Iyi ya da kötü tradutor Português
415 parallel translation
Soğukluk ve korkunçluğa gelince tam tersine, ama bununla beraber biraz, iyi ya da kötü alkollüydün ve bu konuda bazı kurallar vardır.
Quanto a distante e a inacessível, pelo contrário, mas também estava um pouco tocada pelo vinho, e há regras nesses casos.
Daha okuduğum hiçbir şiire benzemiyordu ve beğenmeyecek diye korkmuştum. Ama kendimi capcanlı ve güç dolu hissetmiştim... ve bunun iyi ya da kötü bir şey olup olmadığını hiç umursamamıştım.
Não era parecido com nenhum poema que lera e receava que ele não gostasse, mas senti-me viva e curiosamente convincente sem me preocupar se era bom ou mau.
Sonraysa bizim adamcağız, hangi açıdan bakıldığına bağlı olarak iyi ya da kötü bir hayat sürmeye başlıyor.
Então nosso homenzinho começa a melhorar de vida Ou piorar, se visto por um ângulo moral
Peki iyi ya da kötü. Ben sordum sen söyledin.
Certo, bom ou ruim, Eu perguntei, você respondeu.
Bu demokratik sistemin iyi ya da kötü bir yanı.
- Não sabia. É uma das virtudes ou defeito de nosso sistema judicial.
Haklıydın Levius. İnsan aklının, iyi ya da kötü anlamda, yapabileceklerinin hiçbir sınırı yok.
Tínhamos razão, Lívio, não há limites para o espírito humano.
Ama benim durumumda, iyi ya da kötü ne düşünürsem ve hissedersem, anında gerçeğe dönüşüyor.
Mas, ao contrário de si, o que penso e sinto, para o bem e para o mal, traduz-se imediatamente na realidade.
Onlarla birlikte, iyi ya da kötü tüm bölgeyi kontrol altında tutabilirsin.
Com eles, pode controlar a zona inteira, para bem ou para o mal.
-.. iyi ya da kötü.
- positivo ou negativo.
Ama artık kaderimin Kit'le olduğunu hissettim, iyi ya da kötü.
Mas achava que o meu destino era com o kit, para o melhor e para o pior.
Sadece onu kullanım amacımız iyi ya da kötü olabilir.
Só o uso que lhe dás é que é bom ou mau.
Daha iyi ya da kötü, burada sadece bir lider olabilir.
Para melhor ou pior, só pode haver um líder.
Neden yok, vicdan yok. Temel hisleri bile anlamıyor. Yaşam ya da ölüm iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış.
Sem razão... sem consciência, nem entendimento, no sentido mais primitivo, de vida ou morte, do bem ou do mal, do certo ou errado.
Seçmekte özgürüz, bir hareketi ya da diğerini, Uygarlığınızın temelindeki iyi ya da kötü arasında..
Liberdade de escolha, liberdade de escolher entre uma coisa ou outra, um acto ou outro, entre o bem e o mal, o pilar da nossa civilização.
Bu restoranda iyi ya da kötü yemek yiyebilirsiniz, her şey yemeğinizi nasıl sipariş ettiğinize bağlı.
Neste restaurante, tanto se come bem como mal, depende de como se encomenda.
Sen, Richard Ernesto Gassko... Deborah Julie Thompson'u bugünden itibaren birlikte olarak iyi ya da kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte sağlıkta ve hastalıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Você, Richard Ernesto Gassko, aceita Deborah Julie Thompson como sua legítima esposa, a partir deste dia, para o bem e para o mal, na doença e na saúde, até que a morte vos separe?
Anladın mı? Bu benim ilkem, iyi ya da kötü ben hep böyle oldum ve bu şekilde öleceğim.
O meu código é esse e, para o bem e para o mal, tenho sido assim e vou ser sempre assim até morrer.
Çünkü, iyi ya da kötü, hayattaki pek çok şey bir anda oluverir.
Isso é porque todas as coisas na vida, boas ou más, acabam por acontecer.
Bu bana potansiyel bir patlamanın olacağını gösteriyor - iyi ya da kötü.
O que isso quer dizer, para mim, é que ocorrerá uma mudança explosiva, boa e má.
Biliyorsun, iyi ya da kötü, bir şey olduğu zaman, bana söyleyebilirsin. Seni yine çok severim.
Sabes, se acontecer alguma coisa, boa ou má, podes contar-me que eu vou amar-te na mesma.
... o andan sonra, iyi ya da kötü... pek çok yeni aşka yelken açabileceğini biliyordu.
de agora em diante, bem ou mal, sabia que era capaz de muitos amores.
Hakkında iyi ya da kötü hikayeler uydururlar.
As pessoas podem inventar o melhor e o pior sobre nós.
İyi, ya da kötü.
Para o bem ou para o mal.
Gülümse, Curtin, dostum, doğanın ya da kaderin efendisi, hangisini dersen de, bize kötü bir şaka yaptı her kim ya da her ne oynadıysa, iyi bir espri anlayışı varmış.
