Kaybolmuş tradutor Português
2,734 parallel translation
Söylenenlere göre, Mavi Kelebek 1940'larda ortadan kaybolmuş ve fısıltı gazetesine göre, Pennybaker Kulübü'nde bir yerlerde gizliymiş.
A Borboleta Azul desapareceu nos anos 40 e há boatos de que esteja escondida no Bar Pennybaker.
Ama sizi yıllardır takip ederim, ve hala kaybolmuş gibiyim.
Mas ando a segui-lo há anos e mesmo assim estou completamente perdida.
Theissens bir tür çöküntü yaşamış ve ortadan kaybolmuş.
O Theissens teve um colapso nervoso e desapareceu.
O sınırlarında ötesinde kaybolmuş bir şey var.
"'Algo está perdido atrás das cordilheiras.
Kaybolmuş ve seni bekliyor.
Perdido e à espera por ti.
Babam, kaybolmuş.
É o meu pai. Está desaparecido.
Sanki herkes ortadan kaybolmuş gibi.
É como se todos tivessem desaparecido.
Bundan birkaç ay sonra ortadan kaybolmuş.
Desapareceu alguns meses depois disso.
İçimdeki hayatın sıcaklığı her şey kaybolmuş gibi göründüğü anda bana güç ve teselli sağladı.
O calor da vida que carrego e mim confortou-me e deu-me forças, quando tudo parecia perdido.
Beni izle, kaybolmuş olan!
Segue-me, perdido.
- Tüm eskort reklamları nereye kaybolmuş?
Onde estão as prostitutas?
12 kilometre sonra sinyal kaybolmuş.
E o sinal parou.
Kaybolmuş gibi.
- Calma.
Sana olan duygularım kaybolmuş değil.
Ainda gosto de ti.
Hayır, başka şeyleri hatırlıyor ama duyguları kaybolmuş gibi.
Ele lembra-se de tudo, mas as suas emoções desapareceram.
- Görgü tanıklarıyla konuşuyoruz ama anladığım kadarıyla o kargaşada katil binadan çıkıp kaybolmuş.
- Vamos falar com testemunhas, mas imagino que tenha fugido do prédio durante a confusão.
- Yanisi polis geldiğinde araba da şoförü de ortadan kaybolmuş.
- E depois que... quando a polícia chegou, o carro e o motorista tinham desaparecido.
Siktir be, sanırım bu küçük partiye olan davetiyem postada kaybolmuş.
Acho que meu convite para esta festa se extraviou.
Bazen kendimi ormanda kaybolmuş gibi hissediyorum, ama birileri kamp ateşini söndürmeden yanımdan ayrılmadıkça sorun olmayacağını düşünüyorum.
Às vezes vejo-me perdido na floresta, mas... se ninguém se for embora, nem deixar a fogueira a arder, - fico bem.
- Belli ki Eberhart gözden kaybolmuş.
É óbvio que o Eberhart sai do radar com alguma frequência.
Gördüm ki cinayet şüphelilerinin çoğu ortadan kaybolmuş.
Reparei que muitos suspeitos de homicídio desapareceram.
Bazı iş ortakları kaybolmuş veya ölü olarak bulunmuşlar.
Alguns dos seus sócios desapareceram ou apareceram mortos.
O da ortadan kaybolmuş gibi görünüyor.
Parece que também desapareceu.
- Kaybolmuş gibisin.
Parece um pouco perdida.
Aman Tanrım, tamamen kaybolmuş.
Meu Deus! Desapareceu por completo!
- Aslı yıllar önce bir yangında kaybolmuş, ama kopyaları batıdaki her barın duvarına asılır.
O original perdeu-se num incêndio há décadas atrás, mas existem cópias penduradas por todos os bares no Oeste.
- Aslı yangında kaybolmuş.
O original perdeu-se num incêndio.
Önce komiser dehdehledi, şimdi de fahişeleri öldüren katil ortadan kaybolmuş.
E o assassino de prostitutas parece ter desaparecido.
Birisi tüm klinik kayıtlarına ulaşmak için bir açık oluşturmuş ve doktorun öldürüldüğü saatlerde yaklaşık 20 kayıt kaybolmuş.
Alguém instalou um ponto de acesso a todos os registos da clínica e horas antes do homicídio do médico, desapareceram cerca de 20 registos.
Kendime bir meşgale bulmam lazım. Böylece düşüncelerim arasında kaybolmuş olmam.
Manter-me ocupada, para esquecer dos meus pensamentos.
Babası kaybolmuş.
- Com o Aaron. O pai desapareceu.
Kim kaybolmuş?
Quem desapareceu?
Sacramento Emniyeti'ne göre, 11 ay önce ortadan kaybolmuş.
De acordo com a polícia ele desapareceu há 11 meses.
Nasıl kaybolmuş?
Desapareceu como?
Castro tamamıyla normal bir çalışanmış, sonra ortadan kaybolmuş.
Sim. O Castro fazia coisas normais, então desapareceu.
Bir senedir ortalarda yoktu ve sen bu sabah kaybolmuş gibi davranıyorsun.
Ele desapareceu há um ano, e parece que desapareceu esta manhã.
Biz olmadan kendini kaybolmuş hissedersin.
Vais ficar perdido sem nós.
Kaybolmuş köpek yavrusu gibi onu takip ettiğini söyledi.
Disse que a seguia como um cachorrinho perdido.
Polis çağrılmış ama Bayan Van de Kamp ortadan kaybolmuş.
Chamaram a Polícia, mas Mrs. Van de Kamp já tinha saído.
Brass adamın sırra kadem bastığını söyledi. Ortadan kaybolmuş.
O Brass diz que eles desapareceram do mapa.
Ormanda kaybolmuş masum bir kız.
Uma miúda inocente, perdida na floresta?
Ortalıktan kaybolmuş. Onu evine kadar izledim.
Já saiu, localizei-o em casa.
Bir parçası kaybolmuş.
Falta-lhe uma parte.
Kaybolmuş olabilir.
Acho que se perdeu.
Bana kaybolmuş bir yavru köpek gibi dik dik bakmayı evet diyene kadar kesmeyeceksin değil mi?
Não vais parar de olhar para mim como um cãozinho abandonado até eu dizer que sim, pois não?
Kaybolmuş ya da yaralı olabilirler.
Perdidos ou feridos.
Her günü kendi hayal dünyanda kaybolmuş şekilde geçiriyorsun!
Passas todos os dias perdido nas tuas próprias fantasias!
Biraz kaybolmuş durumdayım.
- Estou um pouco perdido.
Annen ona göz kulak olması gerekirken uyuya kalmış,... bu yüzden kardeşin kaybolmuş.
A tua mãe adormeceu enquanto tomava conta dele, e foi por isso que ele desapareceu.
Lucy, kız ayın 1'inde kaybolmuş.
Lucy, ela desapareceu no dia um.
- Katie kaybolmuş.Haydi gidelim.
Vamos.
kaybol 495
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolduk 72
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18
kayboldum 90
kayboldu 136
kaybol buradan 28
kayboluyor 20
kaybolduk 72
kaybolun 67
kayboldular 25
kaybol gözümün önünden 18