Por tradutor Português
1,065,042 parallel translation
Londra'da korkak olmanın cezası o.
Essa é a multa por ser cobarde em Londres.
Biraz içki içtiniz, bu yüzden salona bakın, daha sonra kiminle yakınlaşacağınıza karar vermeye çalışın, umarım kuzeniniz değildir.
Já tomaram algumas bebidas, por isso olhem à volta para ver com quem quererão sair mais tarde e que não seja vosso primo.
Ama burası Sarnia, bu yüzden kuzeniniz olacaktır.
Mas estamos em Sarnia, por isso vai ser um primo.
Bir kere daha, geldiğiniz için çok teşekkürler.
Mais uma vez, malta, obrigada por virem cá.
Bugün Kerrie'nin baş nedimesi seçilmek benim için büyük bir onur, en çok da fahişe arkadaşlarını sinir ettiğini bildiğim için...
Estou muito honrada por ter sido escolhida como a dama de honor da Kerrie, sobretudo porque sei que isso irrita as putas das amigas dela.
Bunun en büyük sebebi sürekli yüzlerine sekiz on tane sikin vurması.
Sobretudo porque seriam esfregadas na cara por oito ou dez pilas a qualquer altura.
Hepinize teşekkürler. İlk bebeğime baktığınız için teşekkürler.
Obrigada a todas por cuidarem da minha primeira filha.
İşte Kerrie ile ikimizin güldüğümüz için atıldığımız yerlerin listesi :
Segue-se uma lista dos locais de onde eu e a Kerrie fomos expulsas por rirmos :
Küçük tığ işi delikleri vardı.
Por isso, tinha uns buraquinhos.
O günler Kerrie'nin David ile ilişkisini gerçekten test etti, benimle ilişkisini de, bu yüzden bu akşam hepimiz burada toplandığımız ve David'in bütün ailesi Filipinler'den buraya geldiği için özellikle mutluyum.
Essa ocasião realmente testou a relação da Kerrie com o David e a relação dela comigo e é por isso que estou especialmente feliz por estarmos cá todos hoje e que a família toda do David tenha vindo das Filipinas.
O kadar sinirlenmelerinin sebebi bu.
Foi por isso que se chatearam.
bu yüzden de çok geçmeden David'i bir Yahudi için terk etmesini isteyeceğim.
e é por isso que tenho muita pena, mas preciso que ela o troque por um judeu.
Dinlediğiniz için çok teşekkürler!
Muito obrigada por me ouvirem.
Kendi başından benzer bir şey geçmemişse empati kuramazsın.
Tu não empatizas se não passares por uma situação similar.
Kardeşliğimiz, krallığımızı yok etmek isteyenlerce tehdit edildi...
A nossa irmandade foi ameaçada por aqueles que desejam destruir o nosso reino.
- Hiç rahat hissetmiyorum. - Bunu izlerken suçlu hissediyorum.
- Sinto-me culpada por ver.
Ayrıca, ne Cabe ne de Sly'ın dışlandığı için üzülmesini istemem.
E não posso ter o Cabe ou o Sly tristes por serem descartados.
Bu işi başlattığının için sağ ol Paige.
Obrigada por começares tudo isto, Paige.
Montaj neredeyse bitmek üzere eski parçalar yenileriyle, grafin alaşımlı akranlarıyla değiştirildi.
Estamos quase totalmente instalados, peças velhas trocadas por novas, contrapartes de liga de grafeno.
Enerji Bakanlığı'na bize bir şans daha verdikleri için teşekkür ederiz.
E agradecemos ao DE por dar-nos outra hipótese.
Siz geri zekâlılar dolmayacak bir sağdıçlık mevkii için tartışıyorsunuz.
- Os idiotas estão discutir por uma posição de padrinho que não haverá.
Ondan sonra da, Fantasies and Frolics oynarız hem çikolatalı marşmelov var bilirsin işte, eğlence.
E depois jogamos Fantasias e Jogos, por isso, sabes, diversão.
Nedime istemememe neden bu kadar takıyorsun ki?
Porque é que te preocupas por eu não querer uma madrinha?
- Nedime şeysinde garip davranmıyorum, ama garip davranışımın sebebi bilemiyorum, geçen bir kaç yıldır belki yakınlaşmışızdır diye düşündüm.
- Não estou estranha por causa disso. Estou estranha porque pensei que, talvez, nos tivéssemos aproximado nos últimos dois anos.
- Bu dakikada 20 cm eder. Bu bize halatın boşalması ve kabinin düşmesinden önce 22.5 dakika verir.
