Pişman olursun tradutor Português
263 parallel translation
Bizi burada bekle, yalan söylüyorsan pişman olursun!
Os inimigos nunca porão aqui um pé! Que os tesouros descansem em paz!
Aklında tut, Ayah, Eğer sorun çıkarırsan, pişman olursun.
Agora lembra-te, Ayah, se arranjares algum problema, vais arrepender-te.
Sana söz veriyorum, ömrün boyunca çok pişman olursun.
Prometo-lhe, que irá lamentar toda a sua vida.
Yoksa çok pişman olursun!
Ou vais arrepender-te!
- Güvenirsen pişman olursun.
- Desculpe.
Pişman olursun.
Ou vai-se arrepender.
Ona çok yaklaşma pişman olursun.
Rocco, não sejas parvo.
Sırf kör olduğu için onu hafife alma. Yoksa pişman olursun.
Mas não o substimes só porque ele é cego, ou vais arrepender-te.
Bir gün bu kararından pişman olursun.
Vai se arrepender.
Sakın bir şeyler yapabileceğimi söylemeye kalkma yoksa doğduğuna bin pişman olursun.
Apenas não tentes dizer que eu tive algo a haver com isso... ou irás desejar nunca ter nascido.
O uçak sensiz kalkarsa buna pişman olursun.
Se esse avião partir sem ti, acabarás por te arrependeres.
O uçak sensiz kalkarsa bundan pişman olursun.
Se esse avião parte e tu não, vais acabar por te arrependeres.
Bir şeyler deneme yoksa pişman olursun.
E não tentes nenhum truque ou vais-te arrepender. Vamos.
Sonra pişman olursun.
Vais arrepender-te.
Pişman olursun, çünkü seni sırılsıklam ederim.
Arrependes-te muito, porque eu encharco-te.
Beni hemen buradan çıkarıyorsun, Dawn Domuz-port... yoksa pişman olursun.
Tire-me daqui, Dawn, sua porca... ou se arrependerá.
Sana öyle şeyler yaparım ki Doğduğuna pişman olursun.
Tenho os seus homens trancados. Juro, que os esfolo vivos.
Eğer istiyorsan kesebilirsin, ama pişman olursun.
Corta-o se quiseres, mas vais-te arrepender.
Belki buna pişman olursun.
Talvez se arrependesse.
Ama böyle düşünmeye devam edersen, pişman olursun.
Mas se continuares com isto, vais arrepender-te.
Eğer Ganz elinden kaçarsa, beni tanıdığına pişman olursun.
Se o Ganz escapar, vais arrepender-te de me teres conhecido.
- Eğer Ganz paramı alıp kaçarsa beni tanıdığına pişman olursun. - Şimdiden pişmanım.
Se o Ganz fugir com o meu dinheiro, vais arrepender-te de me conheceres.
Beni zorlama, yoksa sana öyle bir savaş açarım ki doğduğuna pişman olursun.
Não provoques, ou eu dou-te a guerra, podes crer.
Kendin için doğru olanı yap yoksa pişman olursun.
Lida com isso agora ou terás pena para sempre.
Evden uzak dur, yoksa pişman olursun!
Escuta! Se voltares para aquela casa, vai arrepender-te.
Eğer beni kandırmaya çalışıyorsan, pişman olursun.
Se me está a aldrabar, vai-se arrepender.
Bana güvenmezsen pişman olursun.
Raptaram-na. É melhor acreditares em mim ou vais arrepender-te.
O zaman buralarda olmadığıma çok pişman olursun.
Então lamentará que eu não esteja lá.
Sadece yap yoksa pişman olursun.
Abre logo ou vais-te arrepender.
Eğer Kevin Corrigan'dan ayrılırsan, hayatın boyunca pişman olursun.
Se acabares com o Kevin Corrigan vais-te arrepender para o resto da tua vida.
Bombalanınca bunu söylediğine pişman olursun!
Bem, não me culpes se fores atingida por uma bomba!
Beni dolandırmaya çalışma, pişman olursun!
Se me lixares nisto, tem cuidado!
Pişman olursun.
Vais-te arrepender.
Buna pişman olursun.
Vais-te arrepender disto.
Yapma bunu. Sonra çok pişman olursun.
Não o faças ou arrependes-te até ao fim da vida.
Eğer aniden burada çalışmaya başlarsa buna pişman olursun.
E se ela começar a trabalhar aqui, vais-te arrepender.
Gelmezsen ömür boyu pişman olursun.
Se não vens agora, vais arrepender-te enquanto te lembrares.
Onunla işbirliği yaparsan, pişman olursun.
Vais-te arrepender se te envolves com ele.
Uslu dursan iyi olur, yoksa sana iyi geceler öpücüğü vermem ve sen de buna pişman olursun.
Deve-se comportar, ou não lhe vou dar um beijo de boa noite, e vai-se arrepender.
Bu arada, bana dikkat edersen iyi olur, yoksa pişman olursun.
Entretanto, cuidado comigo, porque te desejo mal.
Ömrün boyunca pişman olursun.
Arrepender-te-ás para o resto da vida.
Yap, yoksa pişman olursun.
Senão arrependes-te.
Eğer bunlar adi çıkarsa, pişman olursun!
Se estiverem uma porcaria, vais-te arrepender!
Eğer ikimizin bir fotoğrafını gösterirsen buna pişman olursun. Nasıl istersen.
Como queiras.
Bana biraz nezaket gösterirsen çok memnun olurum. Ama bana dokunursan buna pişman olursun.
Mostrem-me um pouco de cortesia e eu serei muito agradável, mas toquem-me e vão-se arrepender.
Yoksa doğduğuna pişman olursun.
Ou vais desejar nunca teres nascido?
Rahibimizi geri getir yoksa pişman olursun!
Alto, traga o nosso druida de volta ou irá arrepender-se!
Onu korkutabilirsin. Ama benim kılıma dokunursan anandan doğduğuna pişman olursun.
Podes assustá-lo, mas se te atreves a pôr-me um dedo em cima vais desejar nunca ter nascido.
- Olur, ama sonra buna pişman olursun.
- Podia, mas iria arrepender-se.
Yalan söylersen pişman olursun!
Não mintas, senão vais-te arrepender!
"Görüyor musun elimdeki suyu?" dedim. "Hemen sus, yoksa pişman olursun."
Pára de chorar, ou vais-te arrepender. " E continuaste a chorar.