Yanıma tradutor Português
4,513 parallel translation
Her şey ters gitmeye başlayınca da tabanları yağladım ve aracımı da yanıma aldım.
- Urra. Depois, quanto tudo mudou, saí de lá e trouxe o tanque comigo.
Wilden'dan korkuyordum. Her ihtimale karşı yanıma aldım.
Tinha medo do Wilden, por isso peguei nela, para o caso de ele tentar alguma coisa.
Doğru şeyi yapmaya hazır olmasaydın yanıma gelmezdin.
Mas não terias vindo ter comigo se não estivesses preparado para fazer a coisa certa.
Sonra da yanıma gelirsin.
E vem ter comigo quando chegares a casa.
Bu yanıma kâr kaldı.
Ao menos tenho isso, não é?
Annen öldükten sonra seni yanıma alarak Washington'a götürmek istedim.
Após a morte da tua mãe, eu queria trazer-te para Washington.
Eğer aygıtı yanıma almazsam ve sende teknolojiyi korumayı kabul edersen.
Não se levar o dispositivo comigo, e concordares em proteger a tecnologia.
Şimdi bana bebeğin nerede olduğunu söyleyeceksin yoksa Meryem Ana hemen yanıma oturacak ve ölmeni seyredecek.
Agora, vai dizer-se onde ela está ou a Mãe Maria vai sentar-se aqui comigo e vai vê-lo a morrer.
Fakat gitmeden hemen önce yanıma uğradı. Benden Hasat'ı durdurmamı istedi.
Mas antes de ir, veio ter comigo, e pediu-me para impedir a Colheita.
Bak, sadece parçaları yerine oturtmaya çalışıyorum. Öğrendikten sonra Klaus'u da yanıma alıp New Orleans'ı terk edebilirim. Bunun da sizin hayatınızı oldukça kolaylaştıracağı çok açık.
Escuta... preciso... de saber se está realmente terminado, só assim sairei de Nova Orleães, e levarei o Klaus comigo, que, convenhamos, vai facilitar muito a tua vida.
Bir herif, barda yanıma yaklaştı.
Um indivíduo qualquer veio ter comigo num clube.
Yaklaşık iki ay kadar önce Julian işçi yemekhanesinde yanıma geldi.
Há 2 meses, o Julian chegou ao pé de mim, no refeitório. - Julian...
Tedaviyi alıp ölümsüzlüğünden vazgeçene kadar yanıma yaklaşmayacaksın.
- Não te vais aproximar de mim a menos que tomes a cura e renuncies à tua imortalidade.
Kötü yanıma denk gelmek istemezsin.
Aposto que não queres entrar para a minha lista negra.
Geçen hafta yanıma geldi- - Benim küçük kızım...
Ela veio até mim na semana passada... A minha menina...
Eğer bunu bilmeseydin klüpte gelip de yanıma oturmazdın.
Como se já não o soubesses quando te sentaste ao meu lado no clube.
Onu yanıma alıp, ilgilenmek istiyorum...
Tê-la acolhido, e por teres cuidado dela.
Kamerayı yanıma aldığımı hatırlıyorum.
Sim, lembro-me que estava a filmar com a minha câmara.
Jennifer, ailemiz onun velayetini kaybedince yanıma taşınmıştı.
A Jennifer veio morar comigo porque os nossos pais perderam a guarda dela.
Yine de oğullarım kokuyorsun diye yanıma yanaşmıyor.
E os meus três filhos dizem que cheiro mal e nunca se aproximam de mim.
Demek istediğim çocukları buraya, yanıma bırakıyorsun bazen. Erkenden.
Quero dizer, tu trá-los para aqui, na maioria das vezes bem cedo.
" O yanıma almam gereken evlat.
" Ele é o filho com que eu deveria ter ficado.
İnsanlar sürekli yanıma gelirler.
As pessoas vêm até mim o tempo todo.
Ne yanıma kalacakmış, suratsız?
De quê, cara de cão?
Gel. Gel yanıma.
Vem cá.
Kız arkadaşını yanıma çektiğimi söylemiş miydim?
Já te disse que atraí a tua namorada até mim.
Yanıma gelir misin?
Podes vir até aqui?
- Yaşıyorken yanıma bile gelmedi, ama öldüğümde benden bir parça alabileceğini mi sanıyor? !
- Não se aproximava de mim viva, mas acha que pode guardar uma coisa de mim morta?
Hayattayken yanıma bile gelmek istemiyor, ama öldüğümde benden bir parçayı saklayabileceğini mi sanıyor? !
