Par tradutor Português
11,969 parallel translation
Anladım, sağolasın. Öyleyse ilk iz buraya geldikleri zamana ait, ikinci izse daha derin, çünkü giderken yanlarında zebralar da var.
O primeiro par é da chegada, e o segundo é mais fundo porque tinham zebras atrás quando foram embora.
17 ay önce, bir çift dişi zebra Bronx Hayvanat Bahçesi'ne getirildi.
Há 17 meses atrás, um par de zebras fêmeas chegaram no zoo do Bronx.
Boş zamanlarımda yenilenebilir enerji hakkındaki yeni keşifleri incelerim.
Creio que nos tempo livres gosto de me pôr a par das descobertas mais recentes sobre energias renováveis.
Bir çift hain gitmek için hazırlanırken diğer bir çift de yerleşmeyi planlıyor. Dostum!
Enquanto um par de víboras se prepara para sair, outro planeia entrar.
Geçen gün, Blue Peter'in bir arkadaşı Angela Mulliner, beni bir çift kabarık kürklü köpeğinin tımarı için çağırdı. Bir çift Afgan tazısı.
No outro dia, um amigo do Blue Peter, Angela Mulliner, convidou-me para ajudar a pentear alguns cães com casacos muito peludos, um par de galgos afegãos.
Bir hafta aralıkla, deniz aşırı ülkelerin en yetkili komutanları güdümlü füzeden destroyere, savaş uçağından bir çift bota kadar herhangi bir şeyi almak için buraya geliyorlar.
Semana sim, semana não, chefes de serviços do estrangeiro vêm aqui discretamente para comprar tudo desde guias de destruidores de mísseis a aeronaves até um par de botas militares.
Gökyüzü muhteşem renklerle parıl parıl parlıyordu. Birden bire cadılar üzerime saldırdı. Uyandığımda gitmişlerdi.
O céu noturno estava vivo com uma luz linda, tremeluzente, e, do nada, um clã de bruxos atacou-me, e, quando acordei, não havia sinal deles.
Geri dönüp veterinerlik okulunu tamamlasaydım ve bir kaç yıla hayvanat bahçesinde küçük bir pozisyonda işe başlasaydım?
E em vez disso eu voltei e terminei a minha licenciatura, Entrou em escola de veterinária e, em seguida, espero que em um par de anos. Tem uma posição júnior, você sabe, em um jardim zoológico?
Her neyse, başrol kadın ve başrol erkek için birisi lazım.
Temos de substituir o par de protagonistas.
Andy, parıldayan elbisemi gördün mü?
Andy, viste o meu colete de lantejoulas?
Çünkü şehirdeki bütün avukatlar sizi büyülemeye çalıştı, ve siz hala büyük balo için bir partner arıyorsunuz, çünkü onlar sizin ne aradığınızı bilmiyorlar.
Porque cada advogado da cidade já lhe tentou impressionar, e ainda está a procurar um par para o grande baile, porque eles não sabem o que anda à procura.
E-Uyum? Evlen benimle?
Par Perfeito?
İç İşleri durumun farkında, NORTHCOM da öyle.
A Defesa Nacional já está a par e a NORTHCOM também.
Yeni girdiğim koordinatların devreye girmesiyle, yörüngeye oturtma motorunu uydunun okyanusta patlamasını sağlayabiliriz.
Com as minhas novas coordenadas, podemos usar o motor de apogeu para impulsionar o satélite par o oceano.
- Kızgın Polis hafiyeleri.
- Par de paus grandes.
- Son gelişmeleri bildirmeye geldim efendim.
- Vim colocá-lo a par, senhor.
Evet, farkındayım ve hepsine sahipler.
Eu estou a par disso e eles têm todos.
Bir de, Kathy Finn devir islemleri hakkında aradı ben de ona son verileri yolladım ve sabırlı olmasını soyledim.
A Kathy Finn ligou sobre assumir o controlo. Mandei os últimos detalhes para ela ficar a par.
Bir çift ender Kaliforniya akbabasını kısa süre ziyarete açmışlar.
Onde há um par de condores raros numa exposição limitada.
- Evet, bir çift memenin üzerinden büyük miktarda kokain çekerken harika bir fotoğrafın var.
Há uma foto tua a cheirar uma linha de coca num par de mamas.
- Bütün kraliyet bir arada ama siz aralarında parıldıyorsunuz.
