English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Russo / [ Ç ] / Çıkmak

Çıkmak tradutor Russo

7,093 parallel translation
Onunla başa çıkmak için yeterince zorlanacaksın nasıl olsa.
- Не лезь к ней, а то пожалеешь.
Seni o kadar büyük bir bok yığınının altına gömeceğim ki çıkmak için sen bana yalvaracaksın.
Я похороню тебя под грудами хреновой работы, и ты будешь умолять освободить тебя.
Ya da sen kendine bunu söylüyorsun çünkü Daniel Hardman'a karsı çıkmak istemiyorsun.
Или вы просто так говорите, потому что не хотите перечить Дэниелю Хардману.
Vekiliniz huzurunuza çıkmak istiyor!
Управляющий прибыл!
Biriyle aynı eve çıkmak büyük bir adım, Rae.
Съезжаться с кем-либо это важный шаг, Рэй.
Yürüyüşe çıkmak ister misin diyecektim.
Не хочешь прогуляться?
Ancak destek çıkmak yerine bana sinirlendi.
Но вместо поддержки, он разозлился на меня.
- Dışarı çıkmak.
– Свободу.
Erken çıkmak için yine o lanet kertenkeleni mi bahane edeceksin?
Ты что, серьезно собираешься использовать свою сраную ящерицу как оправдание, чтобы снова свалить с работы?
Birisini bir köşeye yeteri kadar sıkıştırırsan ordan çıkmak için herşeyi yapabilirler.
Загони кого-нибудь в угол и он сделает всё, чтобы оттуда выбраться.
Ben de çıkmak üzereydim.
Я собирался уходить.
Bunu unutmanı umuyordum. ve benimle yemeğe çıkmak ister misin diye sormak istemiştim.
Я надеялся, что вы забудете об этом, и хотел спросить вас, не хотели бы вы со мной пообедать.
Ne oldu Caroline? Çıkmak üzereydim.
Кэролайн, что случилось?
Hayır. Dışarı çıkmak istiyorum.
Нет, я хочу пойти прогуляться.
Biraz dışarı çıkmak istiyorum.
Мне бы не помешал свободный вечер.
Balkondan çıkmak biraz kötü değil mi?
Немного неловко уходить с балкона.
Yani geçen sefer dairenden çıkmak için balkonu kullandığımda...
Когда я покидала твою квартиру через балкон
Çıkmak ilişki mi oldu?
А свидание - это уже "отношения"?
Mahkemeye çıkmak istiyorsun ki oradan halka seslenebilesin.
Хочешь выступить в суде, чтобы зрители все слышали.
Onsuz göreve çıkmak istemezdim.
Никогда не хотела идти на задание без неё.
"Dışarı çıkmak için en iyi yol içinden geçmektir." Robert Frost.
"Чтобы выбраться, иди напролом". Роберт Фрост.
- Yemeğe çıkmak ister misiniz dedim?
Я говорю, пожрать с нами не хотите?
Siz polislerin yanlış zamanda ortaya çıkmak gibi kötü bir huyunuz var.
У копов и правда есть привычка появляться не в то время.
O zaman niye onunla takılmak için yola çıkmak üzeresin?
Тогда зачем ты сейчас едешь к нему?
- Çıkmak istiyorsan çıkarsın.
Хотите выйти из игры, выходите.
"Altta olanlarla çıkmak"?
"С тем, у кого чин ниже"? Что это вообще?
Merhaba, seninle dışarı çıkmak isterim.
Привет. Я решила выпить с тобой.
Çıkmak zorundaydım.
Я должна была.
Hayır Tim. Zoe'nin anne-babası şehre geldi. Yemeğe çıkmak istiyorlar.
Просто родители Зоуи в городе, и они хотят поужинать.
O kadar uzun bir gizli göreve çıkmak evliliğini etkiler miydi sence?
Вы не думаете, что из-за работы под прикрытием, такой длительной, пострадал Ваш брак?
Aradığınızda tam da çıkmak üzereydim ama polise yardım etmek benim için zevktir.
Я уходил, когда вы позвонили, но всегда рад помочь полиции.
Tekrar omzuma çıkmak isteme.
Не проси меня снова встать мне на плечи.
Seninle çıkmak isterim. "
Я рада буду сходить куда-нибудь с тобой.
Başa çıkmak için çok büyük.
Он слишком взрослый, чтобы с ним "справляться".
Ben de yola çıkmak üzereydim.
Я как раз выхожу.
Çünkü televizyona çıkmak bu anlama geliyor.
Ведь на экране такой и становишься.
Dışarı çıkmak ister misin?
Не хочешь выйти на улицу?
Bu da demek oluyor ki, yapıcı görev üstlenmek solun yanında yer alıp, sağa karşı çıkmak.
Это значит жесткие требования, сотрудничество с леворадикалами и нападки на правое крыло.
Ben de senin kadar buradan çıkmak istiyorum ama diğerlerini bırakmayacağım.
Я хочу выбраться отсюда, так же как и ты, но только вместе с остальными.
Kendimi topladım ve oradan çıkmak istedim.
Я подскочил, чуть не бросил все, чтоб помчаться туда.
Hapse girecekti Kelly, ona sahip çıkmak için bize yardım edemeyecekti.
Она была бы в тюрьме, Келли, и она не просила бы нас о помощи.
Çıkmak mı istiyorsun?
Ты хочешь освободиться?
Bu yüzden dışarı çıkmak istemedim.
Вот почему я не хотел идти сюда.
Eğer her şey yolunda giderse lokantadaki işten çıkmak zorunda kalacağım.
Наверное, если всё получится, мне придётся увольняться с работы в закусочной.
Açığa çıkmak hoşuma gitmedi.
Я не люблю находится на открытой местности, агент Бэйкер
Gizlice çıkmak için fırsat kolluyordum.
Я просто ждал возможности свалить оттуда.
- Buradan çıkmak zorundasın.
Вы должны выбираться отсюда.
Akıllı bir çocuk dışarı çıkmak için bir yol bulma üzerinde çalışıyor.
Он умный малый, к тому же, уже думал, как бы выбраться.
Çıkmak mı?
Отсюда?
Buradan canlı olarak çıkmak istiyor musun Pratt?
Хочешь уйти отсюда живым, Пратт?
Böyle ansızın karşına çıkmak istemezdim. Aramayı denedim, sürekli telesekretere yönlendi.
Я не хотела заявляться вот так.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]