Não se aproximava de mim viva, mas guarda uma parte de mim morta?
O alevlerde ne sırlar yatıyor, ben de dönerken yanıma büyük bir kısmını aldım.
Há segredos nas chamas, E eu voltei com mais do que alguns
Seni tekrar buraya, yanıma getirmeyi düşünürken senden kurtulmanın bin bir yolunu düşündüm.
Quando idealizei fazer-te voltar para mim, pensei em todos os modos que tinha para me livrar de ti.
Bir gün kafeteryada yanıma geldi.
Um dia procurou-me na cantina.
Charlotte'a zarar gelmesin diye Conrad aleyhindeki delilleri takas edip uçaktan zorla indirildiğimde seni yanıma almak zorunda değildim Lydia.
Quando troquei a prova contra o Conrad pela segurança da Charlotte e fui forçada a sair daquele avião, não tinha de te levar comigo, Lydia.
Siz burada işinizi yaparken ben yanıma birini alıp çocuğa bir şeyler alsam?
Que tal terminares aqui, eu levo um agente e vamos comprar coisas para ele?
Korkmana gerek yok evlat, gel yanıma.
Tudo bem, amigo. Anda cá.
Tracy Bellings yanıma yaklaşana kadar kafeteryanın KE bölümünde oturuyordum.
Estava sentado na secção RC da cafetaria quando a Tracy Bellings se aproximou.
Talimatlarıma uysaydın kızın şimdi yanında olurdu ama...
Se tivesses seguido as minhas instruções, ela estaria agora contigo,
Benim yardımıma ihtiyacın olmasaydı buraya gelmezdin. Yanılıyorsun.
E tu não estarias aqui se não precisasses da minha.
Benim çocuğumu taşıyan, yardıma muhtaç bir kadına saldırdılar.
Agrediram a pobre rapariga indefesa e grávida, que carrega o meu filho.
Tam 3 saat boyunca başkana suikast planı yapıp yapmadığıma dair soruları yanıtladım.
Passei três horas respondendo perguntas sobre se eu planeio ou não assassinar o presidente.
Hayır ama dükkanıma dönebilirsem belki elimde uygun bir şey olabilir. Neden en başında yanında getirmedin ki?
Não, mas na minha loja... sou capaz de ter a coisa ideal.
- Henüz yok. Gerçi senin yanında attığım adıma dikkat etmem gerekebilir.
Mas terei de ter cuidado perto de ti.
Biliyor musun, sen küçük bir kızken kötü bir rüya gördüğünde sürünerek benim yatağıma girmene ve kendini güvende hissedene kadar yanımda kalmana izin verirdim.
Sabes, quando eras pequena e tinhas um pesadelo eu colocava-te na cama comigo até te sentires segura.
Aklım başıma gelmeseydi burada seninle olamazdım. Soruma yanıt vermedin.
O meu pai tinha-me avisado várias vezes de que estava a ser insensata.
Yanından ayrılmayacağıma söz veriyorum.
Prometo que nunca te abandono.
Bak, Silas'ı öldürmenin hayatıma devam etmemi sağlayacağını sanıyordum ama yanılıyormuşum.
Escuta, pensei que matando o Silas podia seguir com a minha vida, mas estava enganado.
N'aber? - Ted, hemen sınıfıma gelmeni ve yanında 24 tane çörekle maket bıçağını getirmeni istiyorum.
- Ted, preciso que tu venhas à minha sala de aulas agora mesmo com duas dúzias de bolinhos e um x-ato.
Ben payıma düşeni hem okuyup hem çalışarak ödeyeceğim. Hem de yer okulun yanında.
Pago a minha metade a actuar num projecto e fica perto do campus.
Görünüşe göre tek çözüm onu bir yere kilitlemek. Ama yanımdaki hanıma göre bu da yasa dışı bir eylemmiş.
Aparentemente, o único modo de impedi-la é trancá-la, mas, de acordo com a Sra. dos Livros e as regras aqui, isso é prisão ilegal.
Hanıma benzer bir yanım mı var?
Temos que fazer a vontade dela.
Göründüğü gibi bir durum yok. Hiçbir şey olmadı. Amcam hastalanıp ölümle burun buruna geldiğinde nişanlıma ihtiyaç duyduğumda yanımda olmana ihtiyaç duyduğumda sen onunla birlikteydin.
Quando o meu tio estava doente, às portas da morte, quando precisava do meu noivo quando precisava de ti ao meu lado, estavas com ela.