Ambassador перевод на турецкий
4,312 параллельный перевод
One's the brand ambassador of honestly.
Birisi dürüstlük abidesi.
This is the last of the retinue of a Turkish ambassador who was foolish enough to approach me.
Bana gelme aptallığını gösteren Türk elçi heyetinin son üyesi bu.
Hail, Ambassador!
- Merhaba Büyükelçi.
- I serve my mistress the Prophetess of Ari-Alia, I am their ambassador.
Onlar benim azizem Arialia'ya hizmet eder. Ben onun elçisiyim.
Ambassador of Light, you will give in to the Shadow.
Işığın elçisi, Gölge'ye teslim olacaksın.
- You are an ambassador of your trade.
- Sen işinin elçisisin. - Oh!
When you come from a poor country, you don't become an ambassador.
Fakir bir ülkeden geldiğinizde elçi olmazsınız.
You know what? Just this once, no dissembling, no psychic paper, no pretending to be an earth ambassador.
O zaman, sadece bu seferlik, bir şey gizlemeyeceğim, psişik kâğıt yok,... Dünya'nın elçisi gibi davranmak da yok.
Mayor Nicky departed on the ground coach as scheduled, and a driver dropped off a proposal from ambassador Tenetty.
Başkan Nicky planlandığı gibi gezintiye çıktı ve bir şoför Elçi Tenetty'nin teklifini getirdi.
Funeral for the former ambassador of Japan tomorrow at 9 : 30, followed by a luncheon with the National Board of Directors for the Girl Scouts of America.
Yarın 9.30'da Japonya eski büyükelçisinin cenazesi, sonra da Amerikan Kız İzcileri Ulusal Yönetim Kurulu ile öğle yemeğiniz var.
It's not so far from the Russian experiment... I'd better get him home. He's cornered the American Ambassador.
Bu Rus deneyi çok uzakta değil onu eve daha fazla almak istiyorum.
The Ambassador thinks it is.
- Büyükelçilik ilgilendireceğini düşünüyor.
The Ambassador feels very strongly in the circumstances it would be best to terminate this liaison.
Büyükelçi bu durumlarda çok güçlü hissediyor... İrtibatı sonlandırmak için iyi olurdu.
You must realise, the Ambassador had no choice!
Büyükelçilik'in başka seçeneği yoktu, farkında olmalısın.
I'll take this to the Ambassador.
Bunları Büyükelçi'ye götüreceğim.
- Don't tell me you're an ambassador.
- Bana elçiyim deme sakın.
We knew the ambassador to Mexico.
Meksika'daki büyükelçiyi biliyorum.
Lee Hak-su North Korea's ambassador to Germany
Lee Hak-su. Kuzey Kore Alman Büyükelçisi.
Comrade Ambassador, have you forgotten what my job is?
- Yoldaş Büyükelçim. Benim işimin ne olduğunu unuttunuz mu?
A guy named Sigmund, who is the German ODA vice-minister had a meeting with the North Korean ambassador.
Sigmund adında bir adam Alman Resmi Kalkınma Yardımları Bakan Yardımcısı Kuzey Kore Büyükelçisi ile toplantı yaptı.
At the end, the ambassador told his female translator to take good care of Sigmund.
Toplantı sonunda büyükelçi bayan tercümanından Sigmund ile özel olarak ilgilenmesini istedi.
It's Comrade Ambassador.
Yoldaş Büyükelçinin ta kendisi.
How is North Korean ambassador a ClA business?
Kuzey Kore Büyükelçisi nasıl CIA işi oluyor?
I'm an ambassador of Democratic People's Republic of Korea to Germany.
Demokratik Kore Cumhuriyetinin Almanya Büyükelçilerinden biriyim.
It was an order from Comrade Ambassador.
Yoldaş büyükelçinin emriydi.
Today, Comrade Ambassador made an attempt to defect to the West.
Bugün Yoldaş Büyükelçi batıya iltica teşebbüsünde bulundu.
I demand to see the American ambassador!
Amerikan büyükelçisini görmeyi talep ediyorum!
We will fetch you the ambassador.
Sizi elçiliğe götüreceğiz.
The French ambassador and Secretary Kissinger are about to come to blows over whether or not...
Fransız Büyükelçi ve sekreteri Kissinger
I would, except the ambassador's english is terrible and, well, your French is flawless.
Söylerdim ama Büyükelçinin ingilizcesi çok kötü ve senin fransızcan kusursuz.
Ambassador Brynhildr!
Hayır! Temsilci Brynhildr!
Ambassador...
Temsilci..
The Ambassador was conferring with her ancestors!
Atalarımız ile görüşmek için kendisi bize elçi oldu!
Ambassador Brynhildr only comes out of her turret once every four months.
Temsilci Brynhildr, yalnız 4 ayda bir kulesinin dışına çıkar..
Olfin Tennety, crooked E-Rep Ambassador.
Olfin Tennety, sahtekâr E-Rep elçisi.
There's an ambassador on East 44th Street who should be doing something about this.
Cadde'de bununla ilgilenecek bir büyükelçi olmalı.
I'm not going to bother the ambassador of Peru to get vaccination tips.
Aşı tavsiyesi için büyükelçiyi rahatsız edecek değilim.
I'd rather assess the cause of the crash, ambassador.
Kazanın nedenini belirlemeyi tercih ederim, sayın elçi.
Your ship is most impressive, ambassador.
Geminiz oldukça etkileyici, sayın elçi.
In other words, ambassador... the meta-gene allows certain humans to develop super-human powers.
Başka bir deyişle, sayın elçi Meta-Gene sıradan bir insanı, süper güçlü biri yapıyor.
Not how we operate, ambassador.
Bu şekilde çalışmayız, sayın elçi.
Our people appreciate the Reach's openness, ambassador.
İnsanlarımız Erişilenler'in açık sözlülüğünü takdir ediyor, sayın elçi.
Thank you, ambassador.
Teşekkürler, sayın elçi.
The... the ambassador's suitcases and personal items are in that trunk.
Büyükelçinin valizi ve kişisel eşyaları var o bagajda.
I would rather damage these seats than the ambassador's hat boxes.
Büyükelçinin şapka kutularındansa arka koltuğumun zarar görmesini tercih ederim.
- the ambassador!
-... talep ediyorum!
But why don't we discuss it tonight in our oversized Jacuzzi at the Four Seasons, where I just booked us the ambassador suite.
Ama neden bunu akşam özel olarak Dört Mevsim'de ayrıttığım elçi suitindeki, devasa jakuzide tartışmıyoruz.
I was at the Ambassador Hotel all night.
Dün gece Ambassador Otelindeydim.
I decided a long time ago that I was not going to bring that home to my family, so I take a night at the Ambassador to clear my head.
Uzun zaman önce işimi ve ailemi bir araya getirmemeye karar verdim,... ben de geceyi kafamı toplamak için Ambassador'da geçirdim.
Were you with her at the Ambassador Hotel
Çarşamba akşamı Ambassador Otel'de...
What do you want with me, Ambassador?
- Benden ne istiyorsun, Elçi?