English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çok tuhaftı

Çok tuhaftı tradutor Português

262 parallel translation
- Hali çok tuhaftı.
- Os seus modos eram muito estranhos.
Bir sonraki küçük adam çok şeytani ve çok tuhaftı.
O seguinte é o diabo em pessoa. Muito bizarro, este rapazinho.
Her şey çok tuhaftı ama daha da tuhaf olaylar yaşanacaktı.
Era muito estranho. Mas coisas ainda mais estranhas iriam acontecer.
- Çok tuhaftı. - Ne olduğunu biliyor musun?
- Estou certo que era estranho. |
Çok tuhaftı.
Foi muito estranho!
Yanlış kapıdan geçtim " dersiniz. O an çok tuhaftır.
A pessoa apercebe-se de que vai pelo lado errado... e sente-se esquisita.
Dün akşamki yemek çok tuhaftı.
Foi estranho o jantar de ontem à noite...
Bu durumun tamamı çok tuhaftı.
- Tudo isto é muito estranho.
Tek gerçek arkadaşımın hâlâ bir Cylon olması çok tuhaftı.
Estranhamente na realidade minha única companhia ainda era Cylon
- Bütün bunlar çok tuhaftı.
- Isto tem sido tudo muito estranho.
O veda partisini düşünüp durmam çok tuhaftı.
É engraçado como eu continuo a recordar aquela festa de despedida.
Anlattıkların çok tuhaftı.
A tua história era tão estranha.
Çok tuhaftı.
Que esquisito.
Evet. Gerçeği söylemediğimi kabul ediyorum. Ama son 24 saatte her şey çok tuhaftı.
Desculpe, admito que não disse a verdade... mas, tudo está tão estranho nas últimas 24h...
Çok tuhaftı.
- Um sonho bizarro.
Çok tuhaftı.
Foi tão estranho.
Çok tuhaftı.
Que coisa estranha.
Çok tuhaftı.
Foi estranho.
Böyle korkunç bir şey konusunda mutlu olmak çok tuhaftı.
Foi tão estranho ficar feliz com algo tão mesquinho.
Sonrası çok tuhaftı, çünkü... sanki kurgusu boşalıyor gibiydi... eski bir saat gibi kurgusu boşalıyordu.
Foi tudo muito estranho. Ele cada vez estava mais fraco.
Odamı toplamak çok tuhaftı.
Arrumar o meu quarto foi algo estranho.
Bu da çok tuhaftı, çünkü suikastın üzerinden 20 dakika bile geçmemişti.
O que é estranho, visto só se terem passado 20 minutos.
- Gerçekten çok tuhaftı.
É mesmo estranho.
Sanırım, o şartlarda, bunu söylemek çok tuhaftı.
E eu achei aquilo muito estranho para se dizer naquelas circunstâncias.
Ve böylece mi bitti? Çok tuhaftı.
E acabou aí?
Bir çocuğun hatırladığı şeyler çok tuhaftır çünkü doğumumu hatırlamıyorum.
Tem graça, aquilo de que nos lembramos, pois não me lembro de ter nascido.
Teğmen Dan'in bunu demesi çok tuhaftı çünkü o an Tanrı kendisini gösterdi.
Teve graça, o Tenente dizer aquilo, pois, aí mesmo, Deus manifestou-se.
Onu bugün öyle görmek çok tuhaftı.
Foi estranho vê-lo hoje, meu.
O çok tuhaftı.
Foi tão, tipo, estranho.
Çok tuhaftı, John.
Ela era maluca.
Çok tuhaftı.
Isto é tão... estranho.
Bayan Atlanta? Çok tuhaftır ama bütün bu olaylar sen buraya geldiğin an ortaya çıkmaya başladı.
É muito oportuno que tenhas aparecido quando tudo começou
Çok tuhaftı diğer yandan değildi.
Era muito estranho... ... e ao mesmo tempo não era.
Çok tuhaftı.
Isto foi estranho.
çok tuhaftı ... bana her zamankinden daha yakındın.
E, no entanto, era estranho, porque, ao mesmo tempo tu eras-me mais querido do que nunca.
Bütün bunlar... - Çok tuhaftı -
É complicado, foi uma coisa estranha...
Bilemiyorum, çok tuhaftı.
Não sei, foi esquisito.
Sonra ben de ateşlendim ve birden titremeye basladım.... çok tuhaftı, sanki bir patlama oluyordu...
Depois comecei a ficar muito quente, a seguir comecei a tremer... Foi estranho, parecia uma explosão...
Bekle. Dur, dur, dur! Çok tuhaftı.
Não, pára, é esquisito de mais.
Ciddiyim, çok tuhaftı.
Isto é, foi esquisito.
Büyük tedirgindi. Çok tuhaftı.
Era estranho.
Çok tuhaftı.
Era muito estranho.
Tuhaftır, çok ilgisi var.
Por incrível que pareça, muita.
Evet, mağaralar tuhaftır, çok acayip yankılar yapabilirler.
Ele falou dos estranhos efeitos do eco.
Einstein'ın tahmin ettiğinden çok daha tuhaftır.
Muito mais engraçado do que pensava Einstein.
Bu dükkân biraz tuhaftır açık olduğu günlerden çok kapalıdır.
A loja está mais vezes fechada do que aberta.
Çok tuhaftı.
E outra coisa.
Burada mümkün olduğu hayal edilemeyecek kadar çok hayat vardır. Ama sürprizlerin en büyüğü hepsinden de tuhaftır.
Existe, de facto, mais vida aqui do que alguém julgaria possível, mas a maior surpresa é algo completamente mais bizarro.
Bu tuhaftı. Yani, ondan hoşlanıyordum, ondan çok hoşlanıyordum.
Quer dizer, eu gostava dela, gostava muito dela.
Bu titreme hareketine sebep olan şey hayal edemeyecekleri kadar tuhaftı. Yıldızın etrafında çok hızlı bir şekilde dönüyordu. Yörüngesini birkaç günde tamamlıyordu.
Mas era mais estranho que tinham imaginado, e girava à volta da estrela muito depressa, em apenas alguns dias.
Okyanus yolcuları çok farklı şekillerde görünebilirler -... ve bazıları bundan daha tuhaftır. Hayatının büyük bölümünü yüzerek geçiren bir yengeç.
Os viajantes do oceano surgem em muitos feitios mas poucos são mais estranhos do que isto... um caranguejo que passa a maior parte da sua vida a flutuar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]