All your life перевод на турецкий
2,436 параллельный перевод
All your life has been spent by worrying about me.
Ömrün hayatın beni merak etmekle geçti.
You spent all your life together, right?
Bütün hayatınız birlikte geçti değil mi?
And you've been lied to, for all your life.
Sana yıllarca yalan söylemiş.
You can't just write letters all your life.. .. and shirk all responsibility!
Bütün yaşamın boyunca sadece mektup yazıp sorumluluktan kaçamazsın!
Do you want to remain unmarried all your life? - Yes.
Hayatın boyunca evlenmeden mi duracaksın?
So you wanna be a loser sting reporter all your life?
Bu yüzden hayatın boyunca ezik bir muhabir mi olmak istiyorsun?
You ride around on your two-wheeled circus all your life!
Tüm hayatını tekerlekli bir sirkte sürdürürsün.
You've been a saint all your life.
Hayatın boyunca azize gibi yaşadın sen.
If we don't go now, you'll get beat all your life?
Şimdi gitmezsek, sürekli dayak yiyecek misin?
Damn, didn't you go crazy being stuck there all your life?
30 yıl orada kalmak akıl sağlığını bozmadı mı?
You suffered all your life because of your parents.
Ailen yüzünden tüm yaşamın boyunca sıkıntı çektin.
All your life you thought you were better than me.
Hayatın boyunca benden üstün olduğunu sandın.
I guess your personal life isn't distracting you from work after all.
Sanırım özel yaşamın bugün yaşadıklarından sonra seni çok ta etkilememiş.
But then again, you are the greatest contradiction of all. Dedicating your life to the greater good and at the same time, deceiving those you love the most.
Ama yinede en büyük çelişki hayatını iyiliğe adayıp aynı zamanda en çok sevdiğin kişiyi kandırman.
After all, your life is not exactly An advertisement for happily ever after. Good night.
Sizin hayatınız mutlu mesut yaşadılar reklamı sayılmaz.
It happened so that he's in my life so much more than in each of your lives, and I look at you now, you're all so sweet... and I was jealous of him, what a fool didn't want to share with anyone.
O benim hayatımda hepinizden daha çok yer tutuyor Şimdi buradan bakıyorum hepiniz çok tatlısınız... Ve kıskanmıştım onu. ne salakmışım Kimseyle paylaşmak istememiştim sanki bir şey olacakmış gibi?
Look at your bosses : drink all day, the women, a great life
Patronlarına bir bak, bütün gün içki, kadın.
You know, every time you talk about your life being a mistake, all I hear is that my whole existence is a mistake and you...
Ne zaman hayatının hatalarla dolu olduğunu söylesen benim varlığımın da bir hatadan ibaret olduğunu anlıyorum sadece.
- Get on with your life? Listen to yourself, young blood, all right?
Beni iyi dinle, genç adam?
I'll give all this money back to the FBI, you spend the rest of your life on death row, and we'll call it even.
Bu paranın tamamını FBI'a geri vereceğim, sen hayatının geri kalanını idam sıranı beklemekle geçireceksin ve böylece durumu eşitleyeceğiz.
Are you still in a codependent relationship with your ex, feeling like you don't deserve all the good things in your life?
Hala eski kocana duygusal olarak bağımlılık mı duyuyorsun, sanki hayatında iyi şeyleri hak etmiyormuşsun gibi?
It's your life, Kurt, and you weren't safe at McKinley anymore and we all get it.
Bu senin hayatın, Kurt McKinley'de artık güvende değildin, bunu hepimiz anlıyoruz.
What was it like... knowing what the love of your life was doing with all these men?
Hayatının aşkı bütün o adamlarla birlikte oluyor ama seninle olmuyordu.
I'll suffocate your rabbit face. Then I'll just suck all the life out of it and then twist your neck and -
Tavşan suratını boğup canını alırım, sonra da boynunu döndürürüm...
If this is what you want your life to be now, sitting by the swimming pool and hanging out with models, schmoozing all night at Hollywood nightclubs, I...
Eğer hayatının şu andaki gibi olmasını istiyorsan, bir havuzun başında oturup, mankenlerle takılmak, tüm gece Hollywood klüplerinde geyik çevirmek, ben...
But whether it's Wendy, Kate, your patients... they're all substitutes of a kind, allowing you to avoid actually engaging in the world, experiencing life in any real way.
Ama Wendy olsun Kate olsun, hastaların olsun bunlar bir çeşit yedek oyuncu gibi hayatı gerçek anlamda tecrübe etmekten, dünyaya bağlanmaktan kaçınman konusunda sana fırsat sağlıyorlar.
All the significant attachments in your life... The ones you've mentioned here... Your father, your wife, Gina... have ended.
Hayatında bağlı olduğun burada bahsettiğin bütün kişilerle baban, karın Gina... ilişkin sona ermiş.
Yeah well, your father did not need controlling all my life paranoid Not talking about my father, talked to us
Paranoyak bi babayla dolanmak istemedim tabi ben de
I hated all your rules and wanted Steve's easy life.
