Artık değil tradutor Português
10,093 parallel translation
Artık değil.
Não mais.
Artık değil.
Já não.
Artık değil.
Já não está.
Akü anlaşmasını yapmamızdan sonra değil ve ne diyeceğini biliyorum "Avery McKernon, hâlâ hisselerin çoğuna sahip" ama artık değil.
Não desde o negócio das baterias. E sei o que vão dizer. "A Avery McKernon ainda possui muitas das ações",
Sen normal değilsin. Artık değil, her neyse.
Não és normal, já não.
Evet ama artık değil.
Sim. E já não está desaparecida.
- Artık değil.
Já não.
- Artık değil.
- Não é mais.
Eminim hepsi çok etkilenmiştir değil mi, artık yeni arkadaşların.
Aposto que ficaram todos muito impressionados. Não ficaram? Os teus novos amigos.
- Artık değil.
- Deixou de ser.
Bu da demek oluyor ki sizi öldürmeme teklifim artık geçerli değil. Burada kal.
Significa que a oferta de não matá-los prescreveu.
Geri döndüğüme göre artık Caitlin'e ihtiyacımız yok değil mi dostum?
Agora que voltei... Já não precisamos da Caitlin, pois não amigo?
İşte, içtim. Artık arkadaşız değil mi?
Pronto, consegui!
Çünkü ikisi de birer homo. Bu züppe hareketlerinden bu yana karşımdaki artık oğlum değil sanki.
É como se ele nem já fosse meu filho, a fazer todas aquelas coisas finórias.
Sanki Chris artık benim arkadaşım değil.
É como se o Chris já não fosse meu amigo.
Ama artık öyle değil. Bu yüzden biraz daha alanımız olsun dedim.
Como agora já não é o caso, então pensei em ter mais espaço.
Artık ölüm bile kalıcı değil.
Até a morte deixou de ser permanente. - Desculpa.
Hayır, hayır sorun değil. Artık hiçbir şey mantıklı değil gibi.
Já nada disto faz algum sentido.
Çünkü burası artık senin evin değil, bunu kanıtlayacak tapum da var.
Porque esta já não é a tua casa, e eu tenho a escritura para o provar.
Artık onlara Yerli Amerikalılar diyoruz ama seni buraya zaman aşımına uğramış ırksal terimlerini düzeltmek için çağırmadık. Değil mi Stefan?
Nós os chamamos de nativos americanos agora, mas nós não trazê-mos eles aqui para corrigir teus insultos raciais desatualizados, nós fizemos, Stefan?
Ve birdenbire Sherlock artık Oscar Rankin'e karşı cezai soruşturmayla karşı karşıya değil.
E o Sherlock não foi acusado de crime contra Oscar Rankin.
- Artık rehin değil miyim?
Não há mais resgate sobre mim?
- Ne olursa olsun, artık burası senin için güvenli değil. Benimle gelmen gerek.
Independentemente disso, já não é seguro estares aqui, tens de vir comigo.
Artık sancak beyi değil misin?
Já não és o nobre?
Belki de, fakat artık öyle değil.
Talvez, mas não mais.
- Artık sana ait değil.
Não lhe pertence mais.
Onu sen öldürdüğün için artık burada değil.
Ele está morto porque o assassinaste.
Artık mesele Avrupa ile entegrasyon bile değil.
Já nem se trata da integração na Europa.
Artık kayıp değil.
E já não está desaparecida.
Bunu artık bilemeyiz, değil mi?
Nunca saberemos isso ao certo, não é?
Belki sizin tanıdığınız Brian öldürmez. Ama eğer bir şeyin etkisi altındaysa artık o insan değil demektir.
Talvez não o Brian que conhecem, mas se anda a consumir, já não é essa pessoa.
Mesele o değil. Artık seni tanıdığımı biliyorum ya.
É que eu sabia que tinha te reconhecido.
Rahipler savaşçı değil ve artık savaşçıların zamanıdır.
O Irmão não é um guerreiro. Este é um momento para guerreiros.
- Alfred artık Kral'ım değil.
Alfredo já não é o meu rei!
Paris bile artık Paris gibi değil.
Já nem Paris é como Paris.
Telefon sesi duymuyorsunuz artık, değil mi?
Ele acreditou.
Artık her kimsen şu an masaj, striptiz veya icra edeceğin sosyal performans için uygun bir zaman değil.
Seja quem for, não é hora para massagens ou striptease ou qualquer acto social que faça.
Bu dünya artık aynı dünya değil.
Este mundo já não é o que era.
Ben değil... artık yok.
- Eu não, já não.
O artık Donovan değil.
Esse já não é o Donovan.
Artık bende değil.
Eu não a tenho.
Orası artık benim ülkem bile değil.
Já nem sequer é o meu país.
Bay Boss kimsenin umurunda değil artık.
Já ninguém quer saber do Sr. Boss.
Sevgili Defiance halkı, Omec'ler artık müttefikimiz değil.
Povo de Defiance, os Omec já não são aliados.
Bu sadece senle alakalı bir durum değil artık.
Não se trata só de ti agora. - A missão...
Artık motor kullanmayı sevmediğimde dururum. Ama bu sebepten değil.
Vou parar quando deixar de gostar de motociclismo, mas não por esse motivo.
Ama artık burada değil ve bu korkunç.
Mas ele não está aqui e é simplesmente horrível.
İtibarımı zedeledi ve burası artık sana göre bir yer değil.
Prejudicou minha reputação, e este não é um bom sítio para vós.
Ama artık atlattın değil mi?
Mas ultrapassaste isso?
Aslında senin çöpün değil artık bu. Attıktan sonra senin olmaz.
Na verdade, deixa de ser o seu lixo, assim que o põe cá fora.
Görünüşe bakılırsa Stilettos artık bir suç mahalli değil.
Parece que o Stilettos já não é mais uma cena de crime.
artık değilsin 23
artık değilim 60
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
artık değilim 60
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66