Zayıfladı tradutor Português
237 parallel translation
Eski zaman büyüleri artık zayıfladı, ama kimileri hâlâ etkili.
Os encantamentos podem ser antigos mas ainda são potentes.
Midem her geçen gün zayıfladı.
O meu estômago está cada vez mais fraco.
Bütün duvarlar zayıfladı.
Estão todas quebradiças, aquelas paredes.
Çok çalıştığınızda asabi olup zayıfladığınızı söylemiştiniz.
Disse-me que quando trabalha muito fica nervoso e emagrece.
Hepimiz biraz zayıfladık.
As discussões dos Van Daan estão mais violentas do que nunca.
Çocukların gittikçe zayıfladığını görüyorum.
As crianças estão emagrecendo! Seu próprio filho.
Ama Güney gücünün ve nüfuzunun zayıfladığını gördüğü düzinelerce Batı kasabasına saldırmaya başladı.
Mas o Sul vendo desvanecer-se o seu poder e influência lutou contra o inevitável nas dúzias de cidades Ocidentais.
Aldığımız sinyaller çok zayıfladı.
Os sinais que recebemos estão distorcidos.
Eğer bu barbarları aramıza alırsak, düşmanlarımız şöyle düşünecek : Mecburdular, çünkü zayıfladılar.
Se aceitarmos a vinda desses bárbaros para junto de nós, os nossos inimigos dirão que fizemos isso porque somos fracos.
Biraz zayıfladılar, ama uzun bir yolculuktu.
Estão algo magras, mas o caminho foi comprido.
- Kopyalama esnasında vücut zayıfladı.
- O corpo enfraqueceu na duplicação.
Reflekslerim yok oldu, zihinsel yeteneklerim zayıfladı.
Os meus reflexos físicos estão fracos. As minhas capacidades mentais reduzidas.
Güneşten uzaklaşırken frenler zayıfladı.
Escapar da atracção do Sol enfraqueceu-nos, senhor.
Kendi gücüyle, senin vücudunun fizyolojik tepkilerini taşıyabiliyor. Zayıfladı.
Com a força dela, aguentou as reacções fisiológicas do seu corpo.
Kalkanlarımız zayıfladı.
Os nossos campos deflectores estão fracos.
Sesim, zayıfladı, sesim zayıf artık...
A minha voz está fraca. Está fraca.
Bilgisayar, hava contalarının zayıfladığını bildirdi.
O computador indica que a protecção atmosférica está a diminuir.
O içine kapandı... ve de zayıfladı.
Tornou-se muito calado. E emagreceu.
Desteklere bak, zayıfladılar.
Atenção àqueles apoios. Eles foram enfraquecidos.
İç çamaşırlarımlaydım. Zayıfladığımı fark etti.
Estava só de cuecas e ele reparou que eu tinha emagrecido.
Dedi ki, "Baba, sen çok zayıfladın."
E diz : "Papai, você realmente perdeu muito peso."
Geriye güzellikler kaldı. Kötülük zayıfladı.
O mal e o bem, Não desapareceram em vão,
Ama eğer kontrolü zayıfladıysa?
Mas... e se o seu controlo sobre ela estiver enfraquecido?
Beni tanıyamayacaksın. Çok zayıfladım.
Não me vais conhecer, estou tão magro.
Al, Vancouver'ı aramadım ve annem 200 kiloya kadar zayıfladı.
Al, eu não liguei para Vancouver. E a minha mãe conseguiu chegar quase aos 90 quilos.
Zayıfladı ama, değil mi Steve?
Ele emagreceu, não foi, Steve?
Arka kalkanlar zayıfladı. Kalkanlarımız buna çok fazla dayanamaz. Ben Şef Mühendis Logan.
Eles não serão capazes de resistir mais.
- İskele kalkanları zayıfladı.
Nós perdemos o alvo.
Aslında kötü başladı, ortalarda birazcık zayıfladı, sonlara doğru daha iyiydi, ama bundan gerisi...
Bem, começou mal, e piorou um pouco no meio, e quanto menos se disser do fim melhor, mas tirando isso... excelente.
Kahraman kalplerinizin öfkesi zaman ve kaderle zayıfladı.
Tornados fracos pelo tempo e destino mas fortes em determinação
Ya, pek zayıfladığını görmedim nedense.
Não me parece que tivesses mais magro.
Ateş böceğinin ışığı iyice zayıfladı... Sabahın ışıkları yaklaştı anlaşılan.
O vaga-lume anuncia a aproximação da alvorada... e começa a empalidecer seu indeciso fulgor.
O. Hastalığımın zayıfladığı dönemdeydim.
Ela era... Estava em remissão e... estávamos apaixonados, presumo.
Hafızam belki zayıfladı, ama sizi temin ederim başka bir şeyim yok.
A minha memória pode estar prejudicada, mas asseguro-lhe que nada mais.
Sonuç olarak, hanedanlığın gücü ve etkisi ciddi biçimde zayıfladı.
O resultado foi a casa perder poder e influência.
Sistemlerimin zayıfladığını sanmıyorum.
Não acredito que meus sistemas foram danificados.
- Sinyal gücü iyice zayıfladı.
- A intensidade do sinal baixou.
Bu kadar zayıfladığına inanamıyordum.
Eu não podia acreditar no quão esquelético ele estava.
Bu, zayıfladım demektir!
Cem quilos? Isso significa que perdi peso.
Vücudum çok zayıfladı
Contra o seu frágil corpo
Sanırım, Kaptan zihinsel olarak zayıfladığında, bunu yapmak gerekli, ama sen deli değilsin, Kathryn.
Suponho que isso seja necessário se o Capitão de uma nave estiver realmente prejudicado mentalmente, mas você não está louca, Capitã.
Son zamanlarda biraz zayıfladın değil mi?
Perdeste peso recentemente.
Schibetta çok zayıfladı, adamlarının çoğunu kaybetti.
O Schibetta está fraco, já perdeu muitos dos seus homens.
Benim kollektif ile olan altuzay bağlantım boyutlar arası çatlaktan dolayı zayıfladı
Minha união subespacial com a colebtividade ficou fraca coma a fissura interdimensional.
Belki zayıfladığımızı düşünüyorlar.
Talvez pensem que estamos a amolecer.
Zayıfladın mı?
Emagreceste?
Zayıfladım.
Emagreci.
Bu da koruma alanının neden zayıfladığını açıklıyor.
Isso explica porque a contenção está enfraquecendo.
Ama genede, Crassus olmadan Sezar zayıfladı.
Mas ainda assim, sem Crasso, César foi debilitado.
- Evet, zayıfladım.
Você não come?
Seven of Nine, Unimatrix bir sıfıra üçüncü ek, sen zayıfladın.
Seven of Nine, Adjunta terciária. da Unimatrix Zero Um. você se tornou fraca.