Sıcaklık tradutor Russo
1,122 parallel translation
Yüzey çok hızlı yaklaşıyordu. Bir sıcaklık duvarının içimden geçtiğini... hissettim. İtiraf etmeliyim, ben...
Поверхность приближалась так быстро.
Sıcaklık kontrol paneli, seviye 21, bölüm 10.
Панель контроля температуры, уровень 21, секция 10.
Kumun cam haline dönüşmesi için ne kadar sıcaklık gerektiğini biliyor musun?
Ну-ка, при какой температуре песок превращается в стекло?
Ama gülümsemede bir sıcaklık ve isteksizlik var.
Но в улыбке теплота и неохота.
Bir sıcaklık hissettim.
Боль ушла.
Önce su ve sıcaklık ekledim,... olağan yağmur verdim, arkasından güçlü güneş ışığı...
Я разогрела камень и полила водой, повторив условия обильного дождя, следующего за сильной засухой.
Bir gülünkü gibi kırmızımsı bir renk. Pembe ve soluk. Yapraklarını açması için güneş benzeri bir sıcaklıkla ikna edilmelidir.
Румянец оттенка розы, бледный и розовый - её нужно соблазнять солнечным светом, чтобы она раскрыла свои лепестки.
Hızla sıcaklık arasındaki oranı hatırlamıyorum.
Я не помню допустимый разброс температуры.
Bu sıcaklık hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Как вам эта жара поздней осенью?
Sıcaklık seni kötü etkilemiş.
По-моему, от жары у тебя помутился разум.
Yani başka birinin sıcaklığı, öyle bir sıcaklık ki ; buna güvenmiyorum.
Так что... теплу другого, теплому отношению вроде этого... я не верю ему.
Sıcaklık dolayısıyla yara anında dağlanacaktır.
И глаз вначале не почувствует особой боли.
Ross, sıcaklık!
Росс, отопление!
Sıcaklık, sıcaklık, sıcaklık!
Отопление! Отопление!
Biraz fazla güneşli belki ama bu sıcaklık harika.
Возможно, чересчур солнечно, но эта жара заставляет чувствовать себя восхитительно.
Kasıklarından kalbine doğru giden bir sıcaklık başlıyor ve orada kasıklarınla kalbin tek parça oluyor.
Что-то пробуждается у тебя в паху и достигает самого сердца. превращаясь в сердечно - паховый меридиан.
Fakat gözlerine baktığımda, nezaket ve sıcaklık görüyorum.
Но в его глазах я увидела нежность и доброту.
Ne sıcaklık, ne soluk yaşadığını gösteren hiç bir şey kalmayacak.
Итак, когда жених придет поутру, чтоб разбудить тебя, ты будешь мертвой.
Yakıt'manifold'unda sıcaklık değişimleri.
Температурные изменения в топливном коллекторе.
İçinde bu algılayıcılardan yüzlercesi var. Bunlar hortumun içine salındığında... rüzgar hızı, basınç ve sıcaklık hakkında aşağıya veri gönderecek.
А внутри он содержит сотни датчиков, которые если ввести их в торнадо, будут передавать нам данные о скорости ветра давлении и температуре.
- Sıcaklık kaç derece? Şu anda 21 derece.
70 по Фаренгейту, сэр.
Oh. Yani, istasyondaki tek Kardasyalılar biziz... ve, sıcaklık bizden başka hemen herkes için çok fazla.
Я имею в виду, мы единственные кардассианцы на станции, и для всех остальных температура может показаться слишком высокой.
Quark, sıcaklık ayarlarıyla oynamayı bırak.
Кварк, оставь управление температурой в покое!
60'larda bir hava-değiştirme makinası geliştirdim. Komplike sıcaklık ışını.. Biz ona "lazer" diyoruz.
В 60-х годах я разработал устройство, изменяющее погоду... которое в сущности является сложным тепловым лучом, лазером.
Sıcaklık 85 derece Fahrenheit.
Авто-температера сейчас 85 градусав по Фаренгейту.
Bugün hava güneşli ve açık olacak. Sıcaklıklar da yükseliyor.
