English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ö ] / Ölebilir

Ölebilir tradutor Português

932 parallel translation
Don Pascual ölebilir!
Estes arruaceiros não brincam comigo.
Hiç dönmeyebilir. Ölebilir.
Pode não regressar.
Melly ölebilir. Ölmek mi?
Dr. Meade, ela pode morrer.
Ölebilir de.
Morreu? - É como se tivesse!
Zaten ölebilir diye acele etmiştik.
Casámos por saber que podia acontecer.
Genç ve hayata bağlı, ama ölebilir.
É jovem e ama a vida, mas pode morrer.
Her an ölebilir.
Pode ser morto num dia qualquer, a qualquer hora.
İnsan bir kez ölebilir ve Mundson kendini üç ay önce öldürdü.
Só se morre uma vez, e o Mundson matou-se há três meses.
çok iyi gözükmüyordu ve açlıktan da ölebilir, değil mi?
Não parece perdoável deixá-lo passar fome, não é?
- Kızım ölebilir.
- A minha filha pode morrer.
Bu gece de ölebilir.
Pode morrer hoje à noite.
Gerekirse ölümsüz ruhunuzu kurtarmak için anneniz acıdan ölebilir.
Se for necessário a sua mãe pode morrer de dor para lhe salvar a alma.
- 1 saat içinde, o da ölebilir. - Ama kapı açılırsa yanıp kül olacaklarını söylemiştin.
- Não posso encendiar a nave!
Eh, o kadar sık parmağını kesiyorsa, kansızlıktan ölebilir.
Bem, se ela se corta tantas vezes, vai sangrar até à morte.
- Doktorlar her an ölebilir diyor.
- Os médicos dizem que vai morrer em breve.
Bir çocuk ölebilir.
Um rapaz pode morrer.
Yani bir gece bir masada oturabilir çalışmaktan yorgun düşüp ölebilir. Bu bizim için değil, çocuk.
Sentou-se à mesa uma noite e morreu de tanto trabalhar!
- Ama her an biri ölebilir. - Biliyorum.
- Os homens morrem de qualquer maneira.
O iyi, ama istersem hemen ölebilir.
Ela esta desarmada, mas ele a mataria em segundos se eu assim escolher.
Bu sayede ölebilir, ölecek.
Para que, se possível, ele morra.
Ah, bayan belki de marshal ile evlenmekle, iyi yapmıyorsunuz, biliyorsunuz hayatı her an tehlikede, her an ölebilir.
Talvez seja melhor ficares para descobrir o que é estar casado com um marechal. Se ele não lidar com isto como deve ser, será um homem morto.
Acı çekebilir, ölebilir.
Pode sofrer e morrer, e quem pode dizer qual é a realidade...
Arkadaşım berbat bir baş ağrısından ölebilir.
O meu amigo morreria de dores de cabeça.
Hatta hiçbir şey söylemeden ölebilir de!
Até pode morrer sem ter dito nada!
- Ölebilir!
- Poderá morrer por aí!
İki büyük şehir yok olabilir, milyonlarca insan ölebilir.
Podem ser destruídas duas grandes cidades e milhões de inocentes mortos.
Roma'dan uzak başka daha nerede huzur içinde ölebilir ki...
Que mais poderia afastá-lo de Roma, você e os da sua laia?
Ölebilir.
E agora morrerá.
Veya Bass Elder gibi ölebilir.
Ou morrer... como Bass Elder.
Öyle ama, ölebilir.
- Ele pode morrer.
Her an ölebilir.
Apaga-se dum momento para o outro.
İnsan burada ölebilir.
Uma pessoa pode morrer, aqui.
İnsan yukarıda soğuktan ölebilir.
Posso morrer de uma constipação, por viajar lá em cima.
- Donmuş. Bir adam öldürüldü, diğeri ölebilir.
Um homem morreu, o outro pode morrer.
- Spock ölebilir. O şeyin gemiye girmesine izin verirsek, ona eşlik edecek.
Se deixarmos aquilo entrar, ele terá companhia.
Ölebilir.
Pode morrer.
- Yoksa ölebilir.
- Poderia ser morta.
Hatta bunu atlatsaydı bile, başına kütük düşebilirdi,... bir kuyuya düşebilir, açlıktan ölebilir, öldürülebilir... veya Noel gecesi intihara kalkışabilirdi.
E tendo sobrevivido a isso tudo, podia ter levado com uma tábua, ter caído por uma mina abaixo, passado fome, ter sido morto ou ter-se suicidado na véspera de Natal.
Şairler ölebilir, Encolpius.
Poetas talvez morram, Encolpio.
Yurttaşların Çareviç'i, basit bir burun kanamasından bile ölebilir.
Cidadãos, meu herdeiro pode morrer por um sangramento no nariz.
Ama eğer beklerseniz, ölebilir.
Mas ele pode morrer.
Gerçekte birbirlerine vurmuyorlar aksi takdirde birisi ölebilir ve bu da yasal değildir.
Eles, na verdade, não batem um no outro... se não, qualquer um poderia morrer... e isso é ilegal.
Eğer bir terslik olursa, Sayo ölebilir!
Se sair errado, Sayo poderia morrer!
Her yerde ölebilir ama burada olmaz.
Pode morrer em qualquer lugar, menos aqui.
Hem ölüm yağdırabilir, hem de kendisi ölebilir.
Ele pode impô-la, e ele próprio pode morrer.
- Ölebilir.
- Ele pode morrer.
- Ölebilir.
- Morrer.
Mexico City'de ya da T.J'de ölebilir ve olan biteni hiç bilmeyebilirdim.
Podia ter morrido na Cidade do México ou em Tijuana e não ter percebido o que raio se passava.
- Ama ölebilir?
- Está muito ferido.
Evet, açlıktan ölebilir, tabi ben de.
Whitey Kincade?
- Ama ölebilir.
- Mas ele sujeita-se a morrer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]