Isim yok tradutor Português
1,152 parallel translation
Glasgow. Ama bir isim yok.
Glasgow... mas não tem nome.
3 yolcu var, isim yok.
Há 3 passageiros mas não há nomes.
. isim yok, geçmiş yok fakat yüksek disiplinli.
Sem nome, sem passado, mas extremamente disciplinado.
Yok, benim işim değil bu.
Isso não consta do meu contrato.
Yapacak çok işim var ama yeterince vaktim yok. O yüzden, başka uzun ve yorucu bir işe bulaşmadan önce kurtarılacak bir kariyerim var.
Por isso, antes de mais conversas longas e cansativas, eu tenho uma carreira para salvar.
İşim yok.
Não tenho emprego.
İsim yok, yüz yok, kimlik yok.
Sem nomes, caras, identidades.
Ben dans ederim, üçkağıtçılarla işim yok.
Que eu dançava aqui para engatar.
- Seninle işim yok dedim!
- Já disse, não quero nada contigo!
- Artık yok. Bu bokla işim bitti.
Arrumei de vez esta merda.
Bir isim vermiyorsunuz çünkü yok.
Mas não refere nomes, porque eles não existem.
Son zamanlarda kendimi kötü hissediyordum, işim yok, erkek arkadaşım yok.
Tenho-me sentido mal, ultimamente. Sem emprego, nem namorado.
Binden fazla isim var, ama sebebi ve amacı anlamamızı karşılayacak bir şey yok.
Há aqui mais de mil nomes, mas nada que justifique o motivo.
- Bir işim yok. - Güzel.
- Não há problema.
Bu, 13 yaşımdan beri ilk kez oluyor. Bir işim yok ya da iki.
Esta é a primeira vez desde os treze anos que não tenho um emprego, ou dois.
İsim hafızam hiç yok.
Sou muito mau para nomes.
Sizinle bir işim yok.
Eu não quero nada de vocês.
Dedim sana. Seninle işim yok artık.
Já te disse que não quero nada convosco.
İlçe kayıtta bu isimde hiçbir kayıt yok, Tüketici Eğlence Hizmetleri ya da bundan türemiş bir isim.
Não há registo da empresa "Serviço de Recreação do Consumidor" ou de uma variante.
İsim, yer, hiçbir şey yok.
Nem o nome, nem a localização, nada.
Şorolo falanla işim yok.
Não tenho nada com rapazinhos.
Sahiden de onu götürmemi istemiyor musun? Bugün yapacak hiç işim yok.
Eu o Elevo, não tenho nada que fazer.
Onları besleyecek işim yok.
Só não tenho emprego para cuidar deles.
- Hayır, bak, endişelenmene gerek yok. Benim onunla işim zaten bitti.
Que mensagem é que isto passa para as jovens mulheres?
Bu sefer sizinle veya komuta personeliyle işim yok.
Os meus negócios aqui não são consigo ou com o pessoal do comando.
Cathy ailesinin yanında, yapacak işim yok, yarın Gandalf'la parti yapıyoruz ahbap!
Não tenho nada para fazer, por isso amanhã vamos curtir com o Gandalf!
Mon, benim işim gücüm yok.
Não estou a fazer nada.
İsim yok.
Sem nome.
Schibetta'yla hiç bir işim yok.
Negócios? Eu não fazia negócios com o Schibetta.
Sizin gibi istifa edebileceğim bir işim yok.
No meu ramo não se podia fazer isso.
Çok işim var, zaman yok.
Tenho muito trabalho e pouco tempo.
Ama asıl gerçek olan, benim şu an yapacak başka bir işim yok. Iyi arkadaşım Nick'i bekleyeceğim.
Só para que saibas, não vou deixar que te esvaias em sangue.
Onunla işim yok.
- E se fossem fazer qualquer coisa?
Yapacak başka işim yok.
No momento, é o que tenho.
- Bu çok basit : bir işim yok.
- Sim. - Bem, que queres?
Artık bir işim yok.
Agora não consigo achar emprego.
Hayır, işim yok.
Não, não estou ocupado.
Bu akşam işim yok.
Não trabalho esta noite.
Aslında gündüz işim yok.
Eu não tenho emprego...
- Benim bu gemide işim yok.
- Não devíamos estar neste navio.
İsim yok, tatbikat yok. Benim felsefem böyle.
Não perguntar nada : esse é o meu lema.
Maalesef, Carson, Kansas'tan Oliver Lang'e dair isim değişikliğiyle ilgili bir şey yok. Tamam, işimi yapıyorum sadece.
Não há nada sobre a mudança de nome de um Oliver Lang de Carson, no Kansas.
Tabii, yapacak daha iyi bir işim yok.
Claro, não tenho nada melhor para fazer.
Benim para karşılığında yapacak hiçbir işim yok.
São todos iguais. É uma perda de tempo prestar atenção a estas pessoas, ou mesmo incomodar-me a ser educado para com eles.
Benim bu gece işim yok yardıma ihtiyacın olursa, seve seve yardım ederim.
Ouve, não tenho nada que fazer esta noite. Se quiseres, eu gostava de te ajudar.
Hey, bundan sonra yapacak bir işim yok.
Não tenho nada que fazer ;
Benim işim, içimdeki bütün nefreti alıp yeteneğimi kullanarak rakibimi yok etmekti.
O meu trabalho era reunir todo o ódio e força a que podia fazer apelo para levar um homem à sua destruição.
Bu benim işim, buna hakkın yok!
Este é o meu trabalho, não tem o direito!
" Gerek yok! Benim işim ihtiyacı olanlara yardım etmek.
Ajudar os necessitados é o meu trabalho. "
Pek bir seçeneğim yok, benim işim bu.
Pois, mas não tenho alternativa.
Başka işim yok, ondan.
Não tenho mais nada para fazer.
işim yok 17
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73