English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kurtar onu

Kurtar onu tradutor Português

720 parallel translation
"Kurtar onu, Gretchen'i kurtar!"
¨ Salve-a, salve Gretchen! ¨
Kurtar onu, kalbinin sana söylediğini dinle, daha önce ölmemiş olan milyonlar ölecek.
Salve-a, faça o que lhe dita o coração, e morrerão milhões que não tinham morrido antes.
Kurtar onu.
Salvá-la.
Büyük Isis! Kurtar onu!
Santíssima Ísis, salva-a.
Kurtar onu.
Vou salvá-la.
- Kurtar onu.
- Salva-a!
Tamam, kurtar onu.
Está bem, salva-o.
Vakaya siz baksaydınız onu kurtarırdınız diye düşünmüştüm.
Achei que se investigasse o caso pudesse ilibá-lo.
En azından onu bundan kurtarırım.
Ao menos, posso poupá-lo a isso.
Johnny Case hayatına giriyor ve onu kurtarıyor.
O Johnny Case entra na vida dela e leva-a com ele.
Kurtarın onu. Köleniz olurum.
Serei sua escrava.
Yeter ki onu kurtarın!
Apenas salve-o.
Eğer onu kurtarırsam, yardımınıza ihtiyacım olacak.
Se salvá-lo, vou precisar da sua ajuda.
Al onu ve beni kurtar.
Apanha-a e solta-me.
Kurtar onu bunlardan.
Cura-a disso.
Yazıklar olsun o kimseye ki, Tanrı onu bir fırtınadan kurtarırken o, suyu sakinleştirmeye çalışır.
Não, pobre daquele que intente apaziguar as àguas agitadas, se Deus as tornou em tempestade.
Kurtarıcı bir efsaneyse onu şişede getirmemi söylediniz.
Disseste que se o salvador fosse um mito, que o trouxesse numa garrafa.
Halkım kurtarılmak için onu bekliyor.
O meu povo espera dele a salvação.
Hey, Bart, önce Kimbrough'un canını parayla kurtarıp sonra da onu kızıyla evlendirmek isteyen bu naçizane babadan hoşlanıyor musun?
Bart, o pai oferecendo dinheiro para salvar a pele de Kimbrough, para que sua filha possa casar-se com ele.
Onu kurtar Yüce Meryem!
Minha Nossa Senhora, resolva-me este fardo.
Gantry elektrikli sandalyeyle korkutuyor, sense günah çıkarırsa onu kurtarıyorsun.
O Gantry ameaça-o com a cadeira eléctrica, você salva-o se ele confessar.
Kurtarın onu!
Ajudem-na!
Ben onu kurtarırım.
Eu amarro-o.
Baskını yapar yapmaz hemen onu kurtarın yoksa onu öldürürler.
Assim que atacarem, resgatem-no rapidamente, ou eles matá-lo-ão.
Onu o zevksiz hayatından kurtarıyoruz.
Não vai passar o resto da vida a lavar a louça duns velhos.
En iyisi durumu kurtarıp, onu kullanmakta harcayacağımız her saniyeyi geri kazanmak.
Foi só uma improvisação e precisaremos de cada segundo que dispormos.
Belki de onu ölümden kurtarır.
Ou evita que ela seja morta.
Şey, onu bilmem ama ben kendimi güverteden kurtarıyorum.
Quanto a ele, não sei, mas eu saio da jogada.
- Onu güçlendirir, ölüme boyun eğmekten kurtarırsa, onu kurtarabiliriz.
- Se ela o pudesse fortalecer e evitar que ele mergulhasse na morte, talvez o salvássemos.
Ama nasıl paçasını kurtarıyor, ben onu merak ediyorum.
Mas como ele consegue isto? Isso gostava eu de saber.
Tanrı onu kutsasın ve tanrıdan onun kurtarıcısına ödül olsun.
Este deverá receber a bênção do Criador e a recompensa vinda de Deus seu Salvador.
Onu götürürsen, seni vatandaşlık dersinden kurtarırım.
Se me fizeres este favor, livro-te da aula de Moral.
- Kurtarın onu!
- Salve-o!
Onu korkularından kurtar... sonsuza dek!
Livre-a de seus medos... Para sempre!
Yapabilsem, onu tüm bunlardan kurtarırdım
Se pudesse Poupava-o de todo este sofrimento
Yapabilsem, onu tüm bunlardan kurtarırdım
Se pudesse, salvava-o
Onu öldür ve canını kurtar.
Mate-o e você se salvará.
Kubbenin altındaki şövalyeyi hedef al. Onu denize düşür ve dünyayı bu talihsizlikten kurtar.
Golpeie o cavaleiro... que está sob a cúpula, faça-o cair ao mar... e liberte o mundo dessa desgraça.
Endişelenme. Onu kurtarırız.
Não se preocupe, nós vamos salvá-la.
Onu bundan kurtar Paul!
Tira-a de lá, Paul.
Luton Yargıçları... onu kurtarırsanız, aşağıya onun yanına ineceğim.
Juízes de Luton... Libertem-na... - E eu aproximo-me dele.
Onu kurtarın, bırakın beni öldürsün!
Libertem-na e eu deixo que ele me mate.
Bugün onu bir hayat kurtarırken izledim ve bunun için kendi hayatını riske attı.
Vi-a salvar uma vida hoje... pondo em risco a dela.
Gerçeği söylediniz, bu onu kurtarır.
Disse a verdade e isso vai ajudá-lo.
Tanrım... beni kendimden kurtar, bu aşktan arındır. Böylece onu savunabileyim.
Salva-me de mim próprio, liberta-me deste amor, para que a possa ir defender.
Onu kurtar Merlin.
- Salva-o, Merlin.
Onu kurtar!
Salve-no!
Onu uçurmak bizi bir çok dertten kurtarırdı.
Seria um trabalho a menos.
Herkes kendisini boğacağından korkuyor bu yüzden onu dışarı atıp hayatını kurtarıyorlar.
Claro, todos pensam que se quer afogar e mandam-no embora, salvam-no.
Bu işten kurtarın onu.
No homicídio, pistas, pormenores.
Eğer masumsa onu kurtarırım.
Se näo o fez, prová-Io-ei.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]