English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Serbest bırakın

Serbest bırakın tradutor Português

1,256 parallel translation
Hemen serbest bırakın.
Libere ela imediatamente.
Şu insanları serbest bırakın ya da üzülmüş olacaksınız.
Libertem essas pessoas ou irão arrepender-se.
Onu serbest bırakın.
Soltem-na.
Serbest bırakın dedim.
Eu disse : Soltem-na.
Dinle, Buck. Bekçiyi serbest bırakın.
Ouve, Buck, deixa o guarda sair.
Saygıdeğer senato, asilzade yaşlı adamlar, oğullarımı serbest bırakın.
Oh, reverendos tribunos! Oh, bons anciãos! Soltai os meus filhos, anulai a ameaça da morte!
Onları serbest bırakın yoksa size ağlamak için bir "sabab" vereceğiz!
Soltem eles, ou nós iremos dar a vocês alguma coisa para a qual devem chorar!
Size önerim, bizi serbest bırakın ya da izin verin ölelim.
O meu conselho é : libertem-nos ou deixem-nos morrer.
Kendini serbest bırakıncaya kadar beni serbest bırakamazsın.
Você não pode me libertar, até você se libertar também.
Lütfen Maggie Lupone'u serbest bırakın.
Deixe só a Maggie Lupone ir.
Lütfen onu serbest bırakın.
Por favor, deixe-a ir em liberdade.
Onu serbest bırakın, şehrin ortasında.
Liberta-a, mesmo no centro da cidade.
Onu serbest bırakın! Onu serbest bırakın!
Soltem-na!
Onu serbest bırakın! Onu serbest bırakın!
Soltem-na...!
Adamlarımı serbest bırakın.
Liberta os meus homens.
Tutsakları serbest bırakın.
Liberte os prisioneiros.
Serbest bırakın.
Soltem-no.
Her konuda tatmin olduktan sonra onları serbest bırakın.
Quando se considerarem satisfeitos com as revelações, libertem-nos.
Şimdi, kızarkadaşlarımızı serbest bırakın.
- Agora, soltem as nossas namoradas.
Önce, kızarkadaşlarımızı serbest bırakın.
- Primeiro, soltem as namoradas.
Dodo kuşunu serbest bırakın
Soltem o pássaro dodo.
Ruhunu serbest bırak ve eğer doğanın mucizeleri daha büyük şeyler imâ ederse bunu dene ve kalbini buna aç.
Deixa a tua alma vagar. E, se os milagres da natureza sugerirem algo superior... tente abrir o coração.
Evet, gözyaşlarını serbest bırak.
Sim, chora à vontade.
Bu USA bölge mahkemesinden gelen bir emir. Stadyumda tutulan insanların hepsinin serbest bırakılmasını emrediyor.
Isto é um mandado do Tribunal Distrital para libertar todos os detidos no estádio.
Merlin! Yakında, içindeki gücü öğreneceksin. Bu güç serbest bırakıldığında tüm bu dünyayı avucunun içinde tutacaksın.
Logo conhecerás o poder que há em ti quando ele for libertado, terás o mundo na palma da mão.
Ya bizi serbest bırakırsın ya da ölürsün.
Liberte-nos ou morrerá.
Sonra ona üzülür ve onu evde serbest bırakırsın.
Até teres pena dele e de o libertares pela casa.
Siz geçen yıl o tecavüzcünün serbest bırakılmasını sağlamıştınız.
Você liderou a cruzada para libertar o violador o ano passado, não foi?
Sanığın gerçek kimliğini bilmiyoruz bundan dolayı ortak bir karar alamıyoruz. Serbest bırakılmasının büyük bir risk olacağını düşünüyoruz.
Não conhecemos a verdadeira identidade do arguido, e não sabemos quais os laços, se é que os tem, à comunidade e, assim, o risco de fuga é grande.
Sadece bir katilin serbest bırakılmasını önlüyorum.
A tentar impedir que um assassino saia em liberdade.
İşverenin daha önce nasıl para kazandığını biliyor mu ve şartlı serbest bırakıldığını da?
O teu patrão sabe que ganhavas a vida a fazer felácio, e que estás em liberdade condicional?
Terapistler her zaman bunu yapar. O yalnızca bastırılmış anıları, içine attığın her ne varsa serbest bırakır.
Psiquiatras fazem isso muito, liberta lembranças reprimidas, capacidades latentes, tudo que se tem dentro.
Bu nedenlere dayanarak, Bay Rubin Carter'ın serbest bırakılmasına karar vermiş bulunuyorum.
Determino que Rubin Carter seja libertado da prisão imediatamente, a partir deste dia.
Kollarını serbest bırak.
Afasta os braços! Descontrai a boca.
Kollarını serbest bırak. Tamam.
Ele está a ficar cansado.
Serbest bırakıldıkları zaman bir psikiyatr, şartlı tahliye kurulunu kişinin davranışlarını kontrol edemediğine ve tekrar tecavüz etme ihtimalinin yüksek olduğuna ikna ederse ömür boyu Creedmore'a gönderilecek.
Na altura de ser libertado, arranja um psiquiatra que convença os serviços prisionais de que o criminoso não consegue controlar os seus impulsos e que provavelmente voltará a violar. Assim mandam-no para Creedmore para o resto da vida.
Serbest bırakıldığımda, temiz bir başlangıç istedim. Ama bir seks suçundan hüküm giyince, öyle bir şansınız olmuyor.
Quando fui libertado, queria começar tudo de novo e sendo um pedófilo, é difícil de fazer.
Ağınıza takıldım. Beni serbest bırak bundan.... daha fazlasını yapayım.
me envolve... me tire daqui e farei isso e mais.
Fidyeyle serbest bırakıldın ve bana çiçek getirdin.
Foste libertado e compras-me flores.
Izbarço halatını at, kıç tarafındaki halatı serbest bırak.
Soltas as amarras.
Bu yüzden, sizden Carl Ayala'nın kefalet karşılıgı serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
Portanto, pedimos que liberte Carl Ayala à sua própria guarda.
Glasgow'daki bir otelde Rangers taraftarlarını tartakladığı için gece gözaltına alınan Kilnockie golcüsü Jackie Mcquillan bu sabah serbest bırakıldı. 2 taraftar tedavi için hastaneye kaldırılmıştı.
Glasgow acordou esta manhã com a notícia de que o goleador do Kilnockie, Jackie McQuillan, saiu da prisão, após uma discussão com adeptos do Rangers, num hotel de Glasgow.
Serbest bırakın.
Solte-o.
Sabırla serbest bırakılma kararını bekleyen bir deli.
Um maluco á espera da palavra que desencadeasse o processo.
Arzularını serbest bırak yeter.
Não finjas. Esquece mesmo o teu desejo.
Bu arada uçuşta bulunan birinci sınıf yolcuları, serbest bırakıldı. Haklarında dava açılmayacak.
Entretanto, os passageiros de executiva do voo foram libertados e não serão apresentadas queixas.
Eğer içinde bir parça ılımlılık kaldıysa, Eğer... eğer bir ruhun varsa, o kızı serbest bırakırsın.
Se ficar alguma pingo de decência, se... se tiver alma, deixará em liberdade a essa menina.
Peşlerinden koşmaktansa bin suçlu adamın serbest bırakılmasını tercih ederim.
Prefiro deixar mil culpados fugir do que ir atrás deles.
Sayın Yargıç, bu adamın sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılmaması gerekir.
Este homem não deve ser libertado por razões de saúde.
Bırak serbest kalsın.
Ponha-se mole.
Sağlık nedenleriyle serbest bırakıldın.
Saiu da prisão por motivos de saúde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]