Ri-te, pregaram-nos uma grande partida, por Deus, pelo destino ou pela natureza, o que quiseres, mas seja quem for tinha sentido de humor!
İyi ya da kötü, Little River daki tek yasa o.
Para o bem ou para o mal, é a única lei que existe em Little River.
Ama bir avukat olarak, insanların tamamen iyi ya da tamamen kötü olmadığını öğrendim.
Mas, como advogado, tive de aprender que as pessoas não são só boas ou más.
İşin sırrı iyi davranmakta veya kötü davranmakta... ya da öyle veya böyle davranmakta değil... bütün insanlara aynı şekilde davranmakta.
O grande segredo näo é uma questäo de boas maneiras... ou más maneiras ou algum tipo particular de maneiras... mas sim ter as mesmas maneiras para todas as almas humanas.
İyi ya da kötü, beni buraya kadar getirdi.
Para bem ou para mau, trouxe-me aqui.
İyi ya da kötü, o bizim her şeyimiz.
Bom ou mau, ele é tudo o que temos.
Cuma ve cumartesi işten kaytarıp iskambil ya da poker oynamak yerine ki çok mühim şeyler olduğunu düşünüyorum bence mıntıkada dolaşmaya çıkan birileri gidip kilise iyi bir muhitte mi yoksa kötü bir muhitte mi bakmalı rahiple görüşmeli.
Em vez de ficar de papo pro ar de sexta e sábado... jogando Gin Rummy ou Pôquer, que considero de suma importância... acho que alguém que se encontra nesta área... deveria ver se tal igreja se encontra numa boa vizinhança... ou num bairro miserável.
İki iyi ya da iki kötü arasında seçim yapman gerektiğinde şunu hatırla :
Quando tiveres que escolher entre um bem e outro... ou um mal e outro... lembra-te disto :
O resimler baya iyi olmalı... Ya da bu işle uğraşanlar... baya kötü.
Aqueles quadros deviam ser muito bons, ou os negociadores devem ser muito maus.
İyi ya da kötü, seni İmparator yaptılar.
Para o bem ou para o mal, nomearam-te Imperador.
Dinleyin beyler. İyi ya da kötü eğitiminiz neredeyse bitti.
Agora, rapazes, independentemente dos resultados, o vosso treino está a chegar ao fim.
O halde bu gün her şeyiyle test edileceğini söyleyebilirim. İyi ya da kötü.
Esteja certo de que, ao final do dia, tudo terá sido testado.
Kötü bir biftekten kaynaklanıyor olabilirsin ya da bozuk hardaldan veya bir parça iyi pişmemiş patatesten.
Podes ser um pedaço de carne estragada ou um bocado de mostarda ou o fragmento de uma batata mal cozida.
İyi ya da kötü, bir anlaşmamız vardı.
Tínhamos um acordo.
İyi ya da kötü.
Bem e mal.
İyi ya da kötü seversin.
Se você amou alguém que não é um disparate.
Tarih bu sosyal geçiş döneminin en büyük trajedisini kaydetmeye devam ediyor sadece kötü insanların şiddet eylemleri ya da aşağılayıcı sözleri değil aynı zamanda iyi insanların şok edici sessizliği ve kayıtsızlığıdır.
A história terá de registar que a maior tragédia deste período de transição social não foram as palavras traiçoeiras e os actos violentos das pessoas más mas o silêncio apavorado e a indiferença das pessoas de bem.
İyi ya da kötü günler.
Os bons ou os maus.
İyi ya da kötü, hepsi oyun.
Bem ou mal, é tudo uma encenação.
İyi ya da kötü. ne olursa.
Apenas ficar até ao fim... ou quem sabe.
Benden daha iyi ve daha kötü adamlar var ama... ırk ya da ülkenin fark ettiğini düşünmüyorum.
Há muitos homens piores que eu e alguns melhores... Mas não penso que raça ou país importe.
İyi ya da kÖtü olsun gerçeği, paylaşmayı. -
Partilhar a verdade. toda a verdade. para o bem e para o mal, estar ao lado um do outro.
İyi ya da kötü yönde, bugün her ikisi de olabilir.
O dia hoje pode dar para melhor ou para pior.
İyi ya da kötü, elimizden bu kadarı geliyor.
Para o melhor ou para o pior, isso é tudo o que podemos fazer.
İyi ya da kötü şekilde beni etkileyip yönetmen olmamı sağlayan filmlerden.
Na minha mais antiga recordação, a questão-chave era o que é necessário para se ser realizador em Hollywood?
İyi ya da kötü, Hollywood yönetmeni bir gösteri adamıdır.
Portanto está amarrado às convenções e aos estereótipos às fórmulas e aos clichês.
En iyi ya da en kötü. Sadece değişik olacak.
Para melhor ou pior só será diferente.
İyi ya da kötü hemen öğrenmek isterim.
Quero saber logo as boas ou más notícias.