Hiç gerek yoktu tradutor Português
377 parallel translation
- Bence hiç gerek yoktu.
- Porque não quero.
- O hikayeyi anlatmana hiç gerek yoktu.
- Porque contaste aquela historia?
Böyle davranmana hiç gerek yoktu, Stretch.
Não devias ter feito isto, Stretch.
Buna bana hatırlatmana hiç gerek yoktu Ernest.
Não precisa de me lembrar isso, Ernest.
- Hiç gerek yoktu.
Não era preciso!
Buna hiç gerek yoktu.
Não era preciso.
- Teşekkürler. Hiç gerek yoktu.
- Obrigadíssimo, não era necessário.
Davetin için teşekkür ediyorum ama ısrar etmene hiç gerek yoktu. - Hangi konuda?
- Sobre o quê?
Bunun için zahmet etmenize hiç gerek yoktu.
- Não precisa de se incomodar.
Buna hiç gerek yoktu. Kocam kütük gibi uyur.
Nem precisava, quando ele dorme, nada o acorda.
Beni bu kadar sıkı takip etmene hiç gerek yoktu.
Não tens que massajar com tanta força.
Bunlara hiç gerek yoktu.
Bandidos ou não, isso não se faz.
"Bunlara hiç gerek yoktu." Söylemeye çalıştığın gerçekten bu mu?
Isso não se faz? Só sabe dizer isso?
Hiç gerek yoktu, buna hiç gerek yoktu!
Não havia necessidade, não havia necessidade disto!
- Hiç gerek yoktu...
- Não era preciso...
Hiç gerek yoktu.
Você não devia.
- Bu çok güzel. Hiç gerek yoktu.
Herald, é lindo.
- Barnett... -... almana hiç gerek yoktu.
- Não precisava.
Kelepçe takmanıza hiç gerek yoktu!
Nâo precisam de me algemar!
Ama sana söyleyeyim, bunlara hiç gerek yoktu.
Não torna as coisas muito fáceis, deixa que te diga.
Hiç gerek yoktu.
- Não era preciso.
Hiç gerek yoktu... Teşekkür ederim.
Não, não era preciso se incomodar Muito obrigado!
Zahmet ettiniz, hiç gerek yoktu.
- Não era necessário.
- Hiç gerek yoktu.
- Näo, por favor...
Hiç gerek yoktu!
- Sem qualquer dúvida.
Buna hiç gerek yoktu, ahbap.
Nem sequer é preciso.
- Hiç gerek yoktu.
- Não era preciso, Dorothy.
Teşekkür ederim Norman, ama bu konuyu açmana hiç gerek yoktu.
Obrigado, Norman, não era preciso trazeres isso a lume.
Böyle bir resepsiyona hiç gerek yoktu.
Não precisava montar esta recepção.
Buna hiç gerek yoktu.
Era só o que me faltava.
- Buna hiç gerek yoktu işte! - Uzatmayalım artık!
- Ah, credo, era só o que faltava.
Hayır. Yani ben, getirmenize hiç gerek yoktu demek istedim.
Eu queria dizer, não, não era necessário trazer.
- Buna hiç gerek yoktu.
- Não era preciso fazeres isso.
Hiç gerek yoktu...
Não precisava...
Fred, buna hiç gerek yoktu.
Não era preciso incomodares-te.
Söylemene hiç gerek yoktu.
Não era preciso dizeres.
Teşekkür ederim. Hiç gerek yoktu.
Não devias tê-lo feito.
Paddy, buna hiç gerek yoktu.
Paddy, não precisavas de fazer isso.
Buna hiç gerek yoktu.
- Não era preciso.
Hiç gerek yoktu. Evinizde kalabilirdiniz. Arsenio Hall falan izleyebilirdiniz.
Obrigado por virem e não terem ficado em casa... assistindo Cindy Hall ou outra coisa.
Çiçeklere hiç gerek yoktu.
Não devia ter-se incomodado, pelas flores.
Bu telaşa hiç gerek yoktu.
Não há motivo de preocupação.
Bütün bunlara hiç gerek yoktu.
Isto não era necessário.
Hayatım, hiç gerek yoktu.
Querido, não era preciso.
Bu saçmalığa hiç gerek yoktu.
Nada desta treta é necessária.
- Hiç gerek yoktu.
- Não era preciso.
- Müfettiş Chalmers bu kadar yolu gelmenize hiç gerek yoktu.
- Inspector Chalmers... não era preciso vir cá.
Tırnaklarını boyamana gerek yoktu, buradan Harran'a kadar hiç erkek yok.
Escusas de pintar as unhas, não há um só homem daqui até Horebe.
Meksikalıyı aldattı, fakat hiç de gerek yoktu buna.
Ele tramou o moço mexicano sem necessidade alguma.
Ötekileri hiç sormadı. Buna gerek yoktu.
Querida, tenta ligar para o Boss Finley, por favor.
Hiç gerek yoktu.
Não era preciso fazerem isso.
hiç gerek yok 97
gerek yoktu 39
yoktur 42
yoktu 131
hiç gittin mi 17
hiç görmedim 97
hiç gitmedim 26
hiç gereği yok 19
hiç gelmeyeceksin sandım 17
gerek yoktu 39
yoktur 42
yoktu 131
hiç gittin mi 17
hiç görmedim 97
hiç gitmedim 26
hiç gereği yok 19
hiç gelmeyeceksin sandım 17