bebeu demais, foi assassinado.
Çevik Hermes, haberci, böyle dururdu göklere yakın bir tepenin başında.
A estatura de Mercúrio, numa colina que o céu beijava.
Haberci! Beş Şehrin Efendisine söyle, Delilah sözünü tuttu.
Vai de encontro ao Senhor das Cinco Cidades e diz-lhe que a Dalila manteve a sua parte do acordo.
Trampetçi, borazancı ve haberci... 15 yaşını geçenleri o işlere alıyorlar.
Agarram-nos como calarins ou tambores, se paressem ter 15 anos.
Haberci kuşlarım var.
- Foi o pombo-correio.
Paris'in son fotoğrafı, sürgündeki Fransız hükümetinin eline geçince, akıllarına, jetleri haberci olarak kullanma fikri geldi.
Quando a última foto saída de Paris chegou ao governo francês exilado, este teve a ideia de usarjactos como correios.
Bir haberci "Toko-Ri'deki köprüleri vurdular!" diyecek.
Um mensageiro dirá : "Eles destruíram as pontes de Toko-Ri!"
Şef Ouray'a haberci göndermeye karar verdiler.
Eles enviarão um mensageiro ao chefe Ouray que decidirá.
Haines Kalesine bir haberci gönderelim, asker göndersinler.
Eu digo, envie um mensageiro ao Fort Haines, para trazer o exército!
Benden haberci istedi ve ben de vereceğimi söyledim.
O homem disse que queria operadores de rádio, e eu disse que os teria.
- Hamar, Firavun'a bir haberci yolladı.
- Hamar enviou um mensageiro ao Faraó.
Nöbetçi onbaºisi, haberci atli yaklaºiyor.
Cabo da guarda, mensageiro aproxima-se!
- Bir haberci gönderemez misiniz? - Hayır, madam.
- Não pode mandar um paquete?
Dur, haberci.
Espere, mensageiro!
Willie Amcan Casus Dergisi'nden düğününü çekmek için bir fotoğrafçı ve haberci ağırlamamızı istiyor.
O teu tío quer que um reporter e um fotógrafo da revista'Espiar'cubram a tu boda.
Birinci kaleden bir haberci geldi.
Grande Senhor! Um mensageiro da Primeira Fortaleza.
Fidyeyle beraber bir haberci veya federallerden bir saldırı.
ou um mensageiro com o resgate... ou um ataque dos federales.
Ben haberci olmaya gelmedim.
Não vim para ser um miúdo de recados.
Öteki taraftan gelen, gizemli, kanatlı bir haberci misin?
És algum obscuro mensageiro alado do Além?
Bir haberci. Canterbury'den.
Um mensageiro de Canterbury.
Niye haberci gönderdin?
Por que enviou um mensageiro?
Niye haberci yolladın?
Por que enviou um mensageiro?
Başkomutanlıktan haberci getirdi.
Um estafeta trouxe isto do Quartel-General.
Haberci şu mesajı derhal ilet.
Mensageiro, leve esta mensagem para transmissão imediata.
Haberci iyi birine benziyordu.
O mensageiro parecia ser boa pessoa.
Kanatlı haberci geldi.
Aí vem o Mercúrio alado!
Oradaki Roma valisine bir haberci gönderin.
Manda um mensageiro ao governador romano.
Capernaum'dan bir haberci geldi.
Um mensageiro de Cafarnaum.
Capernaum'daki iki haberci de aynı şeyi ilettiler.
Os dois mensageiros de Cafarnaum relatam o mesmo.
Büyük prense şikayet için bir haberci gönderdi.
Enviou um mensageiro ao grão-príncipe.
Büyük prense haberci gönderdi.
Enviou um mensageiro.
Görüyorsun, haberci şikayet için prense ulaşmıştır.
Já abalou o mensageiro a levar a queixa ao príncipe.
Trinity'yi dekore etme konusunda seninle konuşmayı denemek için Nikon'un sana üç haberci gönderdiğini biliyorum. Ve sen onlarla konuşmadın bile.
Sei que Nikane te envia mensageiros, a convidar-te para pintares o mosteiro da Trindade, e tu nem sequer te dignas responder-lhe.
- Hayır, o bir haberci. Baksana.
- Não, é um informador.
Berber'de Nil'i kapamışlarsa, Debba'ya çölden bir haberci göndeririz. - Telgraf orada çalışıyordur.
Se o Nilo está cortado em Berber, podemos mandar mensageiros pelo deserto até Debba, e usar o telégrafo lá.
Binbaşı Kitchener'dan gelen haberci yemeğini yedi, ve teşekkürlerini bildirdi.
O mensageiro do major Kitchener está a comer e diz "Obrigado."
Bu yüzden Versailles'daki 7. Kolordu k omutanlığına 17'sinde Paris'te olacağımıza dair bir haberci yolladım.
Enviei uma mensagem ao quartel general do 7º Comando em Versalles dizendo que chegaríamos a Paris nos dia 17.
- Küçük kızılderili, haberci çocuk.
- Um subalterno. Um moço de recados.
Toplantıda farklı bir fikir dile getiren Haberci hakkında.
É sobre o Messenger, quem expressasse seu opinião particular naquela reunião.
Haberci ile Fechner'in dul karısını ziyarete gittik.
Messenger e eu fomos ver à viúva do Fechner.
Genç bir haberci, ileri hatlara nasıl silâh taşıdığını anlatıyordu.
Um jovem estafeta conta como levou armas para a linha da frente.
- Bir haberci mi umuyordun?
- Esperava a um mensageiro?
Anladığım kadarıyla lobide bizi bekleyen en az yüz tane haberci ve kameraman var.
Devem estar uns cem repórteres no átrio lá em baixo.
Bu fotoğraf bir Amerikalı haberci tarafından yayın sırasında çekildi.
Esta é uma fotografia tirada por um jornalista americano... enquanto o jogo estava em progresso.
Yalnız önemsiz bir detay vardı ki, adam o sırada akıl hastanesindeymiş ama bu seni hiç durdurmadı, değil mi Atlatma Haberci Caufield!
O pormenor de que o homem tinha estado num manicômio, nunca te deteve, nâo o exclusivo do CauIfieId!
- O bir haberci değil, sunucu.
- Os reporteres não fazem as regras.
Dışarısı haberci dolu.
A imprensa esta por todo o lado.
Haberci mi?
Um mensageiro...
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haber yok 20
haberin yok mu 27
haberler 37
haberler iyi 80
haberim yok 19