Uzerine tradutor Português
2,147 parallel translation
Üzerine çok gidildiğini biliyorum ama karın ya da sen telefona cevap verebilirdin.
Sei que tem acontecido muita coisa, mas você ou a sua mulher podiam ter atendido a chamada.
Üzerine atlamadıklarına inanamıyorum.
E não acredito que elas não ficaram caídas por vocês.
- Üzerine alınma.
- Não leves a mal.
- Üzerine alınma.
- Sem ofensa.
Üzerine hardal sürülenlerden değil.
Não do tipo que se põe mostarda.
Üzerine gelen çok sayıda düşman var.
- Tens vários no teu encalço.
Üzerine bastır.
Pressione isso.
Üzerine bastır.
Faz força.
Üzerine gitmeni ve önemli gördüğün herşeyi ayıklamanı istiyorum.
Quero que faças uma compilação e selecciona o que aches mais importante.
Üzerine makyaj yapabilirsin ama yine de deliliği saklayamazsın.
Podes usar maquilhagem mas não podes esconder a loucura.
Üzerine kalıp gibi oturmalı.
Tem que assentar-te bem.
Darcy Silverman ile Güliver'in Gezileri Üzerine.
DARCY SILVERMAN : AS VIAGENS DE GULLIVER
Üzerine bir fırın eldiveni falan koysanız fena olmaz.
Podes querer apenas atirar um forno ou qualquer coisa lá. Sim.
Üzerine boşalmak istiyorum.
Quero vir-me em ti.
Üzerine oturmayı!
Adoro cavalgar-te.
Üzerine yapışıyor, üzerine küllük gibi, bir yaşlının diş ipi gibi bir koku sindiriyor.
O cheiro impregna. Ficas a cheirar a... cinzeiro, a fio dental de um velho.
Üzerine oturduğunuz arabadan.
No que estão sentados.
Üzerine olursa neden olmasın.
Com certeza, se servir.
Üzerine de "Zararlı Atık" diye yazmışlar, iyice rahatsız oldum.
Eles têm etiquetas a dizer "resíduos de risco". Isso dá-me calafrios.
- Üzerine biraz tuz koysak iyi olur.
- É melhor colocarmos sal nisso.
Üzerine içecek koymayız.
- Sim. Não pomos bebidas nela.
Üzerine basmaya devam et.
- Ele estava desesperado. - Mantenha a pressão.
Üzerine gelen bu öfkeden nasıl kurtulacağını düşünür.
Pensa só nele e como podia escapar da ira que está prestes a cair sobre ele.
Üzerine giyecek bir şey ister misin?
Queres uma sweatshirt?
Üzerine bir şeyler ister misin?
Queres um pulôver ou algo do género?
- Üzerine giy şunu.
- Tu vais colocá-lo.
Ne zamanki zil çaldı, Üzerine git Köşelerden kaç.
Quando o sino tocar, eu quero que tu venhas... para fora daquele canto sem piedade.
Üzerine alınmadın değil mi?
Não levou para o lado pessoal?
Dışarıda yenmen gereken koskoca bir dünya var. Üzerine düşeceğin insanları aramana gerek yok.
Há um mundo inteiro pronto a dar-lhe muitas sovas, não precisa de procurar pessoas com quem ficar fula.
Üzerine çok fazla gitmiyor musun?
Não acha que lhe devia dar um desconto?
Üzerine fazla gittiysem özür dilerim.
Desculpe se fui demasiado duro consigo ali dentro.
Üzerine birkaç saldırıya teşebbüs suçu yıkmışlar.
Eles incriminaram-no com acusações idiotas.
Üzerine gitmeye devam ediyorum ama kadın ısrarla masum olduğunu söylüyor.
Continuo a pressioná-la, mas ela reafirma a sua inocência.
Üzerine basmak oldukça kolay, ki basarsan da...
É tão fácil pisa-los, mas se o fizeres...
Üzerine vazife olmayan işlere bulaştı.
Mete-se no que não lhe diz respeito.
Üzerine geldiler!
Atacaram-no.
Üzerine pek düşünmedim.
Ainda não sei.
Üzerine kalması çok tehlikeli.
É demasiado perigoso para a deixarmos ficar.
Üzerine birden fazla kenenin yapışması bazı halüsinasyonların diğerlerinden neden daha şiddetli olduğunu açıklayabilir.
Se alguém tiver mais do que uma carraça no corpo, isso explicaria porque é que algumas alucinações foram mais fortes do que outras.
Üzerine mikrofon yerleştirmenin çok riskli olduğunu anlattım ama biliyorsun, bu Fi.
Já lhe disse que é muito arriscado voltar a pôr-lhe a escuta, mas, sabes como é... é a Fi.
Üzerine arı konarsa elleme.
E se alguma abelha poisar em ti deixa-a estar.
Üzerine sıcak havlu koy.
Põe-lhes uma toalha quente.
Üzerine oldu mu?
Serviu?
Üzerine yazmaya şansın olacak.
Pelos vistos, este lugar oferece muitas oportunidades.
Üzerine bir şeyler giyer misin lütfen?
Importa-se de se vestir?
- Üzerine atlamadı, değil mi?
- Não tens uma assim?
Üzerine gitme.
Não forces a barra.
Üzerine gitme.
Não sejas tão dura com ele.
Üzerine oturup suratı paramparça olana dek yumruk atıyordum.
Estava em cima dele a esmurrar-lhe a cara.
- Üzerine yazarken gördüm seni.
- Vi-te a escrever nele.
Üzerine gidecek misin?
Vais falar com ele?