Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ C ] / Clearly not

Clearly not перевод на турецкий

1,794 параллельный перевод
Everyone got invitations from an anonymous source for a dinner in their honor, when that's clearly not the case.
Buradaki herkes, alakasız bir şekilde onurlarına düzenlenecek bir yemek için isimsiz bir kaynaktan aynı davetiyeyi aldı.
You are clearly not ready for motherhood.
Anneliğe hazır olmadığın çok açık.
And here is someone who is clearly not the least impressed with any of it.
Yanımızda toplantıdan tatmin olmamış gibi görünen bir konuğumuz var.
What, that you let me use hot water, - When I'm clearly not ready?
Ne yani tamamen hazır olmadan bana sıcak suyu kullandırmayacak mısın?
Clearly not.
Öyle olmadığı açık.
You know, one of the marks of a successful leader is appointing trusted lieutenants, and Ms. Holliday was clearly not up to the job.
Başarılı lider belirtilerinden birisinin güvenilir sağ kollar atamak olduğunu sen de bilirsin ve Bayan Holliday açıkça bu göreve uygun değildi.
They're clearly not coming back for us, okay?
Bizim için dönmeyecekleri apaçık.
And the reason I know respect is a tool is because it is clearly not a natural thing, and we forget to use it all the time, and then we start competing with each other and exploiting each other
Saygının bir araç olduğunu biliyorum çünkü doğal bir şey olamaz ve kullanmayı genellikle unutuyoruz. Sonrasında da birbirimizle yarışmaya başlıyor birbirimizi sömürüyor.
Supposedly the insurgents had left the area, but that's clearly not the case.
Güya asiler bölgeden ayrılmıştı. Ama öyle olmadığı anlaşılıyor.
- Forgive me, but that's clearly not true.
- Yani... - Affedersiniz ama bu doğru değil.
And I just have to say, you have the spirit of a noble warrior, Which is not to say that you're not incredibly feminine, Because clearly you are.
Ve söylemem lazım ki, sizde asil bir savaşçının ruhu var ancak bu inanılmaz derecede kadınsı olduğunuzu değiştirmiyor çünkü açıkça görünüyor.
That would be special, but clearly it did not go as planned.
Çok özel olmalıydı, ama hiç planladığım gibi gitmedi.
- Clearly, not you
Kimin umurunda ki?
- ISIS clearly is not the agency for us.
- ISIS'in bize uygun bir ajans olmadığı gün gibi ortada.
And then you show up here today, and... and you're my boss, and... and I think you're flirting with me, which is... because if you're not flirting with me, then clearly I can add delusional to my list of flaws,
Sonra bugün sen geldin. Patronumsun ve sanırım bana kur yapıyorsun. Çünkü kur yapmıyorsan kusurlarımın listesine bir de hayal kurmayı ekleyebilirim ve yüksek sesle söylediğim için kovulabilirim.
Well, not for him, clearly.
Belli ki onun için değil.
I got this. Ted Durkas clearly did not write that poem.
Ted Durkas'in o şiiri yazmadığı çok açık.
Not the second photo, Which was clearly taken on another day.
Başka bir gece çekildiği açıkça ortada olan ikinci resimde yok.
And seeing that you clearly want an excuse to see Lux, maybe it's not that much of a favor to ask after all.
Ve zaten Lux'ı görmek için bir bahane arıyor gibi duruyorsun belki de bunu sormak, bana karşı bir kıyak sayılmaz.
And not to mention the dangerous set of circumstances you clearly believe yourself to be in right now.
Ve seninki gibi tehlikeli bir durumdayken onlara bundan bahsetmiyorsan.
A true gentleman - Which clearly he is not -
Gerçek bir beyefendi, ki o değil, borcuna sadıktır.
There. I hope you've learned something about not judging others. Miss Kitka is clearly a fine non-zoo animal eating citizen.
Umarım hepiniz bayan Kitka'nın iyi birisi olduğunu ve hayvanat bahçesinden kimseyi yemeyeceğini öğrenmişsinizdir.
- I did not say that. - Clearly you have been.
- Yapıyormuşsun işte.
I don't know! I'm not thinking clearly. I haven't been sleeping.
