Iyi yaptın tradutor Português
3,333 parallel translation
Sanırım işini çok iyi yaptın.
Pressuponho que desempenhaste muito bem o teu trabalho.
Çok iyi yaptın.
Que agradável surpresa.
Söylemek istediğim şey iyi yaptınız.
O que eu quero dizer é... Bem feito.
Sen işini yaptın. Hem de iyi yaptın.
Fizeste o teu trabalho muito bem.
Burada gayet iyi işler yaptın.
Tem feito um bom trabalho por aqui.
Bizim için iyi bir şey yaptın, farkındasın değil mi?
Sabes que fizeste algo bom por nós, não é?
Yapmam gerekenin bir anlamı yoktu,... geri çekilmenin daha iyi olacağını hissettim,... ve öyle de yaptım ama bu beni ziyadesiyle üzdü.
Se alguma vez achei que devia fazê-lo, naquele momento achei melhor não o fazer. Mas isso perturbou-me imenso.
İyi yaptın.
Agiste bem.
Bak Addison, yaptığın işte iyi olabilirsin ama ben de yaptığım işte harikayımdır. Ülkenin en iyi doktorlarından biriyim.
Addison, pode ser muito boa no que faz, mas sou excelente no que faço, um dos melhores do país.
Ne yaptığını çok iyi biliyor gibi.
É como se soubesse exatamente o que fazer.
Nerede olduğunu bilmek, ne yaptığını bilmek iyi olduğunu bilmek istiyorum.
Quero saber onde ele está, o que está a fazer, se está bem...
Bunu kim yaptıysa iyi çalışmışlar. Haklarını vermek lazım.
Quem quer que tenha feito isto, fez bem feito, isso tenho de admitir.
Ressam olarak ben de iyi iş çıkartıyorum. Yaptıklarımın çoğunu satıyorum.
Também me estou a sair bem como artista, tenho vendido muito.
Şüpheli bir mektupta istenilenleri yaptığımız için bizi cinayetle suçlayacak bir yasa olmadığını bilecek kadar iyi kavrayan biriyim.
Rápido o suficiente para saber que não há lei que nos condene por assassinato com base numa vaga carta.
Hayır, ne yaptığını gayet iyi biliyordu.
Não, ela sabia exatamente o que estava a fazer.
Burası hastane, televizyon şovu değil. Bu yüzden yaptığını iyilik olarak düşünsen iyi olacak.
Isto é um hospital, não é um palco, então pense nisso como a boa acção do dia.
Ne yapt - Ne yaptınız, iyi adamlar? Hiçbir şey.
- O que fizeram, bons rapazes?
Ya da bize yalan söyledi ve ne yaptığını çok iyi biliyor.
Ou mentiu e sabe perfeitamente o que está a fazer.
Kötü bir adam olduğunu sandığından iyi adamların yaptıklarını yapmaya çalışıyorsun örneğin hoşlandığın ama sevmediğin birine kendini adamak gibi.
Então, como achas que és mau, tentas fazer coisas que achas que um tipo bom faria. Como comprometeres-te com alguém de quem gostas, mas talvez não ames.
Back in black, tüm zamanların en iyi üçüncü satışını yaptı.
Back in black é o terceiro álbum mais vendido de todos os tempos.
Araca gizli silahlar gizleyerek cidden iyi bir iş yaptığını itiraf etmeliyim.
Tenho que dizer, quem quer que tenha instalado as armas secretas do teu carro escondeu-as muito bem.
Tıpkı senin iyi şeyler yaptığın gibi.
Assim como tem feito.
O yüzden yaptığın iyi işlerle ilgili konuşmanı kampanya konuşmalarına sakla.
Então, poupe-me do seu discurso de campanha sobre os seus feitos.
Tek yapabileceğiniz hikâyeyi kendi açınızdan anlatmak ve iyi sonuçlanmasını ummak ve ne yaptığınızın bir önemi olmadığını kaderinizin başkasının ellerinde olduğunu bilmek.
Tudo o que podes fazer é contar o teu lado da história, e esperar pelo melhor e saber que não importa o que faças, o teu destino está na mão de outra pessoa.
Tüm yaptığın iyi bir insan olmak.
Tudo o que fizeste foi ser uma boa pessoa.
Ondan çok iyi bir titreşim aldım ve bence Dep gerçekten de yaptığının doğru olduğuna inanıyor.
Sinto uma vibração muito boa a vir dela, e eu... acho que... Deb realmente acredita que o que está a fazer é o certo.