Сегодня погода будет солнечной и ясной... с повышением температуры.
Sıcaklık ise 15 derece.
Сейчас - 6 : 45, температура 58 грасусов.
Bugünkü en yüksek sıcaklık 21 derece...
Максимумы температур сегодня в районе 70, сейчас - 58...
O bahşişi bırakmasaydım buraya gelmeyecektin Bu kavayı yapmayacaktık ve aramızda bu sıcaklık olmayacaktı.
Если бы я не оставил тебе эти чаевые ты бы не пришла, и мы бы сейчас не препирались и не было бы искры между нами. - Что?
Taşiyonları yani ışık hızından daha hızlı hareket edebilen ve böylece zamanda sadece birkaç dakikalığına ve sıfır derece sıcaklıkta geriye gidebilen sübatomik partikülleri henüz keşfetmiş olan McGuena isimli bir adamla tanışacaksın.
Ты познакомишься с человеком по фамилии МакГуэйн, который только что получил доказательство существования тахионов субатомных частиц, которые могут перемещаться быстрее скорости света и путешествовать во времени, но лишь в течение пары секунд и только при температуре абсолютного нуля.
Size hep söylüyorum, bu sıcaklık sizi ahmaklaştırabilir.
Я всё время говорю – эта жара может одурачить.
Gün ışığında + 200, gölgede - 200 derece sıcaklık.
Двести градусов на солнце. Минус 200 в тени.
Sıcaklık artışı var.
У нас тут колебание температур.
Sıcaklık.
Тепло.
Gece yarısı sıcaklık sıfırın altında 30 dereceydi.
В полночь было 30 градусов ниже ноля.
Yüreğimde bir sıcaklık var.
Я пoчyвcтвoвaлa тeплo и дpoжь. Жeлaниe?
- Neyle beraber gelmiş? - Sıcaklık.
Чем о вызван,
Sıcaklık gibi, solumak gibi şeyler kalmayacak yaşadığını gösteren.
Дыханье... и тепло погаснут в теле,
Sıcaklık dayanılmaz.
Да, невыносимо жарко.
Bağlanma olmadan, çok fazla eğlence ve sıcaklık.
Тонны удовольствия, море тепла, никаких обязательств.
Bütün o tutku? O sıcaklık?
А вся эта страсть?
Ve sıcaklık, Tanrım, sıcak!
И жара, Боже мой, жара!
Sevgi ve sıcaklık yayan. "
"Ты появилась, словно майский солнечный свет, с яркой улыбкой, излучая любовь и тепло."
Sıcaklık stabil.
Температура стабильна. Отклонений не обнаружено.
Kenarları kıvrımlı ve sıcaklığı dışarı atması için üstü çizik kekten daha güzel bir şey yoktur.
Что такого в пироге? Нет ничего замечательнее пирога с краями гребешком и прорезями сверху для выхода жара.
Ne sıcaklık, ne soluk yaşadığını gösteren hiç bir şey kalmayacak.
И в ту же ночь Ромео в Мантую с тобой уедет. Возьми вот эту склянку - и в постели ты выпей все до капли.
Antimadde enjektörleri donmadan önce bir çeşit uyarı olmalıydı- - çekirdek sıcaklığında düşme bir manyetik sıkıştırıcı alarmı- - birşey olmalıydı.
Должно было быть какое-то предупреждение перед тем, как замерз инжектор антиматерии - падение температуры в реакторе, сигнал магнитных сжимателей - что-нибудь.
Klimada olduğu gibi, ilk önce azıcık soğuk tarafa çevirmelisin. ve sonra bir kerede en yüksek sıcaklığa getirmelisin.
Например печка, сначала ты должна подвинуть эту штуку на охлаждение... и затем сильно повернуть ее обратно на тепло.
En uygun sıcaklığı, nem düzeyini, hatta ışık seviyesini bulmam haftalarımı almıştı.
Я потратил недели на поиски оптимальной температуры, влажности, даже уровня освещённости.
Sıcaklık spermleri öldürüyor.
Жара убивает клетки спермы.
Yatakta bir sıcaklık vardı.
Что его выдало? Тепло, идущее с её половины постели.