All clear перевод на турецкий
4,388 параллельный перевод
it's all clear?
Her şey yolunda mı? ...
All clear!
Tehlike yok!
Hey, the first-floor emergency rooms are all clear.
İlk kattaki acil odaları tamamen tahliye edildi.
All clear!
- Yol temiz.
All clear.
Temiz!
All clear.
Her şey yolunda.
All clear?
Anlaşıldı mı?
It's all clear.
Kimse yok.
All clear.
Tüm açıktır.
It's all clear back here.
Burası temiz.
- I swabbed three security techs for control samples - all clear.
Kontrol grubu olarak üç güvenlik görevlisinden örnek aldım.
All clear, everybody.
Temiz, millet.
Are we all clear on what's gonna happen next?
Herkes ne yapacağını anladı mı?
Sector three, all clear. That's the entrance to the excavation site.
Kazı alanının girişi bu.
We're all clear on this floor.
Bu kat temiz.
All clear now, m'lord.
Her şey yolunda lordum.
That's not why I came by, just so we're all clear.
Buraya bu yüzden gelmedim, söylemiş olayım da.
When I give you the all clear.
Güvenli olduğunu onayladığımda.
It's all clear.
Temiz.
All clear!
Temiz!
All clear.
Temiz.
All clear!
Bitti.
It's all clear sailing from here.
İşler gayet yolunda gidiyor.
Confirmed all clear, S.
Tamamen temiz S.
And just so you know, I just had my annual physical and got tested for, you know, everything and all clear.
Bilin diye söylüyorum : Yıllık muayenemi yaptırdım ve o mesele için test de yaptırdım ve her şey temiz. Ne?
Told them this grid's been searched, and it's all clear.
Bu bölümün arandığını ve bir şey bulunamadığını söyledim.
All clear.
- Tamamen temiz.
Not at all. I made myself clear.
alakasi yok. ben kendimi acikladim.
First, I'm gonna clear your name of all criminal charges.
Öncelikle isminizi tüm suçlardan aklayacağım.
Brought all my stuff up here to Santa Barbara while I try to clear my name.
Adımı temizlemeye çalışırken, bütün eşyalarımı buraya Santa Barbara'ya getirmiştim.
All clear.
- Yol temiz.
All right, we're clear within five miles.
Pekâlâ, sekiz kilometrelik alan temiz.
Ok... And it all becomes clear!
Şimdi her şey daha net.
We commit her body to the ground, earth to earth, ashes to ashes, dust to dust, with a clear and certain hope of resurrection into the eternal life, according to the mighty working, whereby he is able to subdue all things unto himself.
Onun bedenini toprağa veriyoruz. Toprak toprağa, küller küllere, tozlar tozlara. Sonsuz hayat için yeniden canlanacağına inanıyoruz.
Don't follow until you hear the all-clear.
Ben güvenli olduğunu söylemeden peşimden gelmeyin.
We're just not clear how we're supposed to do that, when all of our agents keep getting sent back home.
Anlamadığımız tek nokta, bu yardımı bütün ajanlarımız bize geri gönderilirken nasıl yapacağımız.
Clear all the bad spirits out of here.
Buradaki tüm kötü ruhlardan kurtaracak bizi.
Ok. So we're all in the clear.
Pekâlâ, şimdi hepimiz temize çıktık.
He then arrives at our theater acting all innocent when it is clear that his only intention is to spy and to steal.
Sonra da tüm amacı bizi gözetleyip fikirlerimizi çalmak olduğu halde gelip amfide masum rolü yaptı.
There were more than forty United States senators on that bill as co-sponsors, so they were already a long, long way to getting the sixty votes to have it clear all the procedural hoops.
Yasa tasarı halindeyken bile hali hazırda destek veren 40 senatör vardı. Prosedürleri halletmek için gereken 60 oyun çoğuna ulaşmışlardı bile.
All right, the coast is clear.
Pekâlâ, etraf sakin.
All my tests were clear.
Tüm testlerim temiz çıktı.
This devastating figure is due to clear-cutting rainforests for grazing respiration, and all the waste animals produced.
Bu yıkıcı rakam nedeniyle için otlak yağmur ormanları temizlemek kesme Solunum ve tüm atık Hayvanlar üretti.
All right, Lavon, I don't know if I made myself clear, but me and Lynly, not exactly in a kissing zone right now.
Lavon, kendimi ifade edebildim mi bilmiyorum ama Lynly'yle ben şu sıralar öpüşecek durumda değiliz.
All right, guys, clear out of the way.
Pekâlâ, millet, yolu açın.
You can clear all that up down at the district.
Bunu merkezde doğrulamak için bizimle gelmelisiniz.
I want all resources focused on Errol Chasen, is that clear?
Bütün birimin Errol Chasen'a odaklanmasını istiyorum, anlaşıldı mı?
It's become clear-look at me - that if we concentrate all our efforts on Jerry's follow-through, we will solve this problem.
Belli oluyor ki, bana bi'bakın, çabalarımızı Jerry'nin kavisine yoğunlaştırırsak, bu sorunu çözeriz.
Once we clear all this stuff out, it'll be nice.
Hayal gücünü bir kullansana. Burayı tamamen boşalttıktan sonra, harika bir yer olacak.
All right, let's clear the mats.
- Minderleri temizleyin.
Heart rate 120. All right, airway's clear.
Basınç 80, nabız 120.
clear 3420
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clear the area 71
clearing throat 68
clear the way 99
clear a path 30
clear as a bell 21
clear the air 23
clear the room 54
clear the court 17
clear off 96
clear the bridge 17
clearing throat 68
clear the way 99
clear a path 30
clear as a bell 21
clear the air 23
clear the room 54
clear the court 17
clear off 96
clear the bridge 17
clear it 26
clear out 126
clears his throat 22
clearly not 42
clear it out 16
clearing of throat 39
clear here 17
clear as day 33
clear out 126
clears his throat 22
clearly not 42
clear it out 16
clearing of throat 39
clear here 17
clear as day 33