A big deal перевод на турецкий
6,262 параллельный перевод
Mm. Look, it's not a big deal.
Bak, bu kadar büyütmene gerek yok.
It's really not a big deal.
Çok önemli değil yahu.
It is a big deal, okay?
- Tabii ki önemli.
Losing your virginity is a big deal.
Bekâretini kaybetmek önemli bir mesele.
This is what I always do. It's not a big deal.
Ben hep böyle yapıyorum, hiç mühim değil.
I'm sure it's not a big deal.
Eminim büyük bir sorun degildir.
Oh, that... It's not a big deal.
- Önemli bir şey değil.
Returning to full duty, that was a big deal to him.
Aktif göreve geri dönmek onun için büyük bir olaydı.
Dad, it's not a big deal.
Baba, o kadar büyütülecek bir şey değil.
And it was a big deal to me.
Benim için büyük bir olaydı.
It's not a big deal.
Önemli değil.
It's not a big deal.
O kadar da ciddi değil.
And if this plankton decline pans out to be as dramatic as we think it is, then that would be a big deal.
Ve eğer bu plankton azalması sanıldığı kadar büyük oranda meydana gelseydi çok büyük bir sorun teşkil ederdi.
It's not like a big deal, okay?
Büyütülecek bir şey değil.
It's not a big deal.
Büyütülecek bir şey yok.
No, but we came up with this valve that was almost a big deal.
Bu valf sayesinde neredeyse çok büyük bir iş başaracaktık.
And when a priest pays attention to you, it's a big deal.
Bir rahipin dikkatini çekerseniz ise, bu önemli bir şeydir.
I don't wanna make a big deal out of this...
Bak bu olayı büyütmek istemiyorum.
- Seriously, it's a big deal.
- Ciddiyim, bu önemli bir mesele.
- I know it's a big deal.
- Önemli olduğunu biliyorum.
It was a big deal... our first hunt together.
Büyük bir olaydı. Birlikte ilk avlanmamızdı.
This is a big deal, baby.
Bu büyük bir iş bebeğim.
Well, no, it's a big deal for me, too.
Ama benim için de büyük bir iş.
So, I don't think it's a big deal.
Bence hiç sorun değil.
But we nailed a big deal, and we're travelling today... in the time-honored ritual of the handshake.
Ama büyük bir işi bağladık ve zamana meydan okuyan... el sıkışma ritüeli için yola çıktık.
No, Dan, really, it's not a big deal.
- Hayır Dan, gerçekten önemli değil.
- It's kind of a big deal.
- bu bir çeşit büyük antlaşma.
You guys think finding a CEO is a big deal?
bir CEO bulmanın büyük bir anlaşma olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- That doesn't sound like such a big deal. Well, actually, it is.
- çok büyük bir sorunmuş gibi gelmedi yani, aslında öyle.
Why are you making it a big deal?
Neden bunu büyütüyorsun?
That's a big deal to a lot of people.
Pek çok insan için bu çok önemli.
Mr. Solo. You should know... I'm a big deal in the Resistance.
Bilsen iyi olur, Direniş'te çok önemli biriyim.
Wow, well, that's a big deal.
Bu.. Büyük bir teklif.
Courtney, it's not a big deal.
Courtney, büyütmeye gerek yok.
Well, maybe it's not a big deal to you, but she's my only sister, and we never go visit her.
Senin için olmayabilir ama o benim tek kız kardeşim ve onu hiç ziyaret etmiyoruz.
Don't make a big deal out of it.
Bu kadar büyütme.
But it is a big deal!
Büyük bir şey ama!
It's not a big deal.
Çok önemli bir şey değil.
Dad, it's not that big a deal.
- Baba, o kadar da önemli bir şey değil.
It's not like he's even that big of a deal.
O kadar da önemli biri değil.
Look, it's just kind of a gigantic deal, you know, when you go against your party and all the big bosses who got you here.
Bak bu sadece biraz fazla büyük bir mesele. Partiye gidersin ve sana karşı olan herkes oradadır gibi.
I'm a big old deal around here.
Buralarda eski toprağım artık.
Gotta make a run It's a big money deal
Bu iş gelmez savsaklamaya Döner büyük paralar
You just go to New York, you take care of this big ol'distribution deal with Sony.
Sen New York'a gidip Sony ile yapılacak olan büyük dağıtımcılık anlaşmasını hâllet.
Adds up to Hiram Williams is a big damn deal.
Toplamda Hiram Williams harika bir parça demek.
This is too big a deal, Lena.
Bu çok ciddi Lena.
- It's just a watch. Big deal.
- Sadece bir saat.
Ben should know what's going on with his property, but if we call the cops, it's a big ordeal, and nobody wants to deal with that.
Ben mülkünde neler olduğunu öğrenmeli, ama polislere haber verirsek bayağı sıkı bir sorgulama geçireceğiz ve kimse bunla uğraşmak istemiyor.
Yeah, it's a really big deal.
evet, bu gerçekten büyük bir antlaşma.
- Not that big of a deal.
- Hayır. - Abartmaya gerek yok.
But... it's a pretty big deal.
Büyük bir olay.
a big one 212
a big mistake 20
a big 229
big deal 484
deal 1720
dealer 65
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283
a big mistake 20
a big 229
big deal 484
deal 1720
dealer 65
deals 32
dealers 22
dealing 46
deal with it 283