English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ I ] / Istıyorum

Istıyorum tradutor Português

4,001 parallel translation
Tanıştığımızı sanmıyorum.
Não acho que nos conhecemos.
- Tüm gün bu makineleri çalıştırıyorum.
Trabalho o dia todo nestas máquinas.
Kişisel olarak, ilk geldiğimde uyuşturucu kullanmıştım ve bir süre işe de yaradılar ama şimdi siyah göz kalemi için takas yapıyorum.
Pessoalmente, tomei medicamentos para a depressão quando aqui cheguei e eles funcionaram por algum tempo. Agora, guardo-os e troco-os por lápis preto para os olhos.
Hatırlıyorum da bir keresinde bizi gizlice kulise sokmuştu ve sonra da grubun yarısını şovdan önce bizimle birer tek tekila atmak için etki altına almıştı.
Lembro-me de uma vez em que nos meteu nos bastidores e coagiu metade da banda a beber tequila connosco, antes do espectáculo.
- Tanıştığımızı sanmıyorum.
Acho que não nos conhecemos.
Beni dinle, Drew, Shelby, adın ne haltsa ne yapmaya çalıştığını anlıyorum.
Olha, Drew, Shelby, ou seja lá qual for o teu nome, eu percebo o que estás a tentar fazer.
Hatırlıyorum, hukuk davası, ona saldıran kişiye tazminat davası açmıştı, değil mi?
Eu lembro-me, uma acção civil... Recolhia uma indeminização depois de o agredirem, certo?
Sanıyorum Tony Ödülü kazanmıştın?
- Ganhou um Tony Award, certo?
Koltuğuma bir sakız yapıştırıldığını görmeye dayanamıyorum.
Detesto encontrar pastilha colada no meu banco.
Teklifin için teşekkürler ama bunu kabul edemem. Anlamıyorum. Borcumuzu ödediğimizde barın sizdeki yarısını da alacağım konusunda anlaşmıştık.
Eu aprecio a oferta, mas não posso aceitar não percebo nós.. nós acordamos uma vez que eu pagasse o empréstimo
Chapman, sana karşı nazik olmaya çalıştım. - Çünkü seni anlıyorum.
Chapman, já tentei ser bonzinho para ti, porque compreendo as tuas origens.
Öldürmeye çalıştığımı zar zor hatırlıyorum.
Não creio que te tenha tentado matar.
Bir dakikaya çıkıyorum. Arabayı çalıştır.
SAIO DAQUI A POUCO LIGUE O CARRO
O bir dost. Onu hatırlıyorum. Daniel Grayson ile çalışmıştı.
- Lembro-me dele, ele trabalhou com o Daniel Grayson.
Thomas adına dokuz yıldır burayı ben çalıştırıyorum.
Dirijo este pa lua para o Thomas há já 9 anos.
- Dinle, ne yapmaya çalıştığını anlıyorum.
Sei o que estás a... - É o monte dos rejeitados.
Başka bir şey yaşanmamıştı diye hatırlıyorum.
Recordo-me que tinhas dito que já tinhas acabado a história.
İnsanlar izlediği için her şey yolundaymış gibi suratına yapıştırdığın o zoraki gülümseden de keyif alıyorum.
Não és um grande mistério, para mim. Estou a gostar muito desse sorriso falso, a fingir que está tudo bem, pois observam-nos.
Sanıyorum ki Kraang bir kere daha kaplumbağalar tarafından engellendi ve geri almaya çalıştığı şeyi geri almakta başarısız oldu.
Suponho que de novo os Kraangs foram frustrados pelas tartarugas e falharam em recuperar o que os Kraangs foram recuperar.
Seninle bir kere vedalaşmıştım Sam. Aldığını sanmıyorum.
Já me despedi de ti uma vez e aqui estamos.
Öncelikle onu gençliğimden beri yapıyorum. Diğer ise siz iki gerzek bunu bana en son yaptırdığınızda olayda kolum kırılmıştı.
Uma delas, eu faço desde que sou adolescente, a outra, fiz uma vez com vocês a orientarem-me e parti o braço.
İlk tanıştığımızda nasıl biri olduğumu hatırlamıyorum bile.
Já nem me lembro quem era quando nos conhecemos.
Ben hâlâ hayallerimize inanıyorum. Ve hayalimiz sağır bir emlakçının sıkıştırmasıyla sonra ermeyecek.
Eu ainda acredito no nosso sonho, e ele não acaba com uma oferta da surda do aglomerado imobiliário.
