Maşa tradutor Português
4,256 parallel translation
Bir saat içinde başlayacak bir partiye bir kaç masa ve sandalye teslim etmem lazım Aracım sokağın biraz aşağısında bozuldu.
- Tenho de entregar mesas e cadeiras... para uma festa que começa daqui a uma hora, mas a minha carrinha pifou, ao fundo da estrada.
En sonunda, masa örtüsü yüzünden tartışıyorsunuz, ya da DJ "Hot, Hot, Hot" ı çalsın mı, çalmasın mı tartışması...
Acabamos por discutir sobre as toalhas de mesa ou se o DJ deve ou não tocar a "Hot Hot Hot"... Não.
Masa harika görünüyor.
- A mesa está fantástica.
Masa 46, kırmızı elbiseli.
Mesa 46. Vestido vermelho.
İşine masa başında ısınırsın o zaman.
Podes restabelecer-te no escritório.
Masa başında yapacak fazla işin yok zaten.
Continua a ligar até limpares aquela confusão da sua mesa.
Beni masa başında bıraktılar. Hiçbir boka yaramadığım için.
Ele dispensou-me porque sou uma maldita inútil.
Masa sapım için bu harika hediyelik eşyaları kullanmamın sakıncası olmaz, değil mi?
Importar-se-ão se usar estes ornamentos espetaculares na minha decoração de mesa?
Eğer beni masa başı görevine tahsis etmek için uygun görüyorsanız, kabul edeceğim
Se resolver manter-me a uma secretária, eu aceito!
34 numaralı masa.
Mesa 34!
- Tamam. - Has masa burası. Merhaba.
A melhor mesa é esta, mesa 34!
Sıradaki yarışma. Sadece gazete ve bant kullanarak bir masa yapın.
Construam uma mesa apenas com jornal e fita-cola.
Telefon rehberini kaldırabilen ilk masa kazanır.
A primeira mesa a conseguir segurar uma lista telefónica, vence.
- Şimdi masa yapmamız lazım.
- Temos que fazer uma mesa. - Está bem.
- Ayrıca bu masa çok kötü.
- E isto é uma mesa muito má.
- Berbat bir masa.
- Mesa terrível.
Çok zayıf bir masa.
Mesa muito frágil.
- Sağlam bir masa.
É uma mesa forte.
- Sağlam masa, sağlam ilişki.
Mesa forte, casal forte.
Etkileyici bir masa.
É uma mesa impressionante!
Masa yapma yarışmasını kazandığın için tebrik ederim bebeğim.
Parabéns por teres ganho a competição de construir uma mesa, amor.
Masa örtülerimiz de mi var?
Também há toalhas de mesa?
Karışan sular, Masa Dağı'nın doruklarını örten... bir dalga perdesi yaratıyor.
E quando eles se misturam, criam um nevoeiro crescente que encobre o cume de Table Mountain.
30 masaları var, masa başına saatlik ciro bu.
Digamos que há uma hora de rotação por mesa.
Kelly'le senin o evden taşındığınızı görmek masa tenisi maçı izlemek gibi olacak.
Ver-te a ti e ao Kelly a entrar e a sair daquele lugar é como assistir a uma partida de Ping Pong. Eu sei.
Büro yöneticileri sahada olmayı masa başında olmaktan çok daha fazla sevdiğimi biliyorlar.
Bem, os chefes sabem que gosto mais do trabalho de campo do que de secretária.
- Masa bulamayacağımı bilsem, işi almazdım.
Se soubesse que não conseguia uma mesa nunca teria aceitado fazer a segurança!
- Bana masa ayarla yoksa balık ölür.
Ou quem sofre é o peixe.
Ayrıca odaklan. Jermaine'i öldürmeden şuna oradan bir masa ayarlayalım.
E preciso que te concentres, para conseguirmos à mãe da Cruella de Vil uma mesa antes que ela mate o Jermaine!
Saat 8.00, dört kişilik masa.
Às 20 : 00, uma mesa para quatro. Obrigado.
Aylardır Seize'de masa arıyorum. Sonunda buldum ama ünlü risottoları yok. - Koyun suratı yemek zorunda kalıyorum.
Há meses que tento conseguir uma mesa no Seize e quando consigo, em vez do famoso risoto do Casteau, tenho de comer cara de ovelha!
Masa bulamadığından isimsiz bir ihbarla bizi bu işe soktun.
Não conseguia fazer uma reserva por isso fez uma ameaça anônima e fez com que contratassem o ISIS como seguranças!
Masa başında kesinlikle çıplak vücut parçaları istemiyorum.
Não há mais corpos nus no seu monitor por qualquer razão. - Percebido.
Masa başında kesinlikle çıplak vücut parçaları istemiyorum.
Não há mais corpos nus no seu computador por qualquer razão.
Masa başında oturmaktan iyidir bence.
É melhor que ficar sentado numa secretária, suponho eu.
Şehrin en şık restoranında iki kişilik bir masa.
Uma mesa para dois num restaurante catita da cidade.
Masa başında güven içinde bu karakterleri yazmaktan farklı bir şey.
Uma coisa é escreveres sobre personagens na segurança da tua própria secretária.
Yedinci masa şişe servisi istiyor ve yukardaki üç numaraya bir tur daha martini istiyorum.
Outra garrafa para a mesa sete, e martinis para a três.
Hâlâ bir masa istiyor musun?
Ainda queres uma secretária?
Güzel masa kurmuşsun, Nige.
Que manjar, Nige.
İki kişilik masa mı istersiniz?
Mesa para dois?
Doğru söylüyorum Bobby, Tamam, arkadaşım... işte masa. Masaya bir şeyler koyana kadar eve dönmek istemedim.
Serei sincero, Bobby, não quis voltar para casa até ter algo para colocar na mesa.
Bir masa kırabilecek miyim?
Poderei rachar uma mesa?
- Ne kadarlık bu masa?
Quanto há aqui?
Sonraki sefere düzgün bir masa kullanacağımıza söz veriyorum.
Para a próxima, usamos a mesa da sala de jantar.
- Alan Fahey. Merkezi Kontrol Bölgesi'nde masa başında çalışıyor.
Um burocrata da nossa divisão de CCSR.
Grayson adıyla yaparsak daha iyi bir masa ayırırlar.
Colocar no seu nome daria-lhe uma mesa melhor.
Yuvarlak Masa Şövalyeleri.
- Não. "Cavaleiros da Távola redonda".
- İyi. Çantanı bırak. Şu eski masa fihristine bakmama yardım et.
Pousa o saco e ajuda-me a ver esta velha agenda.
Barbosa beni öldürmeye çalışıp başaramadığından beri çoğunlukla sahada, geri kalanında da masa başında.
A maioria do tempo no terreno, e depois atrás de uma mesa, depois dele tentar matar-me e ter falhado.
Sigara odasına sizin için bir masa hazırlatayım.
Vou pedir que ponham uma mesa na sala de fumo. - Barrow!