- Ou parte da realeza. Ainda assim, ofusca todos os outros.
Anında yanıp kül olurdun.
Serias um grande monte de cinzas num par de botas.
Bak şimdiden eşleştin.
Já tens um par.
Ben daha çorabımın diğer tekini bulamazken küremin diğer yarısını nereden bulayım?
Se não encontro o par das meias, como encontro a minha meia esfera?
- Zar zor. Partnerimin toynakları uyum sağlamıyordu.
Mal... o meu par tinha dois cascos esquerdos.
- Skor beşti.
- O par era de cinco.
Birleşik Devletler Başkanını temsil etmiyorum. Bir çift parmak arası terlik ve Tommy Bahama t-shirt'üm var.
Não posso representar o Presidente dos EUA num par de chinelos e uma t-shirt havaiana.
Reklamları seviyorsanız buna bayılacaksınız!
ESTÁ BEM ABAIXO DO PAR O QUE NO GOLFE É BOM Bem, se gostam de anúncios, vão adorar isto.
Sullivan'ın küçük ayakkabılarını giydi ve cesedin etrafında izler bıraktı.
Ele colocou este par de sapatos mais pequenos do Sullivan e depois fez o espectáculo da descoberta do corpo.
Beş yıldır elimde makas onu kovalıyorum.
Há 5 anos que corro atrás dele com um par de tesouras.
- Henüz. O adama olan tek borcum bir çift kelepçe.
Sabes, a única coisa que devo àquele tipo é um par de algemas.
Bana bir daha tatlım dersen elindeki o 9'lu perini yediririm sana.
Chama-me "querida" outra vez, eu faço-te comer esse patético par de "noves" que tens na mão.
"Çentikli bir çift yengeç kıskacı olacaktım ben seyirterekten sakin deniz düzlerinde."
"Devia ter sido um par de garras ásperas, fugindo pelos fundos de mares silenciosos".
O pijama altlarından Büyükbaba Duck için de yapmaya ne dersin?
Porque é que não fazes um par dessas calças para o avô Duck?
- Baba olalı bir ay oldu ama.. ... Victoria'nın biberonları ve mezuniyet gecesi için şimdiden endişelenmeye başladım.
Estou só há um mês nisso e não paro de preocupar-me com a chupeta da Victoria ou o par dela no baile de formatura.
O gün Ruiz'in yanında hangi ajan varmış ona.
A tentar encontrar que Agente era o par do Ruiz naquele dia.
Hepsinden baba pantolonu giymesi isteniyor.
Foi-lhes dito a todos para usarem um par de calças do pai.
Hazır bahsetmişken yarın işe gelirken babanın pantolonlarından birini getir.
Por falar disso, amanhã, traz um par de calças do teu pai.
Bu adama bir çift lezbiyen ayakkabısı giydirin.
Coloque este homem na lista para receber um par de sapatos de lésbica.
Bu adama uygun bir çift lezbiyen ayakkabısı entübe edelim.
Vamos entubar este homem e arranjar-lhe um par de sapatos de lésbica.
Yani, onun Kathie'nin kaybolduğu bir kaç gün içinde... New Jersey'de olduğunu biliyorduk.
Quer dizer, nós sabemos que ele estava em Nova Jersey um par de dias depois do desaparecimento dela.
İki kemer avcısı Oklahoma'nın sınırında ne arıyor?
Então, o que anda um par de caçadores de Arks a fazer nos confins do Oklahoma?
Onları bilgilendirelim.
Coloca-os a par de tudo.
Hayır, parıltısı bitmiş.
Não, apenas acabou o brilho.
Bir kaç at sesi duydum.
Ouvi um par de cavalos.
Bazı şeyler için artık çok geç.
Par muitas coisas já é demasiado tarde.
Belki de farklı bir bakış açısına ihtiyacımız var.
Talvez apenas precisemos de um novo par de olhos.
- Biz Brooklyn'liyiz.
- Somos um par de Brooklynenses.
Bebek mavisi gözlerimin parıltısıyla onu biraz etkiledim tabii.
Pisquei-lhe o olho.
Yeni bir bakış açısı harika olur.
Um par de olhos frescos seria óptimo.
- Faizi hesaplandıktan sonra borcunuz 252.187,63 dolar oluyor. - Sly, sanırım rakibini buldun
Sly, acho que encontraste o teu par.