Kurallarından nefret ettim ve Steve'inki gibi bir hayat istedim.
Oh, Tony, all I've wanted all my life was your love.
Tony, hayatım boyunca istediğim tek şey senin aşkındı.
Ted, all I've wanted all my life Ted, all I've wanted all week... was your love.
Ted, hafta boyunca istediğim tek şey senin aşkındı.
I've been reading a lot of books about grief, and they all suggest waiting six months before you make any big changes in your life.
Istırap hakkında bir sürü kitap okumaktayım ve ve hepsi hayatınızda büyük bir değişiklik yapmadan önce 6 ay beklemek gerektiğini söylüyor.
You can swear all you want, but right now, Our agency is turning your life upside down.
İstediğin kadar yemin edebilirsin, ama şu an ajansımız hayatınızı altüst ediyor.
Tower Prep is about the individual's relationship with their skill, how your unique skill can develop because you flourish as a person by learning about all aspects of life.
Kule Hazırlık kişinin yeteneğiyle olan ilişkisiyle ve hayatın tüm açılarını öğrenerek bir insan olarak özgün yeteneğinizi nasıl geliştirebileceğinizle ilgilidir.
You're scared your childhood is over and with it all the best times of your life.
Hayatının en iyi dönemi olan çocukluğun bittiği için biraz korkuyorsun.
Wait, you don't wish your life was like that, doing all sorts of insane things?
Bekle biraz, hayatının böyle olmasını istemiyor musun? Çılgınca şeyler mi yapmak istiyorsun?
a detour in your new life? ? tell all of your friends good-bye?
Çeviri : daniskede
It's not your fault all the men in your life are so easily manipulated.
Hayatındaki bütün erkeklerin kolayca yönlendirilmesi senin suçun değil.
The greatest gift that you can give her, and to all of us, is to live your life, to fulfill Destiny's mission and have faith in each other.
Ona ve hepimize verebileceğiniz en büyük hediye hayatınızı yaşamanız Destiny'nin görevini tamamlamanız ve birbirinize güvenmeniz.
I want to help you seize your future to create fulfilment in all areas of your life.
Sana gelecek günlerine tutunmanda ve hayatını dolu dolu yaşamanda yardımcı olmak istiyorum. Hoşuna gider mi?
Gregory Beals'life is in your hands, which is why all these people are here.
Gregory Beals'ın hayatı senin ellerinde. Bu insanların burada olmalarının sebebi bu.
Must feel like you've done enough with your life, Sebastian... Having made all the legendary music you have.
Yaptığın o efsanevi müzikle, hayatının hakkını verdiğini düşünüyorsundur.
Meanwhile, the rest of your perfect little life's gonna be all roses and personal trainers, so don't you tell me you know how I feel!
Ama bu arada mükemmel hayatının geri kalanı hep güller ve özel eğitmenler arasında geçecek. Bu yüzden bana nasıl hissettiğimi bildiğini söyleme!
Hey, do you ever think about building a moat around your house so that you don't have to deal with all these lower life-forms?
Hey, hiç evine bir sur inşa etmeyi düşündün mü? Böylece ezik yaşam formlarıyla uğraşmak zorunda kalmazdın.
I mean, you have to give up your life and all, but you know what? You just... You live for those kids, and it's satisfying.
Tamam, tüm hayatından falan vazgeçiyorsun ama sadece çocuklar için yaşadığın için bu seni tatmin ediyor.
Your, uh, your mother might be a bit much, but underneath it all, she just wants to be a part of the baby's life.
Annen fazla üstüme gelse de aslında bebeğin hayatında rol almak istediğinden...
And now, filled with a sense of achievement and accomplishment, you've decided to stare into your daughter's unoccupied room and muse about all the things that could go wrong with your life.
Başarı hissiyle dolup taşman gerekirken kızının odasında gözlerin dalıyor. Hayatında yanlış giden bir şeyler olduğunu düşünüyorsun.
All I know is that not living your life isn't the answer.
Tüm bildiğim, hayatını yaşamaman doğru cevap değil.
When you came in, with all your energy and your wonderful ideas, I started feeling like maybe you were gonna help me put it all back together. My house, not my life.
Sen gelince tüm enerjin ve müthiş fikirlerinle dedim ki belki toparlamama yardım edebilirsin evimi, hayatımı değil.
ALL : And you take his place for the rest of your natural life.
Ve sen de normal hayatının sonuna kadar onun yerini alacaksın.
And that's how I, the Duke of Nuts, by disfiguring you beyond all recognition, humbly saved your life.
İşte ben... Fıstık Dükü... tanıdıkları prensesin görünüşünü değiştirerek... hayatını kurtarmış oldum.
all yours 230
your life is over 24
your life 193
your life depends on it 17
your life is in danger 35
life 1101
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
your life is over 24
your life 193
your life depends on it 17
your life is in danger 35
life 1101
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30
life's a bitch 23
life's too short 77
life or death 27
life is hard 20
life is complicated 17
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30
life's a bitch 23
life's too short 77
life or death 27
life is hard 20
life is complicated 17