İyi haber ise yaşlı adamın bunu kimin yaptığı konusunda bir fikrinin olmaması.
A boa notícia é que o velho não sabe quem fez isto.
Yaptığın iyi bir şeydi çünkü Ducky'nin eski davası git gide ısınıyor.
O que foi bom, pois o antigo caso do Ducky está a aquecer.
Ne yaptığınızı çok iyi biliyorum Bay Trent.
Eu sei exactamente o que fez, Mr. Trent.
Karınızın en iyi arkadaşlarından birinin kızı olan 21 yaşında bir kızla seks yaptınız. O da sütten çıkmış ak kaşık değil.
Fodeste mais do que o público sabe com uma estagiária de 21 anos, a filha de uma das amigas da tua mulher.
Evet, tamam. İyi yaptın.
Está bem, foi bastante bom.
Ama yanılmışım, çünkü sen daha iyi biriymiş gibi yaptın.
Mas isto é pior... porque fingiste ser uma pessoa melhor.
En iyi yaptığın şey bu nasılsa.
É o que fazes de melhor.
Doğum günün sadece o yıl yaptıklarını kontrol etmenle, iyi olduğundan emin olmakla geçiyordu.
O teu aniversário sempre foi uma boa lembrança de cada ano, para assegurar-me de que estás bem.
1962 yılının Noel'i benim için pek iyi geçmedi ve tek tesellim şu yaptığım şeyden ötürü cennette fazladan on sekiz kişi var.
Senhor juiz, o Natal de 62 foi muito mau para mim. O único consolo que tenho é que, graças ao que fiz, mais 18 pessoas estão no Céu. É uma perspetiva algo singular, Mr.
Ne yaptığınızı biliyor olsanız iyi olur çünkü Ahsoka'yı görmüyorum.
É bom que saibas o que estás a fazer, porque não vejo a Ahsoka.
Ne yaptığını gayet iyi biliyorsun.
- Tu sabes o que fizeste.
En iyi yaptığın şeyi.
- O que fazem de melhor.
Sam... Onun için iyi olanı yaptın.
Sam, fez o certo por ela.
Yani, Sam içten içe işini iyi yaptığını düşündüğü için bu program olayına girişti, biliyorum.
Quero dizer, tenho a certeza de que o Sam queria isso, porque, no fundo, pensou que ia estar a fazer o bem.
Yaptıkların yüzünden birçok iyi adam öldü ve birçoğunun da hayatı tehlikeye girdi.
As tuas acções resultaram na morte de muitos bons homens e ameaçaram as vidas muitos mais.
Biliyor musun, bu kabin kapısını kurcalayan kişi ne yaptığını çok iyi biliyormuş.
- Quem adulterou esta porta, sabia exactamente o que estava a fazer.
İyi tavuğa ve BM'nin nüfus sayımıyla çocuklarınızı gay yaptığına.
Bom frango, e que os censos é uma maneira para a ONU fazer dos seus filhos maricas.
Mia ile konuşmak istedim ama Ken ve Shirley Roos bunun yerine kızlarının en iyi yaptığı şeyi izlememize izin verdi.
Eu procurei conversar com a Mia, mas em vez disso o Ken e a Shirley Roos deixaram-nos observar a filha a fazer o que ela mais gosta.
Bev iyi yatırımlar yaptı, ister inanın ister inanmayın.
O Bev fez bons investimentos, acreditem ou não.
En iyi arkadaşı bölge savcısına Lacey'nin yaptığını söylüyor.
O Ministério Público tem a melhor amiga e o namorado a culpar a Lacey.
Evet, en iyi canlandırmasını yaptı. Dün gece kendini öldürdü.
Pois, estava a fazer, matou-se a noite passada.
Durup yaptığın şeyi düşünsen iyi olur.
Pare e pense no que está a fazer.
Okul tarihindeki en iyi korkutmayı yaptın.
Deste o maior susto que a escola já viu!
Bana yaptığınız kung funun iyi olduğunu veya ustanızın müthiş olduğunu ya da tekniğinizin mükemmel olduğunu söylemeyin.
Não me digas como lutas bem, ou como o teu professor é bom, ou gabares-te sobre o teu estilo.
Erkekler 40 yaşını geçince iyi yaptıklarına inandıkları şeyleri yapmayı severler.
Quando um homem chega aos 40, tem de ter a certeza das coisas.
yaptın 100
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
iyi yolculuklar 414
iyi ya 52
iyi yapmışsın 37
iyi ya da kötü 33
iyi yakaladın 17