English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Işte onlar

Işte onlar tradutor Português

794 parallel translation
Evini yıkarlar, işte onlar budur.
São destruidores de lares.
Ve yaptığın her işte onların güvenilir olduğunu düşünüyorsun.
Achas que ele é seguro para aquilo que estás a fazer?
Benim resmimi çizmiştin bir tanesine ve yanına yazdıkların, işte onlar beni yıkmıştı.
Vi que tinha desenhado meu perfil e escrito umas palavras.
Golde, işte onlar.
Golde, aqui estão eles!
İşte geliyor, onları dolaştırmaya çıkarmış.
Lá vai ela com eles para a ginástica.
İşte bu, onların oğlu.
- Bem, meu velho, são os pais dele.
İşte onlar kılıçla alınamaz...
Agora enfrentarão as nossas espadas.
Erkekler böyledir işte, onları değiştiremezsin.
Não há nada a fazer, os homens são assim.
Ne kadar istersen iste, yeter ki onları ver.
Podes pedir o preço que quiseres, mas tens que me dar esses documentos.
Onlar da "Biz de, yoğuz bu işte artık" dediler.
E eles disseram : "Nós também. Não vamos participar mais".
Yayında, geri çekilmenin nedenleri ve bunun gelecekte yaratacağı durum üzerine kendi bakış açımı sunmamı istediler. İşte onlar. 44 yıldır ülkeme hizmet ediyorum.
Fui convidado para dar minha opinião... sobre a retirada e seus aspectos no futuro.
İhtiyacımız olan tek şey o evrak çantası. İşte o zaman onları avucumuza alırız, Jeff.
Se levarmos a pasta, temo-los nas mãos.
İşte onlar... Acemi askerler, günde 5 = sente çalışan profesyoneller. Bir ulusun ileri karakollarını dolaşıyorlar.
Ei-los, os soldados da Cavalaria, os profissionais que ganham 50 cêntimos por dia, cavalgando nos postos avançados da nação.
Yangın merdivenine çıkmıştım baba, ama hava o kadar sıcaktı ki Kellersonların katına çıktım. Onları öyle gördüm işte.
Fui para a escada de incêndio, mas estava tanto calor que subi para a dos Kellersons, foi assim que os vi.
İşte oradalar! Tanrı onları kutsasın.
Lá estão elas, Deus as abençoe.
Evet, arabayla aşmak istediğin tepeler onlar işte.
São as que querias atravessar com as carroças.
İşte onların yeni sahibinin adı.
Aqui está o nome dela, da nova proprietária.
İşte onlar bu!
É o que eles são!
İşte, onları bankaya koy.
Anda, coloca-as no saco.
Işte onlar var!
Aí estão elas!
İşte, işin en komik yanı. Onlar her zaman önümdeydi, çok hızlı hareket ediyorlardı.
lam sempre na minha frente, deviam ir muito depressa.
"Onları yaşadıkları yerde vur", işte benim sloganım.
Apanhá-los onde eles vivem, é o meu lema.
İşte, git kontrol et onları.
Vamos. vão vê-los!
♪ Türk padişahı işte böyle... ♪ ♪... esirlerini zincire vurdurur... ♪ ♪... sonra onları... ♪
É assim que o Sultão da Turquia acorrentava seus prisioneiros... antes de arremessá-los ao Bosphorus!
İşte bu bay, onların hepsinin dönen dervişidir.
Este, senhores, é o mais pobre de todos os dançarinos.
Onları böyle tutma. İşte. Böyle tut.
Segure um coqueteile Molotov assim.
İşte bu onların en iyisi.
Este é o melhor de todos.
- Onları ortada tutun. - İşte böyle.
Eles que fiquem no meio.
Gleason ve Smith'in ölümü için beni suçladınız ama, işte bu, onların benim sabırsızlığımın değil, kasıtlı bir sabotajın kurbanları olduğunu kanıtlandı.
Culpou-me pela morte de Gleason e de Smith, mas eis a prova de que foram vítimas, não da minha impaciência, mas de sabotagem deliberada.
Ben de veresiye verebileceğimi düşündüm ama madem onların müteahhitlerisin o zaman işlerini başka şekilde yürütmelerini iste.
Elas me pediram um pouco de madeira e uns tijolos. Achei que podia desconsiderar. Ouça, se é o empreiteiro delas, como diz... mande-as levar seu negócio para outro lugar.
Onlar... İşte, listesi ben de.
Não são meros... está aqui a lista.
- İşte bu onların işini görür!
Estão a ficar reduzidos.
İşte bu bay, onların hepsinin dönen dervişidir.
Este, senhore, é o mais pobre de todos os dançarinos.
Onları vururuz, işte yapacağımız.
Disparamos sobre eles, e nada mais.
İşte, onlar!
Cá estão.
"İşte burada, onların eğlencesi olan vahşi domuz avına gitmeye hazırlanıyor."
"Justamente, aqui vai ele à caça o seu desporto favorito."
Bir kapitalist rejimin, hele Fransa'daki De Gaulle'cü rejimin üç temel eşitsizliğini ben orada anladım işte. - Nedir onlar?
Foi ai que compreendi as três desigualdades fundamentais de um regime capitalista e, consequentemente, do regime gaullista em França.
Öte yandan, diğerleri, hakiki komünistler hiç değişmedi. İşte onları bir güzel pataklamak lazım.
Os outros, por outro lado, os verdadeiros comunistas, aqueles que não mudaram, têm de apanhar uma lição.
İşte böyle geceler boyu geçer aşıkların kafasından. onlar da ask düşler dururlar.
E é neste estado que ela galopa noite após noite, nos cérebros dos amantes, que sonham, então, com o amor.
İşte onlar.
Aí estão.
"Onlar" işte bu.
Isso é o que são "eles".
İşte onlar bu ve sen bunu anlayabilecek kadar uzun zamandır buralardasın!
É assim que eles são... e tu tens estado aqui tempo o suficiente para saberes isso! Queres saber uma coisa, Mayfield?
Bu da onların eğlencesi işte.
Só quiseram divertir-se um pouco.
İşte onlar.
- Aí vêm eles!
İşte onlar bu.
Animais.
Ve eğer bu onları çekmezse... beni dünyada ordu tarafından yapıldığı için... orduya katılan adam olarak tanıtın. İşte, bayrağın etrafında toplanın çocuklar!
E se isso não os atrai... que se fale de mim como o último homem... a quem se disse que o exército forja os homens.
Onlar işte...
São aqueles.
İşte dediğim gibi, afrika heykelleri ve onları şans eseri şeyde bulduk -
Bem, refiro-me a cabeças africanas, nós arranjámo-las em... - Bimini.
İşte, onlar.
Devem ser eles.
İşte onlar!
- Aí estão!
Evet, işte buradakiler onlar.
- Sim, claro. - Óptimo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]