Toplanın tradutor Português
1,563 parallel translation
Toplanın millet.
Muito bem, juntem-se. Aqui vamos nós.
Eğer Kira'nın kararlarını destekliyorsanız, Sakura TV'de toplanın ve Kira için sesinizi yükseltin.
Se concordam com a justiça do Kira, reúnam-se em frente à TV Sakura. Vamos erguer a nossa voz pelo Kira.
Periler, toplanın.
Fadas, juntem-se!
Tamam, hadi toplanın, toplanın!
Vá lá, mexam-se!
Tamam, kızlar.Toplanın. Bu kadar.
Ok, meninas, cheguem aqui.
Hey, millet, toplanın.
Eh, todos, reúnem-se aqui.
- Toplanın millet.
Cheguem aqui, pessoal.
Toplanın gidiyoruz.
Vamos sair daqui.
Toplanın, gidiyoruz.
Peguem nela e vamo-nos daqui.
Millet, bir saniye buraya toplanın.
Pessoal, juntem-se aqui um instante.
Toplanın hadi. Toplanın, geçin yerlerinize.
Amontoem-se!
Hadi devam edin. Yarı sahada toplanın.
Vamos, traz isso até à outra metade.
" Toplanın millet, gelip ucube gösterisini izleyin.
" Olá pessoal, venham ver o'circo dos horrores'".
Toplanın.
Reúna todos.
Toplanın!
Reagrupar!
Bulduğunuz ilk fırsatta, topuğu basın ve burada toplanın.
Na primeira oportunidade que tivere, baza, vai até este local.
- Toplanın.
- Reagrupar!
Tamam, hadi toplanın çocuklar.
Tragam isso rapazes.
Toplanın.
Vocês todos, juntem-se aqui.
Hadi gelin, toplanın, halka yapın.
O que estás a dizer, Liz?
Hey, toplanın. Fotoğraf çektireceğiz. - Evet!
Juntem-se todos, vamos tirar uma fotografia.
Toplanın.
Juntem-se todos.
Toplanın dostum.
Saiam, homens.
Toplanın bakalım.
Vamos juntar-nos.
Hadi neşelenin artık ve toplanın!
Vamos. Ânimo, ânimo agora, e para trás.
Dinleyin. Odanın ortasında toplanın lütfen.
Ouçam, venham para o centro da sala, por favor.
Girin hanımlari toplanın.
Entrem senhoras, ajeitem-se.
Asiller Konseyi yarın Nottingham'da toplanıyor.
O Conselho dos Nobres reúne-se amanhã em Nottingham.
Sevgili Veliler, kısa bir süre için burada toplanır mısınız?
Atenção, pais, podem chegar aqui um instante?
Tecrübelerinden, Afrika antiloplarının geleceğini bilen timsahlar, heyecanlı bir beklentiyle toplanıyorlar.
De memória, os gnus aproximam-se e reúnem-se em antecipação.
Toplanın.
Quero que saibam que sirvo um grande Deus que pode fazer tudo o que quiser.
Etrafıma toplanın!
Parem!
Damadın aşırı alkol aldığı karambole getirilmiş bir gerdekle beraber, düğün ganimeti toplanır.
O noivo bebe demais e a noite de núpcias é uma farsa. E no meio do caos recolhemos o prémio.
Gıda, su, enerji, yaşamın genetik materyalleri daha önce de konuştuğum gibi, izole edilecek ve güçlü birkaç kişi tarafından toplanıp kontrol altında tutulacak.
água, comida, energia. Os materiais genéticos da própria vida estão neste preciso momento, a ser reunidos e controlados por uma minoria poderosa e isolada.
Yarın asiller konseyi toplanıyor.
Amanhã, há uma Assembleia de Nobres.
Herkes çatının diğer tarafında toplanıyordu.
Estavam todos no outro lado do telhado.
Ayda bir kere, doktorlar olarak, yaptıklarımızın ölümlerde payı olup olmadığını tartışmak için toplanırız.
Uma vez por mês, reunimo-nos para discutir como as nossas acções como médicos contribuíram para essas mortes.
Bu, toplanıp güvenlik sorunlarını gözden geçirme fırsatı verir.
Deu-nos a oportunidade de verificar e tomar qualquer medida de segurança de última hora.
Marul artık Güney Amerikanın tropikal orman topraklarında yetiştirilip, toplanıyor, ve buraya gönderiliyor.
Vem da floresta desflorestada da América do Sul, onde cresce a alface e onde os apanhadores defecam.
Toplanın!
Agrupar!
Senatörün kendisinin düzenlediği bu sabahki basın toplantısında, Jeffrey Collins, Adli Komite yeniden toplanır toplanmaz,... Wallace Rainer lehine oy vereceğini belirtti,... başkanın komite için kendi adayıydı.
Qunato ao senador em uma declaração para a imprensa, nesta manhã Jeffrey Collins declarou que assim que a Comissão do Judiciário reiniciar, ele votará para confirmar Wallace Rainer nomeado para a Corte Suprema pelo presidente.
İş piyasasına girmek, yaşını biliyorsun... bu kızarmış ekmekler çorbanın ustunde toplanır,
A entrar no mercado de trabalho, tu sabes, na idade dela... Aquela coisa de "crouton" que eles põe em cima da sopa, não é bom.
Tamam millet, toplanın.
Pessoal, aproximem-se todos.
Toplanın?
Para trás.. para trás!
Toplanın, beyler!
Bom treino.
Birkaç koleksiyoncu Chinatown'un aşağısındaki boş arazide toplanır arabalarını gösterirler.
Muitos coleccionadores encontram-se em Chinatown, para mostrar as suas peças.
- Çöpler yarın toplanıyor.
- O camião do lixo vem amanhã.
Çok enteresan. Bir sürü milyarder toplanıp şehirdeki binalarının ne kadar ettiğini konuşuyor.
É interessante, um bando de milionários a falar das propriedades que possuem.
Büyük jüri yarın toplanıyor.
O gran júri reúne-se amanhã.
Masanın etrafında toplanırsanız, gerekli bilgileri vereceğim.
Suponho que já foram informados.
Bölge Komitesi yarın toplanıyor.
O município reúne-se amanhã.