Senın tradutor Português
151,670 parallel translation
Açsın sen.
Estás com fome.
Sen de onun kontrolü altında yaşasaydın sen de korkardın.
Também terias medo, se vivesses sob o jugo dela.
Sen güzel bir kadınsın.
És uma mulher linda.
Belki sen yaparsın.
Estás ligado a eles.
Sen yetişkin bir insansın Nolan.
És adulto, Nolan.
Nakliye için anlaşmayı sen yaptın.
Fizeste o negócio do carregamento.
Sen beni sürekli reddediyordun. Benim de Boston'da işlerim başımdan aşkın o yüzden güvenebileceğim bir ortak arıyorum.
Recusaste os meus convites, mas eu tenho imenso trabalho em Boston e procuro um sócio, alguém em quem possa confiar.
Genelde başkalarının imdat çağrılarına cevap veren sen oluyorsun. Ne olmuş yani? Sen başkalarından yardım isteyemez misin?
Geralmente és tu que respondes aos pedidos de ajuda, mas não podes ser tu a pedir ajuda?
Tatlım, sen olmasaydın biz ne yapardık?
Não sei o que faríamos sem ti, querido.
Sen hep benim bebeğim olarak kalacaksın.
Serás sempre o meu menino.
Sen de aynısını hissdiyorsun, biliyorum.
Eu sei que também sentes isso.
Saçını mı kestirdin sen?
Cortaste o cabelo?
Sen de aynısını yapmalısın Nolan.
Devias fazer o mesmo, Nolan.
Ve orada bizden başka bir tek sen varsın.
Tu eras a única pessoa que lá estava além de nós.
Yediğim o yumrukların hepsini sen de hissettin, değil mi?
E sentiste cada uma daquelas pancadas, não foi?
Sen benim Mi Young'ımın oğlu musun?
És filho da Mi Young? A minha Mi Young?
- Bunu ona sen yaptırmadın mı acaba?
Não foste tu que lhe deste a ideia?
Sen iyi bir insansın.
És boa pessoa.
Başkalarının ölümünden sorumlu olmaya daha ne kadar katlanabileceğine sen karar vereceksin tabii.
Tem de decidir quanto mais sangue aguenta ter nas mãos.
Sen daha neye inanacağını bilmezken artık hangi cehennemden geldilerse onları geri gönderecek güce sahip oluyorsun.
Nem sabes no que acreditar e tens o poder de recambiá-los para o lugar de onde vieram. Foi assim que os travaram?
Bunu bana sen yaptın.
Foi o Padre que me fez isto.
Kimsem yokmuş gibi geldiğinde bile sen her zaman yanımdaydın.
Quando pensava que não tinha ninguém, tinha-te sempre ao meu lado.
Sen Tanrı'nın gözünden düşmedin tüm melekler arasında Tanrı'nın en sevdiği de değildin.
Não caiu da mão direita de Deus nem era o preferido dele de entre todos os anjos.
Hastasın sen.
Você é doente.
Sen Sidney'nin burada saklandığını nereden biliyordun?
Como é que sabias que o Sidney estava aqui escondido?
Sen bizimle uğraşmayı bırakırsan ben de kimsenin seninle uğraşmamasını sağlarım.
Paras de nos incomodar e eu garanto que ninguém te incomoda.
- Bunu durdurmak için sana güç verildi. Ama sen bu iş için istekli olmadın.
Concederam-te o poder de travar isto e não deste conta do recado.
- Sen mi yapmıştın?
- Eras tu? - Pára?
- Sen mi yapmıştın?
- Pára. - Eras tu?
Biri gerçeğin farkına varana dek sen buradan çok uzaklarda olacaksın.
Quando alguém descobrir a verdade, já estarás bem longe daqui.
Sen de mi onlardan olacaksın?
Vais comportar-te como um?
Sen de onlardansın, bırak şimdi.
- Você é um deles.
Ne yaptın sen?
O que é que fizeste?
Sen de gelinliğinle güzel olacaksın.
E tu vais estar linda no teu vestido.
Çünkü sen bir erkek değilsin ve asla olmayacaksın.
Porque não és um homem e nunca serás.
Sen benim aşkım ve yol gösteren ışığımsın.
És a minha amante e a minha estrela guia.
Bak anne, sen elinden geleni yaptın.
Mãe, fizeste o melhor que pudeste.
Bir adamdan yapabilmesi beklenen tek şeyi, sen bunu yapamadın.
O que um homem tem de fazer. não conseguiste fazê-lo.
Sen burada olmazdın.
Tu não estarias aqui.
- ve bunu dahice sanıyorsun. - Evet, ve sen... ne yaptın, ha?
Além de abandonar o negócio, e a mim?
Hey, sen uzaklaştın, ve tuhaf olduğunu düşündüğün her şey, pekala, bir tahmin et bakalım, sensiz ölmedi.
Vou fazer um acordo, - E tenho um sócio.
Sen... onun için mi çalışacaksın?
Para a organização. Se ela receber o dinheiro.
Onların uydurma olduğunu biliyordu. Sen onun bildiğini düşünüyorsun.
Ele vai trabalhar para a organização da Abby.
Sen nasılsın?
Como tem sido?
İki çocuğu var. O hapiste, ve sen biraz ahlak mı oynamaya başladın?
Ela está na prisão, e tu andas numa jogada de moralidade?
O deli kadını bu eve sen getirdin. - Bilmiyordum.
Trouxeste aquela louca para esta casa.
Sen aptal, aptal bir adamsın.
És um homem tão estúpido.
Sen Marina olmalısın.
Deves ser a Marina.
Sen gerçekten alamıyorsun Beni korkutmadığını mesaj et.
Não está a perceber que não me assusta.
Hayır ve sen yapmadın Beni anahtarlar gibi kaybedersin.
Nem me perdeste como se perdem chaves.
Umarım sen olmadığınızı umarım Içmeyi planlıyorsun. - Oldukça içilebilir.
Espero que não fosses beber de lá, não está potável.
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196