Yapiyorsun tradutor Português
588 parallel translation
Hayatim, ne yapiyorsun?
Querida, o que estás a fazer?
Hayatim, bunu neden yapiyorsun?
Querida, porque estás a fazer isto?
- Sen ne is yapiyorsun François?
O que faz, François?
- Sen ne is yapiyorsun Vanessa?
O que faz, Vanessa?
Ne yapiyorsun canim?
O que estás a fazer, querida?
Ne yapiyorsun?
O que estás a fazer?
- Ne yapiyorsun?
O que estás a fazer?
"FauI yapiyorsun RomaIi köpek!"
"Estás a enganar-me, cão romano!"
Ne yapiyorsun?
Que está a fazer?
Ne yapiyorsun? Deli misin kardesim?
Que está a fazer, seu maluco?
- Hata yapiyorsun.
- Está enganado.
Steinberg, eski jiletlerini ne yapiyorsun?
Steinberg, que faz com as lâminas de barbear usadas?
Ne yapiyorsun?
Vai ver. Que está a fazer?
O kadar beklenmedik seyler yapiyorsun ki.
Dizes tantos disparates e tão inesperadamente.
İyi yapiyorsun.
Está a ir muito bem.
Ne yapiyorsun?
Que estás a tentar fazer?
Ne yapiyorsun?
Que estás a fazer?
Burada ne yapiyorsun?
O que fazes aqui?
Neler yapiyorsun?
E o que é que andas a fazer?
- Ne is yapiyorsun?
O que fazes?
- Ne yapiyorsun?
- Que estás a fazer?
Ne yapiyorsun burada hâlâ?
Porque é que ainda estás aqui?
isini çok iyi yapiyorsun ve açikçasi çok endiseleniyordum aslinda.
Tens feito um trabalho óptimo. A sério. Tenho andado tão preocupado com todos os...
Tek dertleri, oyundan sonra kek ve kahvelerini nerede yiyecekleri olan binlerce zengin ve yasli beyaz için 60 sene önce yazilmis bir kitabin uyarlamasini yapiyorsun.
Estás a fazer uma peça baseada num livro escrito há 60 anos, para mil velhos ricos e brancos que só querem saber onde vão comer bolo e tomar café a seguir!
sunu da kabullen, baba. Bunu sanat ugruna degil tekrar gündemde oldugunu hissedebilmek için yapiyorsun.
E sejamos francos, pai, não fazes isto pela arte, mas para voltares a sentir-te relevante.
Tipki bizler gibi, bir önemin olmamasindan ödün koptugu için yapiyorsun bunu da.
Fazes isto porque, como toda a gente, estás cheio de medo de ser irrelevante.
Ne yapiyorsun burada?
O que fazes aqui em cima?
saka yapiyorsun, degil mi?
Estás a gozar, não?
Bunu nasil yapiyorsun?
Como é que consegues?
Nasil oluyor da her aksam oraya çikip onca insanin önünde baska biriymis gibi yapiyorsun?
Como consegues fingir todas as noites que és outra pessoa, perante tanta gente?
Ödev mi yapiyorsun bu arada?
Que estás a fazer? Trabalhos de casa?
Annemin arabasina ne yapiyorsun?
Que fazes com o carro da minha mãe?
Ne is yapiyorsun?
Que tipo de trabalho fazes?
Yapma ama, saka mi yapiyorsun!
Então... deves estar a brincar!
Bunu neden yapiyorsun?
Porque faz isto?
Tanri askina, bunu neden yapiyorsun?
Meus Deus, porque fazes isto?
Iyi bir is yapiyorsun.
Aqui está um bom negócio para vocês.
C _ ok buyuk bir hata yapiyorsun. MukemmeI bir ekibi dagitiyorsun.
Estas a cometer um erro... ao separares-te de mim.
Bunu neden yapiyorsun?
Porque está a fazer isto?
- Her zaman böyle yapiyorsun.
- Fazes sempre isso.
R2, neden boyle kahramanliklar yapiyorsun?
R-2, porque é que tinhas de ser tão valente? !
Ada, ne yapiyorsun?
- Ada, que estás a fazer?
Honolulu'da ne yapïyorsun?
Que fazes tu aqui, em Honolulu?
- Burada ne yapïyorsun?
- Que fazes tu aqui?
Sen ikimizden de fazlasïnï yapïyorsun.
Trabalha mais que nós os dois juntos.
Orada ne yapïyorsun?
Que faz você aí?
Ne iş yapïyorsun?
Qual é a sua tarefa?
- Ne yapiyorsun sen?
- Que estás a fazer?
Sen kendine ne yapiyorsun?
O que estás a fazer a ti próprio?
- Ne yapiyorsun?
- Que estão a fazer?
- Ne yapïyorsun?
- Que está a fazer?