Uyumalıyım tradutor Português
124 parallel translation
Uyumalıyım.
Tenho de ir dormir.
Yarın maçım var, uyumalıyım.
Manhã é Forest Hills. Há que dormir.
Biraz uyumalıyım. Yarına dip diri olurum.
Tenho de ir dormir, tenho de estar descansado amanhã.
Biraz uyumalıyım.
Devo dormir um pouco.
Yemek yemeli, uyumalıyım.
Tenho de comer, de dormir...
Biraz uyumalıyım.
Vai dormir.
Askerlerle savaşmak için gücümü korumalı bu yüzden karılarım olmadan uyumalıyım.
Por isso devo dormir sem mulher... para poupar as minhas forças para a luta contra os soldados.
Ama iyi uyumalıyım.
E dormir bem.
Sanırım bir süre daha uyumalıyım.
Eu vou voltar para a cama, para um cochilo.
Üzgünüm canım, ama uyumalıyım, en azından biraz olsun.
Desculpa, querida, mas tenho que dormir pelo menos um pouco.
"Tatlım, artık uyumalıyım."
Minha querida, agora tenho que me deitar.
Ama şu anda biraz uyumalıyım.
Só que neste momento tenho de dormir uma sesta.
Uyumalıyım.
Tenho de dormir.
Uyumalıyım.
Preciso dormir.
Birkaç saat uyumalıyım.
Temos de dormir duas horas.
Biraz uyumalıyım artık.
Devia dormir um pouco, não achas?
Biraz uyumalıyım.
Devia dormir um bocado.
Anlıyorum, ama bende uyumalıyım.
Está bem, mas eu também tenho que dormir.
Yakında uyumalıyım, bu yüzden iyi dinle.
Vais já dormir. Então, ouve cuidadosamente.
Ve biraz uyumalıyım.
E preciso de dormir um bocado.
Yorgunum... Uyumalıyım.
Eu estou cansado.
Bak, anlatmak istediğin ne bilmiyorum ama yarın önemli bir sunumumuz var, ve ben gidip biraz uyumalıyım.
Nem sequer sei o que é que estás a tentar dizer-me, mas temos uma apresentação importante amanhã e eu vou dormir.
Bazen kalbim şöyle diyor fare zehrini içip son kez uyumalıyım.
Às vezes, o meu coração diz-me... que devo engolir veneno de rato e dormir pela última vez.
Seni seviyorum, ama şimdi uyumalıyım.
Eu amo-te, mas agora preciso de dormir.
İyi uyumalıyım.
É melhor ir dormir.
Belki uyumalıyım.
- Talvez eu durma.
Uyan, uyumalıyım.
Acorda, eu preciso de dormir...
Bak, biraz uyumalıyım.
- Olha, tenho que dormir. Estou morto.
Biliyor musun? Bu konuşma için teşekkürler, fakat uyumalıyım, köpekleri gezdirmeliyim.
Obrigado por discutir o caso comigo, mas preciso ir dormir, de ir passear com os cães.
Batı tarafında uyumalıyım çünkü ben California'da büyüdüm ve öbür türlü okyanus yanlış tarafta olur.
Tenho de dormir no lado Oeste porque cresci na Califórnia e, caso contrário, o oceano estaria do lado errado.
Evet, ama ilk önce biraz uyumalıyım ve bu sefer - ben- yatağı alıyorum. Teşekkür ederim.
Ah, sim, mas primeiro, tenho que dormir um pouco e desta vez fico com a cama, obrigado.
Kaçırdığım işlerimi tamamlayıp, birazcık uyumalıyım.
Tenho que pôr em dia o meu trabalho e dormir um pouco.
Ben uyumalıyım.
Tenho que dormir.
Uyumalıyım, Mr Beefy.
Aproveita essa coisa de dormir.
İyi uyumalıyım bu gece...
E acho que dormirei bem esta noite.
Ben biraz yatmalı ve uyumalıyım.
Só preciso de me deitar um bocadinho, e dormir...
Gece iki saatten fazla uyumalıyım
Preciso dormir mais de duas horas.
Çok fazla çalıştım. Bütün gün uyumalıyım.
Trabalhei tanto para ficar na cama hoje.
- Uyumalıyım. - Evine götürmemi ister misin? Ama eğer okul üniforması alıp seks yapacaksak hemen şimdi gitmeliyiz.
Mas se vamos arranjar um uniforme de escola e fazer sexo, temos de ir já.
Kendi odamda uyumalıyım.
Eu tenho de dormir no meu antigo quarto.
- Pek iyi hissetmiyorum. Çok yedim. Artık en az bir saat uyumalıyım.
Mas o papá não se sente bem, ele comeu de mais, vai ter de dormir ao menos uma hora...
Biraz uyumalıyım.
Tenho de ir dormir.
Uyumalıyım.
Ainda falta muito, Sir Henry?
Uyumalıyım.
Eu tenho que ir dormir.
Şimdi uyumalıyım. Tamam.
Tenho de dormir agora.
Reuben ve lrv aşağıda limuzinde beni bekliyorlar ve The Today Show için biraz uyumalıyım.
Tenho o Reuben e o Irv à minha espera na limusina lá em baixo e tenho de dormir alguma coisa antes do Today Show.
Sanırım uyumalıyım.
Se dormires, vais acordar num campo de prisioneiros britânico.
Biraz uyumalıyım.
- Está bem.
Şimdi uyumalıyım.
Agora tenho de dormir.
Sanırım, her ikimizde bir miktar uyumalıyız, öyle değil mi?
Acho que nós dois poderíamos dormir um pouco, não?
Uyku tulumlarımızı buraya getirip burada uyumalıyız.
Nós devíamos pegar nos nossos sacos-cama e deitar-nos aqui.