Verdin tradutor Português
12,089 parallel translation
- Çoktan suçlu hükmü verdin bana.
- Já decidiram que sou culpado.
Onu ele verdin. Kaçacak yeri yok, pasaporta ihtiyacı var.
Ele não tem para onde ir, precisa de um passaporte.
Ona mı verdin?
Foste tu que lho deste?
Ve sen buna çoktan karar verdin.
E vós, vós já decidistes.
Yıllarını verdin Dan.
É muito tempo, Dan.
Şirkete en iyi yıllarını verdin.
Uma data de bom tempo que deste à companhia.
Bu yüzden mi suç dünyasında kariyer yapmaya karar verdin?
Foi por isso que entrou numa vida de crime?
Karının yaşamasına izin mi verdin?
Poupaste a tua mulher?
Neden ona bir oğul verdin? Ve hatta bana yeni bir can verme şansını da vermedin?
Porque lhe deste um filho e me negaste a possibilidade de dar vida?
Şimdi mi oyun oynamaya karar verdin?
É agora que decides pregar uma partida?
David, balayı için ne yapacağına karar verdin mi?
David, já pensaste bem como vai ser a vossa lua-de-mel?
Eğer sözünü tutamayacaksan niye o çocuklara vaatler verdin?
Se não podias cumprir, porque lhes prometeste esse valor?
Kaçmasına izin mi verdin?
Deixaste-a fugir? Não.
Demek evrak memuru olmaya karar verdin!
Então, decidiste ser escriturária?
- Verdin mi peki? - Hayır.
- Então, e tu deste-lhos?
Ona odamı verdin.
Deste-lhe o meu quarto.
Ona kaç doz verdin ki?
- Deste-lhe quanto?
- Sevgiline radyoaktif takı mı verdin?
- Deu-lhe uma jóia radioactiva?
Bize barışı verdin.
Deu-nos a paz.
Bugüne kadar bana ne verdin?
O que é que me deu?
Özür dilerim ama bana siktirlik bir kek verdin.
Desculpa, dás-me brownie bom como a merda.
İyi bir iş kararı verdin.
Tomaste uma boa...
Adımı mı verdin yani?
Eles ficaram a saber de mim?
Bunun olmasına nasıl izin verdin?
Como deixou que isso acontecesse?
Çok güzel bir fikir verdin.
É uma ideia óptima.
Hem selam verdin, hem de gerçek adıyla hitap ettin.
Não só o cumprimentaste, mas trataste-o pelo nome.
Platodaki her gemiye proton soğutucu takmama yardım edeceğine söz verdin.
Tu prometeste-me que me ajudarias a arranjar os protões das naves de todo o planalto!
- Söz verdin!
- Tu prometeste!
Peki cömertliğime sen nasıl karşılık verdin?
E como é que retribuíste a minha generosidade?
- Buna hızlı cevap verdin.
- Foi rápido.
- Söz verdin ama.
- Tu prometeste.
Ve verdin de.
E cumpriste.
Bizim cinlinin gitmesine izin mi verdin?
Deixaste o teu Hobbygobby ir?
Buna şimdi mi karar verdin?
Decidiu isso agora?
Ne diye o canavarla dövüşmesine izin verdin?
Por que é que o deixou lutar com aquele monstro?
MACUSA geliyor! Haber mi verdin?
- A MACUSA está a chegar!
- Dostum, ne verdin kıza?
Porra! O que é que lhe deste?
Karımın katilinin gitmesine izin verdin.
libertou o assassino da minha esposa.
- Sen de hepimize ders mi verdin yani?
Então, achaste por bem dar-nos uma lição?
Çünkü sen bana onurumu geri verdin. Özgürlüğümü de.
Por me teres devolvido a minha dignidade e a minha liberdade.
- Geçen gün bana izin verdin.
- Tu autorizaste há dias atrás.
Sen mi verdin?
Deu-me "ordens"?
- Ona ne verdin?
O que lhe deu?
Ona ne verdin?
O... que... lhe deu?
Söz verdin, nerede onlar?
Você prometeu onde é que elas estão?
Ona zarar verdin mi?
Feriste-o?
Madem o kadar önemliysem, niye o kadar berbat bir iş verdin peki?
Se sou tão importante, porque me deu um trabalho tão mau?
Neyi kullanacağına karar verdin mi?
Faz o que falta fazer.
- O şansı da bana sen verdin.
e tu deste-me a oportunidade.
AİLENİN ÖLMESİNE İZİN VERDİN
DEIXOU A SUA FAMÍLIA MORRER
Neden böyle bir söz verdin?
Por que prometeria isso?