English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Ilerleme

Ilerleme tradutor Português

2,561 parallel translation
Poppy, cidden çok büyük ilerleme kaydetmişsin.
Poppy, tu realmente transformaste-te em algo.
Bu adam ve Ajan Bell, kızımı bulmak konusunda doğru dürüst bir ilerleme kaydeden tek ajanlardır.
Este homem e o Agente Bell foram os únicos que fizeram alguns progressos reais para encontrar a minha filha.
Üç ayda hiçbir ilerleme olmadı ve hergün yeni bir cinayet daha geliyor.
Três meses, nenhuma pista e a cada dia, chegam mais homicídios.
Hayatının başka bir safhasına ilerleme hakkını elde ettin.
Mereceste o direito de seguir para o capítulo seguinte da tua vida.
Biraz ilerleme kaydettik.
Estamos a progredir.
Bu büyük bir ilerleme.
- É o grande crescendo.
Safiye'yi bulmada herhangi bir ilerleme oldu mu?
Algum progresso na procura pela Safia?
Gücünü kullanma konusunda ilerleme sağladığı inancındayım ; lakin halen gerçek potansiyelinin gerisinde.
"Acho que apesar dos avanços significativos na expansão do uso da sua capacidade, ela ainda não tem a maturidade emocional necessária para se dar conta de todo o seu potencial".
Sosyal etkileşimde ilerleme kaydettiğimin işareti.
É sinal que estou a melhorar as minhas interacções sociais.
Benim, benim Gungan dostlarım. Theed'e ilerleme emri vererek kötü bir hata yapmak.
Meus amigos Gungans, mim cometer um erro terrível ao ordenar para marcharmos para Theed.
Ama Ben'le bütün bu yavaşça ilerleme oldu, yani -
Mas com o Ben, tem-se acumulado, por isso...
Garcia, 911 memuru konusunda ilerleme var mı?
Garcia, algum progresso no atendimento do 112?
Amma velakin yerlilerin düşmanca eylemleri ilerleme hızımızı aksatıyor.
No entanto, a acção hostil dos nativos ameaça o progresso.
Bugün önemli bir ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum.
Acho que fizemos um grande avanço.
- Çete konusunda ilerleme var mı?
Algum progresso com o gangue?
Kochenko soruşturmasında ilerleme kaydettik mi?
Fizeste progresso na investigação do Kochenko?
Karen, kesinlikle ilerleme kaydediyoruz.
Bem, Karen, estamos a progredir muito.
Eğer işe yararsa, doğurganlık biliminde büyük bir ilerleme kaydedebiliriz.
Se funcionar, vamos fazer grandes avanços, no campo da fertilidade.
Bir teşhis koyma konusunda ilerleme kaydetmiş gibi görünüyor ama sonra el yazısı bozulmaya başlıyor ve yazdıkları da tekerlemeye dönüşüyor.
Parece que fizeram progressos nos diagnósticos, mas a escrita dele piorou e tornou-se... em música para crianças.
Bugün bambaşka bir cerrah gördüm. Öylesine iyi, öylesine ilerleme kaydetmiş... Ama ekip çalışmasına hazırdın.
Hoje eu vi uma cirurgiã diferente, igualmente boa, igualmente especialista, mas disposta a trabalhar em equipa.
- Virüste ilerleme yok mu?
- Por falar nisso... - Algum progresso com o vírus?
Nihayet ilerleme kaydediyoruz.
Agora acho que estamos a avançar.
- Selam. Hey, şef ilerleme sağlıyoruz.
Escute, Chefe, estamos a progredir.
Eğer bu oysa yönteminde bariz bir ilerleme var.
Se for ele, há uma clara escala do seu modo de agir.
Erken başlangıç, hızlı ilerleme demek.
Quanto antes aparecem, mais depressa progridem.
Ne zaman ilerleme kaydedeceksin?
Quando é que vais fazer progressos, fedelho?
Teknolojideki bu ilerleme yalnızca savaş yeteneklerini mümkün kılmadı imparatorlukları da mümkün kıldı.
Estes avanços tecnológicos não possibilitam apenas a guerra Possibilitam os impérios.
Sonunda şu kağıtlar konusunda bir ilerleme kaydediyorum.
Consegui finalmente avançar com os jornais. Não!
- Selam, ilerleme var mı?
- Algum progresso?
Bu inanılmaz bir ilerleme!
É um progresso incrível.
Bu sabah çok büyük bir ilerleme kaydettiğimizi düşündüm.
Estávamos a fazer progressos.
Bu zorlu deney, buz örtüsü altından akan suyun buzulun denize doğru ilerleme hızını nasıl etkilediğini ölçüyor.
Esta ousada experiência avalia como a água que corre sob o manto de gelo afecta a velocidade com a qual os glaciares se afastam dele, rumo ao mar.
Yukarıda hava kapanmaya başlarken aşağıdaki mağara ekibi ilerleme kaydediyor.
Enquanto o tempo fecha acima, a equipe da caverna faz progresso.
- Gerçekten ilerleme kaydediyor. - Bu iyi haber.
- Ela está a fazer progressos.
Askeri cepheden ilerleme var mı?
Alguma coisa nova com os militares?
- Anne hakkında bir ilerleme varmı?
- Encontramos a mãe? - Não encontramos.
Onları oraya portal konusunda ilerleme kaydettiğini görebilesin diye karalıyor.
Ele põem-nas lá, para veres que está perto de abrir o portal para os dois lados.
Lucas portal konusunda ilerleme kaydetmiş mi?
O Lucas fez algum progresso para reverter o portal?
- Ne? - Bir milim bile ilerleme kaydedemedik!
Leva Hjelm contigo.
O, bağışçım, her kim ise, ilerleme gösterdiğimi bilmeli, ve eğer harçlığım ile yetinseydim hiç değişememiş olacağımı öğrenmeli.
O meu benfeitor, quem quer que seja, necessita saber que estou a fazer... aperfeiçoamentos, que estou a mudar e que se me limitar à pensão, não vou melhorar nem mudar.
Şimdiki işçilerin yükünü büyük oranda hafifletici etkisi olan bilgisayarlı otomasyon anlayışımızla beraber, sonunda kıtlık bazlı parasal sistemi devre dışı bırakmaya karar verecek ve teknolojik ilerleme ile bolluğun tüm dünya insanlarına ulaştırılmasına odaklanacağız.
Agora, mesmo com a nossa compreensão do profundo efeito que a computação automatizada terá no alívio de trabalho na sociedade, quando decidirmos finalmente ultrapassar o nosso sistema monetário baseado na escassez e focarmo-nos na maximização da invenção tecnológica e abundância para todas as pessoas do mundo,
Bu çok açık bir ilerleme.
Definitivamente melhor.
Çok ilerleme! Beni bekle!
Não se afaste muito!
İlerleme.
Progresso.
İlerleme kaydediyor muyuz?
Estamos a fazer algum progresso?
İlerleme kaydettim.
Estava tão perto.
Ooo.. İlerleme.
Progresso.
İlerleme var mı?
Algum progresso?
İlerleme kaydettiğimi düşünüyordum, ama bunu Malcolm olmadan yapamam.
Fizemos algum progresso, mas não consigo sem o Malcolm.
İlerleme gösterdiğini düşünüyor olmalılar, değil mi?
Devem pensar que estás a fazer progressos, certo?
İlerleme kaydedebildin mi bari?
Ah. Ele já disse alguma coisa?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]