Uyandır tradutor Russo
2,040 parallel translation
10. fıkradaki tapu senedi bilgilerini değiştirmek pek de heyecan uyandırıcı olmasa da bu bilgi, tefecinizi polis kimliğine bürüdüğünde en az bir kurşun kadar ölümcül olmaktadır.
Изменение информации в 10-ом параграфе договора о владении может и не особо увлекательное занятие, Но когда такая информация заставляет ростовщика выглядеть копом, она так же смертоносна, как и пуля.
Eğer bir yangın başlarsa Titreşim Alarmı herhangi bir duman detektörü gibi sinyalleri alıyor sonra da yatağımı sallıyor, beni uyandırıyor ve hayatımı kurtarıyor.
Так что я сплю с затычками в ушах. Если начнётся пожар, то "Shake Alert" получит сигнал от любого стандартного детектора дыма и начнёт трясти мою кровать, разбудит меня и спасёт мою жизнь.
David, ispiyonculuk yapma, şunu uyandır ki kovabileyim.
Доктор? Дэвид, не ябедничай.
Yavaşça ve sessizce ayağa kalk çünkü eğer onu uyandırırsan onu öldürürüm.
Тихо и медленно, разбудишь его... и я его прикончу.
Hayır, şu an uyuyor ve uyandırmak istemiyorum.
Он не может. Он спит. l не хотеться разбудить его.
Beni her saat başı uyandır.
В общем, буди меня в начале каждого часа.
İçimde değişik bir his uyandırırdın, çünkü bana, gözlerinde umutla bakardın şu an olduğu gibi hayal kırıklığıyla değil.
И у меня было забавное чувство в моем животе потому что ты смотрела на меня с надеждой в глазах вместо разочарования, которое я наблюдаю сейчас.
Uyandır.
- Разбудите его.
Saat 9'da uyandırın demiştim.
Я поставил будильник на девять.
Binbaşı Reynolds'ı uyandır.
Разбудите коммандера Рэйнольдса.
Kendini işine adaman hayranlık uyandırıcı.
Я восхищаюсь твоей преданностью.
Eğer intihara meyilli bir şeker hastası değilsen bu durum çok şüphe uyandırıcı.
Если ты не диабетик-самоубийца, то это подозрительно.
Çocukları uyandırıyorsun.
- Ты разбудишь детей.
- Sevgilini uyandır.
- Буди своего дружка.
Onu uyandıralım dersem bana bunun tehlikeli olduğunu söylersiniz sanırım.
И если я попрошу разбудить засранца, ты скажешь, что это опасно?
Uyandır onu.
Разбудите его.
Sabah 4.30'ta uyandırırım. - Niye öyle erken?
Пошел в жопу!
Gidip sivilleri uyandırın.
Поднимайте гражданских.
Shepherd'i çağırın, onu uyandırsın. Sonra bekleyip göreceğiz.
Скажем Шепарду ее разбудить, а затем посмотрим.
Uyandırırsın.
Ты разбудишь их.
Ses, Sıçrayanarı uyandırıp Mekanikleri üzerimize çekecektir.
Мы рассчитываем, что шум разбудит скиттеров и привлечет мехов.
Çok garip çünkü bunu ilk duyduğumda, izleyici için aşırı bir saygı uyandırıyor.
Знаете, забавно. Как только я об этом услышал... подумал, что этот фильм будет максимально уважительный к зрителю.
Benim gerçek formum bu pasif genlerle uyandırıldı. ve benim görüşüm, benim deham, atalarımdan kalan sizden miras tüm yeteneklerim bu ilkel modern dünyada pratikte boşa harcanıyor.
Моя истинная природа пробудилась вновь этими пассивными генами, и мое видение, и мой гений, все мои таланты, от моих предков, от вас, практически утраченые этим примитивным современным миром.
Heyecan uyandırıcısın.
Шикарно выглядишь.
Batiatus'tan çıkan nice şampiyon Capua'da yıllardır merak uyandırdı.
люди Капуа восхищены многими чемпионами от Дома Батиата многие годы.
İnsan ruhu sizde merak mı uyandırıyor?
Человеческая душа... вас она интересует?
İki kişi şüphe uyandırır.
Два? Это вызовет подозрение.
- Faz'i uyandırırsan konuşturmaya bak. - Faz mi?
- Вы сможете разбудить Фаза, чтобы я с ним поговорил?
Bu saatte mi? O zaman uyandırın onu.
Тогда разбудите его.
İyi bir şeyler anlatacağın zaman beni uyandır.
Разбуди, когда что поинтересней расскажешь.
Bir dahaki sefere uyandır beni tamam mı?
В следующий раз разбуди меня, хорошо?
Onları uyandırırsan, o lanet kollarını kırarım.
Если разбудишь их, я тебе нахрен руки переломаю.
Kıyılarda yaşayan insanların bu muazzam sulara hürmetle bakması şaşkınlık uyandırıyor.
Неудивительно, что население побережья относится к могущественным водам с великим уважением,
Karbon-14 verilerinin ilk sonuçlarına göre MÖ 2000 ile 1900 yılları arasında yapıldığı izlenimini uyandırıyor.
Предварительные результаты радиоуглеродного анализа показывают, что они были сделаны между 2000 и 1900 годами до нашей эры.
Uyandır o zaman onu!
Ну тогда разбуди его.
- Uyandır o zaman Jack.
- Ну тогда разбуди ее, Джек.
Bu kış ayazında, korulukta... fahişelik yapman hayranlık uyandırıcı.
Я восхищаюсь твоим съемом в лесу в разгар зимы.
Erkek arkadaşlarından ya da şüphe uyandıracak bir şeyden bahsetti mi? Hatırladığım kadarıyla hayır. Yalnızdı.
Она рассказывала о каком-нибудь парне, или говорила что-нибудь тревожное?
Benim için uyandır.
Разбуди его.
Uyandır yoksa ben yaparım.
Разбуди его или это сделаю я.
Masandaki kurbanlarını neden uyandırıyorsun?
Зачем ты будишь своих жертв когда они на столе?
Biliyorum ama sana beni uyandır demiştim.
Я просила тебя разбудить меня.
Merak uyandırıcı.
Интригующе.
Hayır, dur. Uyandım, tamam.
в сознании.
Uyandırdın sayılır.
Отчасти.
Uyandığında hep böyle bebek gibi davranır.
По утрам он всегда сияет от радости. Вперед, в душ.
- Evet! Yani o sabah uyandıktan sonra giyindiniz, mısır gevreğinizi yediniz dişlerinizi fırçaladınız, işe doğru yola çıktınız ve başınıza böyle bir şeyin geleceğini hiç düşünmediniz, öyle değil mi?
Итак, в то утро, после того, как вы проснулись, вы оделись, съели свои хлопья, почистили зубы и пошли на работу, вы и не думали, что такое может произойти, не так ли?
"Bütün hatırladığım uyandığımda çadırı kurmuş olduğum"
Всё... что я помню, это как я проснулся со спущенными штанами.
O olmasa iş için beni kim uyandırırdı?
Да.
Merhaba. Uyandığıma göre sanırım işe yaradı.
Я проснулся, значит, думаю, это сработало.
- Sanırım uyandı..
- Кто это? - По-моему мы проснулись Оранжевый Марс.
uyandırdığım için üzgünüm 18
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandığımda 33
uyandın mı 44
uyandırın onu 16
uyandırdım mı 47
uyandır onu 30
uyandım 69
uyandığında 36
uyandı 37
uyandığımda 33
uyandın mı 44