Doğru düzgün düşünemiyorum, uyuyamıyorum.
Not very clearly.
Çok net değil.
Did I not instruct you to send out invitations to my bachelors - with the date, time and location clearly marked?
Seni bekar yakışıklılara gönderilen davetiyelerdeki tarih, zaman ve mekanın özellikle belirtilmesi konusunda bilgilendirmedim mi?
Do not disturb. I believe that's what the sign on the door clearly says.
Kapıdaki "Rahatsız etmeyiniz" yazısı yeteri kadar açık değil mi?
I'm not remotely capable of grasping the universe... but clearly there's a spirit... vastly superior to man, which is what always humbled me and I want to know.
Kainatı anlayacak kapasiteye sahip değilim ama bir ruh olduğu belli insandan oldukça üstün, bu yüzden hep bunu öğrenmek istemiştim.
Okay, the girl code clearly states, and I quote, even if the first girl gives permission, she could just be saying it without meaning it, so the second girl should be sensitive enough not to force the first girl to spell it out, thus making her feel worse.
Pekala, kızlar yasası açıkça der ki ; parantez açıyorum... " Birinci kız izin vermiş olsa bile laf olsun diye vermiştir, gerçek anlamda değil.
Oh, well, clearly you're not familiar With the broken-door theory.
Belli ki kırık kapı teorisini bilmiyorsunuz.
And while I'm not eager to make a legal ruling in what is clearly so intensely personal a conflict, apparently that is the only way to settle this?
Kişisel bir çatışma olduğu belli olan bir konuda yasal bir karar vermeye hevesli olmasam da bunu halletmenin tek yolu bu gibi görünüyor.
Am I not speaking clearly?
- Yeterince açık konuşmuyor muyum?
- No. Clearly, you are not.
Belli ki değilsin.
And, clearly, that man Does not relish being outdoors.
Ve bu adam kesinlikle sahada olmaktan hoşlanmıyor.
And he clearly has a goatee, does he not, Agent Noh?
Ayrıca bir keçi sakalı var, öyle değil mi, Ajan Noh?
Which clearly shows you are not the son of Shariq Marku, nor are you the brother of Anila or Sara.
Buna göre, kesinlikle Shariq Marku'nun oğlu değilsiniz.. ... Anila ve Sara'nın da kardeşi değilsiniz.
Well, clearly It's not working very well, is it?
Peki besbelli ki....... İyi işlemiyor, değil mi?
I think for the first time that they had colour in the dailies, they clearly were not happy with the colour.
Sanırım ilk kez provalarda renk kullandılar. Açıkçası renklerden hiç hoşnut değillerdi.
Don't do it. Clearly these are not our parents.
Yapma bunu.
Clearly I'm not good at talking anybody into doing anything they don't want to do.
Kimseye istemediği bir şeyi yaptırmakta iyi olmadığım belli.
So a squirt gun and an old badge- - clearly he's not a cop.
Su tabancası ve eski model rozet. Belli ki bu bir polis değil.
- I did, but not clearly.
- gordum fakat tam net degil.
John Smith, George. Clearly, that's not his real name. Oh.
John Smith'in gerçek ismi olmadığı kesin George.
Clearly, we're not gonna come to any conclusions here today, so let's move past it.
Belli ki bir sonuca varamayacağız. Geçelim bu konuyu.
Clearly, she's not.
Belli ki, o değil.
John, you're not thinking clearly.
John, mantıklı düşünemiyorsun.
It's... it's embarrassing and humiliating to be an older woman in this country, where everything of value is young and new, and I very clearly am not.
Her türlü değerin genç ve yeni olmakla ölçüldüğü bu ülkede yaşlı bir kadın olmak çok utanç verici ve incitici, hele bir de genç ya da yeni olmadığının farkındaysan.
But clearly this is not her wish.
Ama besbelli niyeti bu değil.
Not bad, considering the guy clearly doesn't skimp on security.
Fena değil, özellikle de adamın güvenlik konusunda cimrilik etmediğini düşünürsek.
It's probably Arabic for "not clearly."
Belki Arapça'da "şüpheli" demektir.
Clearly they did not have Tony in mind when writing that.
Bunu yazarken Tony'yi düşünmüyorlardı herhalde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]