Okuyamıyorum tradutor Russo
269 parallel translation
Hala bu ismi okuyamıyorum.
Я не могу произнести это имя.
Okuyamıyorum!
— Я не умею читать!
Harfler silinmiş, okuyamıyorum.
Что-то ужасно неразборчиво, ничего не видно.
Kimsenin zihnini okuyamıyorum canım. Daha önce de söylemiştim.
Я не умею читать мысли, моя дорогая, я вам уже говорил об этом.
Ben körüm, numaraları okuyamıyorum.
Я слепая и не могу прочитать цифры на диске...
"Sen..." Devamını okuyamıyorum.
"Вы учили меня..." Я не вижу, что здесь написано.
Yapısal bir şey yok, mekanik bir obje okuyamıyorum.
Строений нет, капитан. Никаких механических объектов.
Ben okuyamıyorum.
Я не могу.
Okuyamıyorum.
Не могу прочесть.
Pilotun kitabını okuyamıyorum.
Я не смогу дочитать эту книгу летчика.
- Gözlüklerim olmadan okuyamıyorum.
- Я не могу читать без очков.
Neden olanları okuyamıyorum?
Почему это нельзя читать в эфир? Это же "здесь" и "сейчас".
Artık okuyamıyorum! Gözlerimi bir noktada tutamıyorum.
Я не могу читать, я не могу остановить взгляд.
Ben hiçbir şey yapamıyorum artık, yiyemiyorum, okuyamıyorum, yazamıyorum.
Я больше не могу ничего делать, Я не могу есть, читать или писать.
Ne bu...? Okuyamıyorum.
Я не могу это прочесть.
- Kahrolası bir yazı işte. Okuyamıyorum.
- Я не хочу читать эту чушь.
okuyamıyorum.
Ничего не вижу.
Başka bir şey okuyamıyorum.
Я не могу различить чтобы то ни было.
- Ullianlıları okuyamıyorum.
О, я не могу чувствовать юлианцев.
Yabancı isimleri pek okuyamıyorum.
Пирс. Я могу неправильно прочесть иностранные имена.
En az 2 ileri medeniyet delili var ; fakat hayat sinyali okuyamıyorum.
Есть признаки по крайней мере двух передовых цивилизаций но я не вижу признаков жизни.
Son zamanlarda pek okuyamıyorum.
Я очень отстал в своем чтении.
Sorun şu ki çok iyi okuyamıyorum.
Дело в том, что я плохо читаю.
Ken, kendi yazımı okuyamıyorum.
Кен, что - то я сам не разберу, что я там написал.
Bu kelimeleri okuyamıyorum. Okuyamıyorum. Boğazıma takılıyorlar.
Не могу — слова застревают в горле.
- Orası kesin. Bakın, son gönderdiğiniz maliye evraklarında, araçların seri numaralarını okuyamıyorum.
Я что звоню : вот вы прислали нам финансовые отчеты
- Peki şu ödünç aldığınız arabalar... Başvurunuzdaki seri numaralarını okuyamıyorum.
Да, но вот те машины, что вы сдавали, я не могу прочесть регистрационные номера.
Eminim öyledirler fakat seri numaralarını okuyamıyorum.
- Не сомневаюсь. Но я не могу прочесть номера. Вот если бы вы могли мне их прочесть...
Elimdeki de faks ve okuyamıyorum.
Мне уже прислали, и я не могу разобрать эти чёртовы номера...
Şuna bak okuyamıyorum bile.
Взгляни на это. Я не могу разобрать это число.
Artık kitap okuyamıyorum.
Не могу больше читать книги.
Okuyamıyorum.
Я не могу читать. Что это значит?
- Şiiri oku. - Okuyamıyorum.
- Прочитай это стихотворение.
Okuyamıyorum.
Я не могу это прочесть.
Bunu okuyamıyorum.
Ёто не кос € к. я что-то ничего не пойму. Ќе поймет.
Okuyamıyorum. Bu Çince gibi.
Ты вообще писать-то умеешь?
Adınızı okuyamıyorum. Adınız, lütfen?
Как тебя зовут?
- Bunları okuyamıyorum!
- Здесь все по-немецки.
- Okuyamıyorum.
Давай! - Я не понимаю.
Günün sorusunu okuyamıyorum.
Я не могу прочитать простой вопрос.
Bunu okuyamıyorum.
Не могу прочитать.
Bunu okuyamıyorum.
Я могу " t читать это.
Başka bir şey okuyamıyorum.
И я не могу чиать больше ничего другого.
Ben okuyamıyorum.
А я твои - нет.
Sadece minik şeyleri uzaktan okuyamıyorum.
Я просто... я просто не могу читать мелкий текст, который далеко.
Nefret ediyorum çünkü gözlüksüz okuyamıyorum.
Я ненавижу субтитры, потому что я не могу прочитать их без очков.
- Yazıyı okuyamıyorum.
- Я не могу прочесть надписи.
Şimdi bile onları ağlamadan okuyamıyorum.
Даже теперь я не могу удержаться от слез, когда перечитываю их..
Çinceyi bile okuyamıyorum.. İngilizce'yi nasıl öğrenicem?
Но я не могу ни писать ни читать по китайски, как же я выучу английский?
Güneş battıktan sonra hiç bir şey okuyamıyorum.
Я уже не могу читать после захода солнца.
Hayır, Flamanca okuyamıyorum.Ya sen?
Очень смешно!