Mide tradutor Português
2,099 parallel translation
Babanı küvette aletini sıvazlarken yakalamamızdan daha mı mide bulandırıcı?
Mais do que aquela vez em que apanhámos o teu pai - no banho a brincar com o pirilau?
- Mide ilacı?
- Tens antiácidos?
Bu kadar mide bulandırıcı olacağınızı tahmin etmemiştik.
Não sabíamos que iam chegar ao ponto da respiração boca a boca.
Açıkçası mide bulandırıcılar.
Estão simplesmente nojentas.
Annenin mide hapına ihtiyacı var, kustu da.
O antiácido da sua mãe acabou.
Uzun zamandır çikolata yiyorum, kan şekeri seviyemi düşürmeyeceği gibi .. mide asidi seviyemi tavan yaptırdığını bile bile hem de. Duydunuz mu?
Ando comendo muito chocolate... o que não ajuda meu nível de glicose... e a mastigação piorou o estralo na mandíbula.
Bir keresinde babamın mide ilacını çilekli süt sanıp içmiştim.
Uma vez tomei toda a garrafa do Pepto-Bismol de meu papai porque parecia Nesquik de morango.
İlaçların mide bulantına etkisi olmadı mı?
Os comprimidos para o enjoo não te fizeram bem?
Ben olmasaydım, mutlaka kötü bir hafta sonu geçirirdin ve çok çalışmaktan yorulmuş bir genç menajer olarak mide ağrıların olurdu.
Se não fosse eu, terias passado o fim-de-semana a treinar sem tempo para ir à casa de banho, sobrecarregado e mal pago, e a promoverem aspirantes a gerentes.
Mide bulandırıcı, hadi çıkalım buradan.
É nojento. Vamos sair daqui.
Bunlar mide ilacı ve sana iyi gelecek, tamam mı?
Toma lá isto. É para o estômago e faz-te bem.
Şu mide.
Ali está o estômago.
Beni içeriye alan komşun bana buradaki pek çok insanın baş ağrısı ve mide bulantısı yaşadığını söyledi.
A vizinha que me deixou entrar disse que muita gente aqui sofre de enxaquecas, náuseas
Mide derisini üniforma niyetine giyeceğim.
Preciso de usar a pele do estômago dele como maiô.
Yumuşak ya da sert, mide bulandırıcı.
Mole ou duro, é nojento.
Mide bulandırıyorsun.
Está uma bagunça.
Mide bulandırıcı.
Isso é nojento.
Sadece mide ilacı alacağım.
Só vou buscar mais Tums.
Submukozal kanamalar ve bağırsak duvarının incelmesine bağlı olarak mide-bağırsak sisteminde ülserleşmelerle karşılaşacak.
O emagrecimento da parede e hemorragias das mucosas intestinais causarão úlceras gástricas.
Sun üç hafta içinde, mide bulantın sürekli hale gelecek.
Sun... Daqui a três semanas, começarás com náuseas quase constantes.
İlk semptomların mide bulantısı, baş dönmesi ve göz yanması olacak.
Os sintomas iniciais incluem náuseas, tonturas, irritação nos olhos.
Basit bir mide ekşimesi olduğu ortaya çıkmıştı.
E era só azia.
Bay Lawton'da mide kanseri var.
O Sr. Lawton tem cancro no estômago.
Jack, mide kanserin var.
Jack, você tem cancro no estômago.
Hala mide yok.
Você ainda não tem coragem.
Mide bulandırıcı.
Catártico...
Ufak bir mide bozukluğu bile onları yanıltabilir.
Uma indisposição de estômago, pode enganá-los.
Dün Senato duruşmasını izledim. Sana yapılan muamele mide bulandırıcıydı.
Eu vi a audiência no Senado ontem e fiquei enojado com a forma como você foi tratado.
Mide bulantısının en iyi ilacı ottur.
- Hey, a erva cura as náuseas na perfeição.
Benim de mide asiti problemim var.
E eu tenho um estômago hiperácido.
"Havada hâlâ yanmış et kokusu varken mide krampları içerisinde uyandım."
"Portanto, com o cheiro a queimado do guisado ainda no ar, " acordei cheia de dores de barriga.
Gördüğün gibi besleyecek çok mide var.
São muitas bocas para alimentar, como pode ver.
Mide salgılarımız olmasa kendi kendini sindirir.
Sem muco, o seu estômago corroer-se-ia!
Muhtemelen, odası raflarında bir yığın mide bulandırıcı sanat eseriyle turşusu kurulmuş diller, rock yıldızlarının alçıdan yapılmış penisleri formaldehitle şişelenmiş sürüngen fetüsleriyle doludur.
Devia estar sentado nalgum gabinete confortável algures, com todo o tipo de artefactos nojentos nas prateleiras, tais como línguas em vinagrete, modelos em gesso das pilas de estrelas de rock famosas, fetos de répteis dentro de frascos de formol.
İçindeki fotoğraflar mide bulandırıcı.
As fotos delas são repugnantes.
Bu duyduğum en mide bulandırıcı hikayeydi.
Essa é a história mais repugnante que eu já ouvi.
Şimdiki hâli mide bulandırıcı.
Agora olha, é doentio.
Ve sen mide bulantısıyla mı uyanıyorsun?
E tu, tu acordas enjoada?
Dayanabildiğim kadar dayandım, ama el spazmları ve mide bulantısı dayanılmaz hâle geldi.
Resisti o mais que pude, mas, agora, os espasmos nas mãos e as náuseas são terríveis.
Size ağrınız ve mide bulantınız için birkaç hap getirdik.
Trouxemos-lhe comprimidos para as dores e para a náusea.
Giants'ın savunması mide bulandırıcı.
A defesa dos Giants está imparável.
Şey, ruhunuza nasıl yardım ederim bilmiyorum ama mide bulantınız konusunda yardım edebilirim.
Bem, não sei que ajuda posso dar para a sua alma, mas posso ajudá-la com os enjoos.
Mide bulandırıcı olduğumu düşünmedin.
Não te meto nojo?
İnceleyecek mide içeriği yok, çünkü kaplan mideyi yemiş.
Sem conteúdo estomacal para eu analisar porque o tigre comeu o estômago.
Poşet yok. Cam, mide içeriğinde poşetsiz çay yaprakları buldu.
A Cam encontrou folhas de chá soltas no conteúdo do estômago.
Tüplerdeki sarı, pudra gibi olan madde, onlar yumurtalar ama katalizör mide asidi.
O pó amarelo que estava nos tubos que roubaste, são tipo ovos, mas o catalisador é o acido do estômago.
Başıma gelecekleri durduramazsın. Mide bulantısı, acı saçlarım.
Não pode parar o que me vai acontecer, as... as... náuseas e as dores o meu cabelo...
Sana verdikleri ilaçların mide bulantısını önleyeceğini... -... biliyorsun.
Sabes, já há drogas que ajudam a mitigar a náusea.
- Oh, mide bulandırıcı.
- Doentio.
Bu mide bulandırıcı.
Isso é nojento.
Jessica vazgeçti ve Angela'nın da mide iltihabı tuttu. Dolayısıyla Eric onunla ilgileniyor.
A Jessica baldou-se, a Angela está com uma gastroenterite e o Eric ficou a tratar dela.