Sarhoştu tradutor Português
645 parallel translation
Öyle sarhoştu ki, yanlış bacağı kesiyordu.
Täo bêbado que me ia cortando a perna errada.
Haberi yazmam gerekiyordu. O kadar sarhoştu ki gittiğimi anlamamıştır.
Não sei, escapuli-me para escrever o artigo.
Son gördüğümde araba kullanamayacak durumda sarhoştu.
A última vez que o vi, ele não devia estar a guiar. Estava bêbado.
Geçen gece bir partiden dönüyorduk, yine sarhoştu.
A outra noite veio bêbado de uma festa.
Çok sarhoştu. Her şey bittiğinde, hiçbir şey hatırlamıyordu.
Tinha bebido muito, mal se lembra do que fez.
Noel gecesi kiliseye geldiğinde, sarhoştu.
Quando ele chegou à capela na noite de Natal, estava bêbedo.
Dün gece onu evine bıraktım, çok sarhoştu.
Eu levei-a a casa na noite passada, estava bêbada.
Oğlunuz sarhoştu.
O seu filho estava embriagado.
Sarhoştu diyorum ve bundan eminim.
Digo que o rapaz estava bêbado e sei-o.
Ed'i çok tutarım ama sarhoştu.
Prezo muito o Ed, mas ele estava com uma piela.
Onlardan biri sarhoştu ve hala oradaydı.
Um deles estava bêbado.
Sabahın beşinde eve döndüğünde sarhoştu.
Estava bêbado quando chegou às cinco da manhä.
65 km uzakta ve sarhoştu.
Ele estava a 40 milhas e bêbado.
Orada yatakta yatıyordu, körkütük sarhoştu, bileklerini kesmişti ve kanıyorlardı.
Lá estava ela, estirada na cama, bêbada como um cacho, com os pulsos cortados e a sangrar.
Arabayı kullanan kocamdı ve sarhoştu.
O meu marido vinha a guiar...
Bilirsin, Leo'nun evine gittik. Zil zurna sarhoştu.
Fomos para a casa do Leo e ela apanhou uma bebedeira.
Affedersin ama, körkütük sarhoştu.
Desculpa lá, mas ele estava bêbado que nem um cacho.
Sarhoştu, oyunda hile yaptı ve doktora silah çekti.
Entrou bêbado, fez batota às cartas, apontou uma arma ao Doutor.
O sırada sarhoştu.
Estava bêbado na altura.
Şimdi bakın, izini buraya kadar sürerlerse, Burayı kapadığında sarhoştu ve çekip gitti.
Olhe, se lhe seguirem o rasto até aqui, ele estava bêbado e saiu quando você fechou.
Skipper sarhoştu.
O Skipper estava bêbado.
Roger yemek için taksiyle buraya geldiğinde zaten biraz sarhoştu.
Roger estava um pouco tocado quando cá chegou de taxi para jantar.
Geçen yıI annem bacağını kırdığında, tek bir mazeret göstermeden... okula gitmedim. Ama annem kütük gibi sarhoştu ve farkında değildi.
O ano passado, quando a minha mãe partiu a perna, assim que voltei à escola contei tudo menos que a minha mãe tinha bebido.
Beni oraya götüren çocuk ayakta duramayacak kadar sarhoştu.
Fui levada por um rapaz que se embebedou.
Kasabayı General Cos'tan alırken savaştı,... o zaman da sarhoştu.
Ele tomou esta cidade ao General Cos. Lutou uma batalha. E agora é um bêbado.
Elmer Gantry sarhoştu. Ağzı laf yapan, hırçın bir sarhoş.
Elmer Gantry estava bêbedo, eloquente, amoroso e belicoso.
Konu şu dün gece hakim sarhoştu. ... ve bugün mahkemeye gelmedi.
Bem, o que aconteceu foi que o próprio juiz estava bêbedo, ontem á noite e, hoje, não apareceu no tribunal.
Az önce geçen o sarhoştu, gürdün mü?
é o bêbado que vimos recentemente, não?
Çok sarhoştu, Alma.
Ele estava podre de bêbedo, Alma.
Londra'dan zamparalık sonrası eve dönerken sarhoştu ama... düşünmeyi bir an için olsun bırakmadı.
Ele sabe separar prazeres e obrigações.
Ama o çok genç, hem de sarhoştu.
Mas estava bêbado, e é muito jovem.
O aleti hazırladığında Bay Lean sarhoştu.
O Sr. Lean estava embriagado quando montou a atracção.
Baban herhalde çok sarhoştu.
O vosso pai devia estar bastante embriagado.
Sarhoştu ve...
Ele estava bêbado e...
Çok sarhoştu.
Estava muito bêbado.
Dışarı atmışlardı, küp gibi sarhoştu.
Tinham corrido com ele de um bar, estava podre de bêbedo.
Babam, Ludlow barında bir at hırsızından onu aldığında ayakta duramayacak kadar sarhoştu.
O meu pai matou um ladrão de cavalos num bar... que estava tão bêbado, que não se aguentava nos pés.
Dün gece çok sarhoştu.
Bebeu muito ontem.
İkinci kişi sarhoştu ve bu kadar isabetli olamazdı.
O outro, bêbado, não pode testemunhar. Um golpe demasiado preciso para tantas dúvidas.
Geçen yıl o gün öğle vakti tüm kışla sarhoştu.
No ano passado, ao meio-dia já toda a guarnição estava bêbeda.
Sarhoştu dediler.
Disseram que estava bêbado.
- Sahi mi? - Körkütük sarhoştu.
Estava morta de bêbeda.
Kötü, ters ve kör kütük sarhoştu.
Estava irritado, mal-humorado e podre de bêbedo.
Babamı son gördüğümde dut gibi sarhoştu.
Da última vez que o vi estava cego de bêbado.
Ve Randolph Hunt her zamanki gibi sarhoştu.
E o Randolph Hunt estava bêbedo. Como de costume.
Anayola çıkıp sürdük, ve çok sarhoştu...
Metemo-nos na estrada e seguimos, e ela estava mais bêbeda que...
Onlar sarhoştu, Yüzbaşı.
Estavam bêbados, Capitão.
O gece sarhoştu da.
Aquela noite estava bêbado.
Zil zurna sarhoştu.
Não é verdade.
Herhalde sarhoştu.
Devia estar bêbedo.
Herkes sarhoştu.
Toda a gente está bêbada.
sarhoştum 66
sarhoş 94
sarhoşum 46
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28
sarhoş 94
sarhoşum 46
sarhoş oldum 18
sarhoşsun 100
sarhoş musun 75
sarhoş mu 44
sarhoş musun sen 16
sarhoş değilim 42
sarhoşsun sen 28