Pişmanım tradutor Português
1,924 parallel translation
Pişmanım.
Eu estou arrependido.
Çok pişmanım.
Arrependo-me profundamente.
Eğer bir anlam ifade edecekse, seni o gezegende bıraktığım için pişmanım.
Bem, por aquilo que valha... arrependo-me de o ter deixado naquele planeta.
Yanlış anlama, hakettiğini düşünüyorum ama kontrolümü kaybedip kendime saygı duyamaz hâle geldiğim için pişmanım.
Não me interprete mal. Acho que você merecia, mas lamento ter perdido o controlo, ter-me tornado um homem que... já não podia respeitar.
Seni dövmediğime pişmanım. Harakiri yapacak gücüm yoktu.
Afinal, quando penso que não me saí melhor do que você, não suporto a angústia, quanto mais cortar a barriga.
Ama sanırım ben bir istisna yapmak durumundayım... Pişmanım.
Mas tenho a estranha sensação de que se não abrir uma excepção, vou arrepender-me.
Çok pişmanım.
Estou profundamente arrependido.
Yaptığım şeyden pişmanım.
Lamento por o que fiz.
Yaptıklarımdan pişmanım.
Arrependo-me do que fiz.
Pişmanım artık. Artık kimseye zarar vermeyeceğim.
Nunca mais vou fazer mal a ninguém.
Ama bütün bunlara rağmen tek bir şey için pişmanım.
Mas apesar de tudo isso... só tenho um arrependimento.
Yolunda gitmeyen bir ilişkiyi sürdürdüğüm için pişmanım. Beni derin bunalımlara sokmasına izin verdiğim ve karşı koymadığım için.
Arrependo-me de ter insistido numa relação falhada, de ter permitido que a minha mulher me reprimisse, sem ripostar.
Olayın siniriyle oldu. Tahrik için pişmanım.
Estava errado, e não te devia ter desafiado.
Olanlar için ben de pişmanım. Özür dilerim.
- Eu também peço desculpas.
Okuma bilmediğim için pişmanım.
Lamento que não saibas ler.
Okuma bilmediğim için pişmanım.
Lamento que não saiba ler.
Pişmanım diyelim.
Começo a arrepender-me.
Benimle iş yapmaktan utanıyor musun? Pişmanım diyelim.
Tem vergonha de fazer negócios comigo?
Soruyu sorduğuma bile pişmanım.
Arrependo-me até de ter perguntado.
Alex'le yattım ve buna pişmanım. Çok pişmanım çünkü Mark'a aşığım. Düşünmeden yaptım.
Fui para a cama com o Alex e estou totalmente arrependida porque amo o Mark, acho eu.
Ve her şeyden pişman olarak mı?
E recria tudo?
Pişman mısın? Bir hata mıydı? Hayır, sadece acaba plaka numarasını hatırlayabilir miyim diye...
Não, eu só estava a pensar que se pudesse lembrar o número de registro que eu poderia...
Bu ana pişman olacağımı anladım ve son kez olsun suratlarını görmeliydim. James!
Sei que vou me arrepender deste momento, tenho que ver os rostos deles uma última vez.
Pişman olacağım biliyorum
Vou-me arrepender, já sei.
Şimdiden pişman olmaya başladım.
Já estou a arrepender-me.
Ortalığı karıştıracağım. Sinirleneceğim ve daha sonra pişman olacağım şeyler de söyleyeceğim.
Vou passar-me, vou perder a cabeça e vou dizer merdas e fazer merdas de que me hei-de arrepender.
Ve ölene kadar buna pişman olacaktım.
Agora, se eu pudesse voltar atrás, voltaria.
İçimde bir ses bu seferlik olsun ayrıcalık yapmazsam pişman olacağımı söylüyor.
Mas tenho estranha sensação que se não abrir uma excepção, vou arrepender-me.
Bildiğin gibi... Yaptıklarından pişman mısın?
Sendo assim... não te arrependes de teres ficado?
Bu kararımdan pişman olmaya başladım.
Uma decisão da qual me arrependo agora.
Pişman olacağım bir şey yapmadan önce.
Antes que faça alguma coisa de que me arrependa a sério.
- Neredeyse bozduğuma pişman olacağım. - Gerçekten mi?
Quase me sinto mal em estragá-lo.
Kurtardığım için pişman olmaya başlıyorum
Já me começo a arrepender de lhe ter salvo a vida.
Pişman olanınız var mı?
Quem os tem?
Annenin eteğini Cizvit eteğiyle takas ettiğin için pişman mısın?
Arrependeste de trocar a saia da tua mãe por um robe de Jesuita?
Müdür Yardımcılığımı sabote etmekten vazgeçip pişman olanlar gidebilir.
De qualquer forma, quem está disposto a abandonar o plano de sabotar a minha gerência está livre.
İntikam aldım. - Pişman değilim.
Adiantei-me na vingança, não me arrependo.
Belki de hata yaptım. Hepimizin pişman olduğu şeyler var.
Bem, todos nós temos uma lamentação.
Pişman olacağımız şeyler yapmak kaçınılmaz bir şeydir.
Estamos programados para fazer coisas de que nos arrependemos.
Sadece diyorum ki, pişman olduğum çok şey yaptım.
Ei. Só queria dizer que... tu sabes, Fiz muitas coisas das quais estou arrependido.
Kılıcının geçmişte aldığı ve gelecekte alacağı hayatlar için pişman mısın?
Arrependeis-vos por todas as vidas ceifadas pela vossa espada quer no passado quer no futuro?
İçine su katan olursa, buna pişman olur. Anladınız mı?
Não diluam com água!
Pişman mısın?
A reconsiderar?
Valeria'da yaptığım şey için çok pişman olduğumu bilmeni istedim.
Apenas quero que saibas que me arrependo do que fiz em Valeria.
Seninle birlikte vakit geçirmekten hiçbir zaman pişman olmadım.
Não lamento um único momento que passámos juntos.
- Şimdi bir şey yapmayacağım ama bu gece bu kadına 15 metreden fazla yaklaşırsan, buna pişman olurusun.
Não vou armar espectáculo, mas se te aproximares 15 metros desta mulher esta noite, novamente, vais arrepender-te.
O yıllık biletleri aldığıma bir gün bile pişman olmadım.
Eu e as minhas filhas adoramos as tartarugas marinhas.
145 yıldır ne zaman gardımı indirsem ve Damon'ı hayatıma tekrar kabul etsem istisnasız, beni buna pişman etti.
Durante 145 anos, todas as vezes que baixei a guarda e deixei o Damon voltar a entrar na minha vida, ele fez qualquer coisa que me fez arrepender disso.
Yapmam gerekeni yaptığımdan pişman mıyım?
Se me arrependo de ter feito o que fiz?
Sabah kalktığımda bu kararımdan pişman olacağımı mı düşünüyorsun?
Tem medo que me arrependa de manhã?
Ee, pişman mısın kararından? Hayır.
Arrependes-te dessa decisão?