Yeter artık tradutor Português
3,290 parallel translation
- Yeter artık be!
Eu já tive o bastante, tu sabes.
Yeter artık amına koyayım.
Por amor de Deus. Já chega.
De Valera'nın oturduğu yeter artık.
- É suficiente para o De Valera.
Yeter artık sik resimleri.
Já chega de fotos da piça.
Tamam, yeter artık.
Certo, é o suficiente.
Yeter artık, şu Schrodinger olaylarını bırakır mısın?
Pelo amor de Deus, fazes o favor de parar com essa coisa do Schrodinger?
- Hayır, Antonia. Yeter artık.
- Não, Antónia, já chega.
- Seks yapmadık. - Yeter artık Iris.
Não tivemos sexo.
Yeter artık. Bugün öldürün onu.
Ela desaparece hoje.
Yeter artık, bu - - şimdi, Gabriel, onlara biraz zaman ver.
Parem. - Vamos. Gabriel, dá-lhes um instante.
Yeter artık! Neredeler?
Onde estão eles?
Yeter artık!
Já chega!
- Charlie yeter artık. - Ben sadece- -
Pára.
Yeter, lanet olsun! Yeter artık!
Porra, já chega!
- Bu acayiplik yeter artık.
Já chega de desconfortos.
Yeter artık!
É isto tudo.
Yeter artık, bırak beni!
Basta, larga-me!
Yeter artık.
Já chega.
Yeter artık!
Já chega.
Hadi ama yeter artık!
Pára com isso!
Yeter artık.
Chega.
Yeter artık!
Estou farto!
Yeter artık.
É como me sinto.
Yeter artık!
Chega!
Yeter artık. Corey buraya gel.
Não estás a pensar bem.
Yeter artık. Seviyorsun.
Pára, por favor!
Yeter artık, tamam mı?
Acabou, percebes?
- Yeter artık.
Que se dane.
Yeter artık, git başka yerde dırdırlan!
Já chega, vão brigar para outro lado!
Yeter artık, isa adına.
Chega disso, jesus cristo.
Yeter artık.
Já está bom.
- Yeter artık.
Para!
Yeter artık, bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Não estou a falar disso.
Tamam. Tamam, yeter. Bırakın artık.
Pronto, acabem com isso.
Tamam, peki, artık ayıldım, Tanrım... yeter!
Estou acordado agora, - Deus. Pára!
Artık orada kalmaya dayanamıyorsan buraya geri dön yeter.
Se já não consegues viver aí, volta para Banguecoque.
Artık yeter, Violet.
Basta, Violet!
Artık yeter.
Já tivemos o suficiente.
Yeter artık!
Agora tenho que vender esta casa!
Yeter artık.
Basta!
Bu yüzyılın sonuna kadar, eriyen buz örtüleri deniz seviyesini bir metre artırabilir. Dünya çapında kıyılarda yaşayan milyonlarca insanın evini tehdit etmeye yeter.
O derretimento das plataformas contribuiria para o aumento do nível do mar em 1 metro, o suficiente para ameaçar as casas de milhões de pessoas ao longo dos litorais do mundo, no final do século.
- İkiniz de, yeter artık.
- Já chega, os dois!
- Kes şunu, yeter artık.
- Parem com isso, já chega!
- Yeter gidin artık.
- Vão mesmo agora.
- Tamam yeter çık artık lütfen.
- Está bem. Por favor, saia.
- Tamam. Artık bu kadar yeter.
- Pronto, já estou farto disto.
Holly, yeter, dur artık.
Holly, já chega. Pára.
- Artık yeter!
- Não eu!
- Üzgünüm. Artık yeter.
Mas não posso aceitar mais isto.
- Yeter artık!
- Já chega!
Artık ondan hoşlanmadığını söyle ona yeter.
Estou a seguir o teu conselho.
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık var 39
artık her şey bitti 29
artık çok geç 412
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36
artık her şey bitti 29
artık çok geç 412
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık gidebilirsiniz 36