Isim tradutor Português
31,902 parallel translation
Bay Holmes, burada kendi hükûmetimden daha çok korktuğum en az bir düzine isim var.
Holmes, há, pelo menos, uma dúzia de nomes no quadro que temos mais do que o meu Governo.
Belki sana bir isim veririz.
Talvez possamos dar-te um.
Ne güzel bir isim.
É um nome muito bonito.
Babası isim bulamayacak kadar tembel de.
O pai dela é preguiçoso demais para já ter escolhido um nome.
Nasıl bir isim bu ya?
Que raio de nome é esse?
Üç isim. Dün gece baktım.
Três nomes, mandei-os ontem à noite.
Sana bağırıp isim taktığım için.
Ter gritado. E chamado nomes.
Bu bir isim mi?
É um nome?
Güzel isim.
É bom.
Bazı sahne, karakter, isim, iş, vaka, yer ve olaylar dramatik gerekçeler sebebiyle hikayeleştirilmiştir.
Algumas cenas, personagens, empresas, incidentes, locais e eventos foram ficcionados.
- Ne güzel bir isim.
- Que lindo nome.
Onların teşhirleri için bir isim bulduk.
Arranjámos um nome para as apresentações deles.
Yansıyarak başka bir yerde gözüken sinyallere verilen isim.
É um sinal que foi refletido e aparece noutro local.
- Lena Luthor patlamanın arkasındaki isim değildi.
A Lena Luthor não é a responsável pela explosão.
- Kara nerede? Lena'yı isim değiştirme töreninden vazgeçirmeye çalışıyor.
A tentar convencer a Lena a não avançar com o resto da cerimónia.
Bu isim değişikliği törenini yaparak hayatını tehlikeye atıyorsun.
Está a correr um enorme risco ao avançar com aquilo que resta da cerimónia, tendo a sua vida em risco.
Bana isim ve konumuzu söyleyin efendim.
Preciso do seu nome e da sua localização.
Bana koydukları isim o.
É o nome que me deram.
Sana birini çağrıştırıyor mu bu isim?
Esse nome diz-te alguma coisa? Não.
Arbaletine isim mi taktın?
Deu um nome à sua besta.
Sana takabilecek pek çok isim bulabilirim.
Consigo pensar em muitas outras coisas que te posso chamar.
Şahane, Size bir kaç isim maillerim.
Mandar-lhe-ei alguns nomes.
Tanrım. Eski işim için insan alıyorlar, Ambar işletmeciliği.
Céus, estão a contratar no meu antigo emprego, operador de armazém.
- Hayır, bugün onlarla işim yok.
- Não, hoje não.
Bu benim işim.
Está a ajudar-nos a ganhar dinheiro.
Sorun yok. Sıkıntı yok. İşim bitti sandın.
Achaste que estava acabada, mas sou uma sobrevivente.
- İsim verdi mi?
- Ela disse algum nome?
Ayrıca meşgul olduğum kendi işim var, yani..
E também estou ocupada com projetos meus, por isso...
Benim işim, Başkanı korumak. Bu yüzden buradayım.
A minha função é proteger o Presidente.
- Bir sürü işim...
- Tenho uma série de coisas...
İşim için.
É trabalho.
Burada işim bitti, tamam mı?
Já chega, está bem?
Partiye fon toplamak benim işim.
Eu é que angario fundos partidários.
Yani benim işim bitti? Öyle mi?
Portanto, estás a dizer-me que nos cortaram, é isso?
Şimdi çık, işim başımdan aşkın.
Agora sai. Estou ocupado.
Yarın düzenlediğim bir törenden dolayı acil bir işim çıkmıştı.
- Houve uma emergência relativa à organização de uma cerimónia que irei fazer amanhã.
Sizinle işim yok.
Os outros não me interessam.
Robert Oz hayatta olsa da öğretmen bile olamayan bir deliyle ne işim olur benim?
Mesmo que o Robert Oz ainda estivesse vivo, que utilidade eu encontraria num lunático que nem sequer consegue arranjar um trabalho a ensinar Biologia no liceu?
Karışıklık olmamasını sağlamak benim işim.
- O meu trabalho é garantir que não há confusão.
İşim başımdan aşkın.
- Estou atolada.
Gitmene gerek yok. İşim bitmek üzere.
- Não é preciso.
Önemsemediğini çünkü dönecek daha hoş bir işin olduğunu biliyorum ama bu da benim hoş işim. Sorun çıkarmanı istemiyorum.
Não ligas porque tens outro trabalho, mas este é o meu.
İşim bu, öldürürüm.
É o que eu faço, mato pessoas.
Burada işim bitti Ed.
Tudo pronto aqui, Ed.
Kardeşim beni sevmiyor, işim yok, her şeyim yok oldu ama bu her şeyi değiştirebilir.
A minha irmã detesta-me, não tenho emprego, tudo o que tenho está destruído, mas isto pode alterar tudo.
İsim tanıma gibi şeyler.
Para facilitar o reconhecimento.
İşim bitti.
Está bem?
Burada ne işim var?
O que estou a fazer aqui?
Bu kaltakla işim bittiğinde güm.
Quando eu acabar com esta cabra pumba.
Benim işim bu Ken.
É o que eu faço, Ken.
Tek işim bu.
A única coisa que sei fazer.
işim 71
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
isimleri 17
isimler 56
işim çıktı 17
isim yok 36
işim yok 17
işimi 37
işim var 162
işim bitti 87
isimsiz 20
isimleri 17
isimler 56
işim çıktı 17