Isso dá 20 cm por minuto, o que nos dá 22 minutos antes de o cabo acabar e o teleférico cair.
Çocuklar, her geçen 15 saniye çarpmaya 5 cm yaklaşıyoruz ve Ralph'ın beş deli tarafından büyütülmesini istemiyorum.
A cada 15 segundos estamos 2 cm mais perto do fim, e o Ralph não vai ser criado por 4 malucos.
Yani indirin bizi buradan aşağıya.
Por isso tirem-nos daqui.
Hayır, aşağı indiremeyiz demek istediğim, yani sizi yukarı çekmemiz gerekecek.
Quis dizer que não podemos descer-vos, por isso vamos subir-vos.
Kütle çarpı yerçekimi çarpı yarıçap bölü iki.
Peso vezes diâmetro, dividido por 2.
Buradan bir kaç kilometre ötede bu bölgeyi tarayan doğal gaz hatları var.
Há canos de gás natural por toda esta região.
- Tamam. Hepimiz haklı olarak biraz gerginiz.
Estamos todos tensos por um bom motivo.
- İşte bu yüzden ben yapmalıyım.
- É por isso que devo ser eu.
Klanımdan iki kişi büyük tehlikede ve yardımını rica ediyoruz.
Dois do meu clã estão em grande perigo e suplicamos por sua ajuda.
Halatın, kabloya serbestçe sürtünmesine izin vereceğim ve asla çok uzun tutmayacağım böylece bedenlerine bir defada çok fazla akım göndermeyeceğim.
Vou fazer o cabo carregar o fio sem o deixar por muito tempo, assim elas não receberão muita corrente de uma só vez.
Enerji çıkışı rüzgâr hızının artışı yüzünden yükseliyor olmalı.
A energia deve estar a subir por conta do aumento do vento.
Bunun, düğüne yardımını istemeyiş sebebim olduğunu sanmana izin verdiğim için üzgünüm.
Lamento por ter pensado que essa era a razão pela qual não quis a tua ajuda com o casamento.
Çocukken, aletlerim elimden alınıp yerine oyuncak bebek verildi.
Quando eu era criança, pegaram nas minhas ferramentas e trocaram-nas por bonecas.
Çünkü kelebek somun sana deli divane âşık.
Porque aquele louco está apaixonado por ti.
- "Çaldırmak" demişken sağdıcın gereken değeri görmeyen fakat tamamlayıcı olan görevi düğün yüzüğünün güvenle sunulmasıdır.
Por falar em anel, analisando criticamente, a função do padrinho é entregar o anel de casamento.
Yani Cabe'in eğri büğrü, savaştan bitkin parmaklarını ya da Sly'ın çizgi roman sebepli milyonlarca kâğıt kesiğiyle harabeye dönmüş parmaklarını tercih edebilirsin ya da... bunları.
Portanto, se quiserem ter os nódulos de batalha do Cabe, ou os dedos do Sly, destruídos por milhões de cortes de papel de comics, ou... estas.
Yani sağdıcımın erkek olmasını değil bir kadın olmasını istiyorum.
Por isso... Não quero um padrinho. Quero uma madrinha.
Paige, bugün o halattaki sen olmasaydın evlenecek bir Happy'm olmayacaktı.
Paige, se não fosse por ti naquele cabo hoje, eu não teria a Happy para casar-me.
Bana bu şerefi bahşeder misin?
Podes, por favor, aceitar essa honra?
Tek istediği, kulüp evlerini kurtarmaya yardım etmememin karşılığını vermekti.
Ele só quis retribuir por o ajudar a salvar a sede do clube.
Bunu yapmak zorunda değildi. Yardım ettiğime çok sevinmiştim.
Ele não precisava de fazer isso, fiquei contente por ajudar.
Çünkü mesele sen değilsin, onlar ve iyi bir arkadaş oldukları için iyi hissetmeleri.
Não é sobre ti. É sobre eles. E sentirem-se bem por serem bons amigos.
Ama şimdi daha önemli bir şeye ihtiyacı var ; annesinin dinlenmesine.
Por agora, ela precisa de algo mais importante. Precisa que a mãe dela descanse.
# Sanırım biliyorum, aşkısı # # Hepsi dilek dilediğim #
É tudo por causa do desejo que pedi à estrela cadente
Tamam, ayağımı halata dolayıp biraz geriye yatağım.
Vou pôr o meu pé à volta do cabo e inclinar-me para trás.
Üzgün olduğum şey bu değil.
Não é por isso que lamento muito.
Sen nasıl hâlâ buradasın?
Achavas mesmo que conseguias por o meu filho contra mim?