Ben tüm ırk ve mezheplerden, her kadın ve erkeğin Star Trek'teki gibi eşit olarak birlikte çalıştığı cinsiyetin önemsenmediği bir topluma inanıyorum.
Creio numa sociedade sem distinção de géneros, como em "Star Trek", onde mulheres e homens de todas as raças e credos trabalham lado a lado, como iguais.
Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum.
Não percebo o que está a tentar fazer.
Biliyorum, bir kaç kere bu ziyaret oyununu oynamıştık ama bunu gerçekten yapabileceğimi sanmıyorum.
Sei que já "brincámos" às visitas conjugais, mas não posso fazê-lo na realidade.
- Hatırlıyorum, sakatlanmıştı.
Sim, magoou-se.
Temiz bir ev çalıştırıyorum.
Eu controlo uma casa limpa.
Neden Georgia'ya çalıştığını anlıyorum.
Sei porque é que agora, está com a Geórgia. Porquê?
"Başka biriyle tanıştım ve senden ayrılıyorum. " Birlikte olduğum adamlar arasında en büyük pantolon yılanı sende olsa bile. "
"Conheci outra pessoa e quero acabar contigo, embora tenhas o maior mastro de todos os homens com quem estive".
Seni insanlara tanıştırmak için sabırsızlanıyorum.
Mal posso esperar para que te conheçam.
O adamın birilerini kurtarmaya çalıştığını sanmıyorum.
Não me parece que esse homem queira salvar alguém. Se tivesse as tais fotos...
Aylardır şirketin en iyi dedektiflerini bu işte çalıştırıyorum.
Os melhores investigadores da firma trabalharam nisto durante meses.
İşim için, parti için çalıştım. Şimdi de hiç yaşamadığım şeylerin özlemini yaşıyorum.
Vivi para o meu trabalho, para o partido e agora sinto a falta daquilo que nunca tive.
Ne yapmaya çalıştığını anlıyorum ama beni dinle.
Sei o que tentas fazer, mas ouve-me :
Dişlerimi sıkıştırmaya çalışıyorum.
A tentar arranjar os meus dentes.
Ne demeye çalıştığını hiç anlamıyorum.
Não percebo a sua posição.
Yardımcı ol biraz, tanıştığım herkesi hatırlayamıyorum.
Por favor ajude-me, eu não me posso lembrar de todos.
Bayan Adler, kafanızın karıştığını anlıyorum. Ama gerçekten 2013 yılındayız.
Adler, percebo que esteja desorientada, mas estamos em 2013.
EVP'yi çalıştırıyorum, bakalım ne çıkacak?
Vou com o meu gravador de voz fenomenais, ver o que conseguimos.
Oraya girebileceğimi sanmıyorum. Yapabilirim sanmıştım ama yapamayacağım.
Acho que não consigo entrar aí.
Tanıştığımızı sanmıyorum. Ben Kaitlin.
Ainda não nos conhecemos, sou a Kaitlin.
Kan verdiği zamanları ayrıntılı olarak hatırlıyorum, annesinin kan nakline ihtiyacı olduğu zamanlardı. Kolundaki iğne izleri iki haftadan fazla süre kalmıştı.
Lembro-me bem de quando ela doou sangue pois a mãe precisou de uma transfusão, o braço dela ficou com marcas de agulha durante quase 2 semanas.
Çünkü, Wallace Rourke'un katiliyle çoktan tanıştığımıza inanıyorum.
Porque creio que já conhecemos o assassino do Wallace Rourke.
Bir şey gizlemeye çalıştığın hissine kapılıyorum.
Começo a pensar que esconde alguma coisa.
Değilim, ama bir şey gizlemeye çalıştığın hissine kapılıyorum.
Não sou. Mas começo a pensar que esconde alguma coisa.
- Ama bu gece çalıştığını sanmıyorum.
Acho que não trabalha hoje.
- Tanıştığınızı sanıyorum.
Presumo que conheças...
Bilmeden Larson'ın adamı olmuş olabilir ama sahiden o kadınlara yardım etmeye çalıştığına inanıyorum.
Ela pode se ter, sem querer, recrutado e convertido para o Larson, sim, mas... Eu acredito que... Ela estava, verdadeiramente, a tentar ajudar estas raparigas.
Lisede bir Desoto Firedome'u baştan yapmıştım, bayılıyorum arabalara.
Eu refiz um Desoto Firedome na escola, gosto muito de fazer isso.
Affedersin, kızlarla alakalı şeyleri karıştırıyorum.
Desculpa, confundo todas essas coisas de meninas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]