Tuhaf biri tradutor Português
391 parallel translation
Tuhaf biri.
O excêntrico.
- Eben çok tuhaf biri.
- O Eben é muito estranho.
Ama o yaşlı bayan gerçekten çok tuhaf biri.
Desculpe. A coroa é muito malvada.
Tuhaf biri.
Ela e cheia de truques.
- Tuhaf biri.
- Ele é bem estranho.
Tuhaf biri.
É esquisito.
Bu utanç verici bir şey, ama konuklarımızdan biri... kendisi zengin ve tuhaf biridir, yılanını kaybetti.
É muito embaraçoso, mas uma de nossas hópedes frequentes, uma rica excêntrica, perdeu sua cobra de estimação....
Annen biraz tuhaf biri.
A Senhora sua mãe é bizarra?
Freytag... Tuhaf biri.
É um tipo engraçado, o Freytag.
Sana onun tuhaf biri oldugunu söylemistim, hadi gidelim.
Eu disse-vos que ele era estranho. Vamos embora daqui.
- Tabii, hepimiz yetişkiniz sonuçta ama Jack biraz tuhaf biri. - Jack karşı çıkmaz.
- Jack não se importaria.
HitIer çok tuhaf biri değil mi?
Hitler é uma pessoa estranha, não é?
O tuhaf biri.
Ele é estranho.
Adam tuhaf biri.
O tipo é estranho.
Benim çok tuhaf biri olduğumu düşünüyor olmalısın, ha?
Deves pensar que eu sou estranho, huh?
Tuhaf biri, kumsalda dolaşıyor yıldızlarla da ilgileniyor ayrıca.
É um bocado excêntrico, anda pela praia. Tem um interesse pelas estrelas, também.
Tuhaf biri ama uçabildiği sürece gerisi bizi ilgilendirmez değil mi?
É um bocado estranho mas, desde que saiba pilotar, não interessa.
O tuhaf biri, değil mi?
Ele é estranho, não é?
Çok tuhaf biri.
Ele é tão estranho.
Biraz tuhaf biri.
Ele é tão estranho.
- Tuhaf biri.
- Excêntrico.
Beni tuhaf biri gibi gösteriyor.
Faz com que pareça uma doida.
Sizi görür görmez tuhaf biri olduğunuzu anlamıştım. Afedersiniz!
Eu percebi que ia dar problemas assim que o vi.
Tuhaf biri... Ama diğerlerinden farkı yardıma ihtiyacı var...
Por muito excêntrico que seja é como toda a gente, e precisa.
Babam çok tuhaf biri. Ama kafasında, birçok insandan daha çok şey taşıdığı kesin.
O meu pai é um indivíduo muito estranho mas tem muito mais naquela cabeça do que a maioria das pessoas, com certeza.
- Serge, Tatiana, bu karım Eleanor. Böldüğüm için çok üzgünüm tatlım... ama az önce helikopterden atlayan tuhaf biri Priscilla Bailey'e saldırmak istedi. - Merhaba.
Serge, Tatiana, esta é a minha esposa Eleanor.
Biraz tuhaf biri.
Um sujeito daqueles.
- Tuhaf biri.
- É esquisito o homem.
Bugüne kadar anlatılmış en tuhaf öykülerden biri.
É um dos contos mais estranhos alguma vez contados.
- Tuhaf fikirli biri.
Ligeiramente excêntrica, achei eu.
Tuhaf biri.
É realmente um tipo estranho.
Tuhaf görünüşlü biri.
Ela é um pouco estranha.
Her hafta birinden biri tuhaf bir hastalığa yakalanıyor.
Em cada semana uma ou outra tem uma doença esquisita.
Siz görmüş geçirmiş biri olabilirsiniz ama ben buna tuhaf derim.
Pode ser mais sofisticada do que eu mas a isto eu chamo de estranho.
Neden bilmiyorum, çünkü onun gibi biri için, tuhaf bir ruh haliydi bu.
Não sei porquê pois isto parecia estranho em alguém como ele.
Çok tuhaf, aslında korkak biri değilimdir.
Tem graça, por natureza não sou cobarde.
Bu sana tuhaf gelebilir, Mary... ama peşimde biri olduğuna eminim.
Isso pode soar estranho para você, Mary.
Sadece öfkeli biri olduğun halde davranışınla..... tuhaf bir insan izlenimi veriyorsun.
E dá a impressão de que tem problemas unicamente com um indivíduo quando, na verdade, é mau e indelicado com todos.
Bay Danceny buraya müzik dinlemeye gelen... o nadir tuhaf kişilerden biri.
O Senhor Danceny é um dos raros excêntricos... que vêm cá para ouvir a música.
Edepsiz ve tuhaf bir şekilde büyümüş bir sebze kadar komik biri efendim.
Oh sir, ele é tão engraçado como um legume que cresceu com uma forma rude e divertida, sir.
Tuhaf ama saat sabahın biri olmak üzere ve sen kızımı öpüyordun.
Sabe, é engraçado, mas é quase 1 : 00 da manhã e está a beijar a minha filha.
Bu vücuda sahip biri nasıl olurda Seymour'a ilgi duyabilir ne kadar tuhaf fantazisi olursa olsun?
Mas com um corpo daqueles, como poderia estar interessada em Seymour, não importa o quão estranha ela seja?
Birinin tuhaf yürüyüşünü ya da iyi biri olduğunu hatırlarsın.
Lembras-te de uma pessoa que andava de um modo estranho, ou que era um homem bom.
Her nedense kendi evimde yabancı biri gibi yaşıyormuşum düşüncesi çok tuhaf geliyor bana.
O facto de ter uma estranha em casa parece esquisito, sabia?
Ama sadece biri, bu hayatta, doldurur yüreğini tasasızca akıldan yoksun, bilirsin verdiği tuhaf keyfi.
Àmen! Àmen!
Ama sadece biri, bu hayatta, doldurur yüreğini tasasızca akıldan yoksun, bilirsin verdiği tuhaf keyfi.
Mas só uma no ciclo da vida nos pode maravilhar o coração e dar-nos a certeza de que conhecemos uma alegria especial.
- Tuvalette biri var ve hayli tuhaf bir adam.
Basta pedir. Está um homem um pouco estranho na casa de banho...
Biri... bilemiyorum, kel ve iriydi. Öteki adamın uzun, sarı saçları vardı... neredeyse beyaz, ve tuhaf mavi gözleri.
Um era, não sei, atarracado, gordo, e o outro tipo tinha cabelo comprido louro, quase branco, com olhos azuis esquisitos.
- Tuhaf görünüşlü biri.
- Tem um aspecto estranho.
Sokaklarda askerleri görmek tuhaf bir histi... hepsinin sivil halktan ödü kopuyordu... çünkü her biri bir IRA tetikçisi olabilirdi.
Era esquisito ver os soldados nas ruas... completamente aterrorizados com uma população civil... em que qualquer um poderia ser um atirador do IRA.
Onlardan biri biraz tuhaf.
Um deles é esquisito.
tuhaf birisin 17
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birine 18
birinci 55
birinci katta 19
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birine 18
birinci 55
birinci katta 19
biri bana 23
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
biri vardı 17
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
biri vardı 17