Değilmiş tradutor Russo
5,456 parallel translation
Bil bakalım kim AIDS değilmiş?
Угадай, у кого нет ВИЧ?
Görünüşe göre Zaman cinsel iktidarsızlık çekiyormuş ve penisi iyi durumda değilmiş.
Оказывается, Заман страдает от жестокой импотенции и хозяйством не слишком одарён.
Fantezi değilmiş.
О! Это была не фантазия.
Ama fena değilmiş.
Хотя, твой вариант хорош.
Yani haklıymışsın, intihar değilmiş.
Значит, ты была права, это было не самоубийство.
-... değilmiş. - Konuşma.
- Молчите.
Ama bu sadece tek gecelik bir ilişki değilmiş gibi davranmayalım.
Но не будем притворяться, что есть что-то большее.
Ve onun için üzülürdüm fakat erkek arkadaşı onun tek kurbanı değilmiş.
- Я знаю. И мне было бы жаль её, если бы её бойфренд был единственной жертвой.
- Bir şey değilmiş gibi görünmüyordu.
Не похоже было.
- Rüya değilmiş.
- Это не сон.
Duyduğuma göre yöntemi bu değilmiş.
Не таким способом как он делает, насколько я слышал.
- Reşit değilmiş. Yeterli olmaz.
Ну, он был несовершеннолетним.
Beklemezdim açıkçası ama belki de sandığımız müttefik değilmiş meğer.
Неожиданно, но возможно она не такой союзник, каким мы ее считали.
- O kadar da kötü değilmiş canım.
Возможно, она не такая и плохая.
- Rakun değilmiş.
И это были не еноты.
Önemli bir şey değilmiş, Robert.
Не страшно. Роберт.
Aslında kendisine ait değilmiş, ama yine de... ona çok yakışıyor.
На самом деле линия не её, но всё же... она выглядит в них просто потрясно.
Pekâlâ, paralel ben, paralel Ramse tek gözlü, havalı, belalı, pek de farklı değilmiş.
А как насчёт меня, альтернативного Рамси? Одноглазый, крутой, дерзкий, прям как я?
Yaşlı kadın değilmiş.
Это не старушка.
Yeterince güçlü değilmiş.
Она оказалась слабой.
A.R.G.U.S'taki arkadaşların pek dakik değilmiş.
Твои друзья из А.Р.Г.У.Са не особо проворные.
O düşündüğüm kişi değilmiş.
Он оказался не тем человеком, которым я его считала.
Gerçi hepsi arkadaşım değilmiş.
Они не все мне друзья, я полагаю.
Demek ki sarhoş değilmiş.
Значит, он не был пьян.
Bu Bay Branson Lakewood'a taşınana kadar var değilmiş.
Этого мистера Брэнсона не существовало, пока он не переехал в Лейквуд.
Onu görmeye gelen Branson değilmiş.
К ней приезжал не он.
Önemli değilmiş gibi davranmaktan bıktım.
Я устала притворяться, что это не важно.
Kaza değilmiş, piç kurusu sarhoşmuş.
Это был не несчастный случай.Этот придурок был пьян.
Spencer Redding hastaneye yattığında pek de kendinde değilmiş.
Спенсер Риддинг был уже не в себе, когда пришел на прием в больницу.
- Senin değilmiş.
Не твое.
Olay yirmi yıl önce olmuş, hem de reşit bile değilmiş.
20 лет прошло. А его привлекали по малолетке.
Holly'yi o gece hastaneye getiren acil yardım ekibiyle konuştum, Tommy yanında değilmiş.
Я говорила с врачами скорой, которые ее тогда забирали. Томми с ней не было.
Raza yaratık falan değilmiş.
Оказывается РАЗА - не раса инопланетян.
Ne yazık ki, evi boşaltmazlarsa satmaları mümkün değilmiş.
- Ещё бы. К сожалению, они не могли продать поместье с существующей арендой.
Senin Lobos'u öldürme planlarından bahsetti. Seninle aynı fikirde değilmiş.
Сказал, ты хочешь убить Лобоса, а он не согласен.
Sanırım otoriteyle ilişkisi pek iyi değilmiş.
Думаю, он у властей не на хорошем счету.
- Değilmiş anlaşılan.
Очевидно, нет.
Herkes değilmiş anlaşılan.
Ну, очевидно, не все.
Evet. Değilmiş galiba.
Да, видимо так.
Haklısın. - Demek ki 20 yaşından büyük değilmiş.
Значит, ей было не больше 20 лет.
- Annem, annem değilmiş.
- Что? Моя мама - не моя мама!
Meğerse katilimiz Morris değilmiş.
Оказывается, что Моррис всё-таки не наш убийца.
Akbaba yumurtasının hayatta olması pek mümkün değilmiş ama ben arayınca düşük görüntüleme sayısına uyandılar ve bugün kameraları çıkarmaya karar verdiler.
Мне сказали, что птенец, скорее всего, погиб. Но сам звонок привлек их внимание к низкому числу просмотров, и они решили отключить камеры сегодня же.
Büyüleyici değilmiş gibi davranma.
Это пьянит. Не делай вид, что это не волшебство.
Çok kötü değilmiş. Daha kötülerini görmüştük öyle değil mi?
Всё не так уж страшно, мы видали и похуже, да?
Görünüşe göre tipim değilmiş.
Оказалось, он не в моем вкусе.
İkincisi de, ailen için bir şey yapmış olacaksın ki umurunda değilmiş gibi yapsan da umurunda, biliyorum.
Во-вторых, ты делаешь это ради семьи, хотя делаешь вид, что тебе наплевать.
Babam gerçek değilmiş.
Так это всё сон.
- Çeteden değilmiş.
Он не из банды.
Yanında değilmiş.
Его там не было.
- Annem değilmiş. Ne?
- Она - не моя мать.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32