Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / An enemy

An enemy перевод на турецкий

2,320 параллельный перевод
A clever, camouflaged Zionist, an enemy of People's Poland.
Zeki kamufle olmuş bir Siyonist, Polonya Halk Cumhuriyeti'nin düşmanı.
He's wasted decades chasing an enemy that probably doesn't even exist.
Ama kabul etmelisin bunlar güzel kar dondurmaları.
Last month, we determined that an enemy operative had intercepted classified, coded data streams between the Pacific fleet and the Pentagon.
Geçen ay, Pasifik'teki donanmamızla Pentagon... arasındaki şifreli mesajlaşmaların kodlarını ele geçirmeye yönelik... bir operasyonun duyumunu aldık.
That's just an enemy's rationalization.
Bu sadece düşmanı haklı çıkartmak için söylenen sözler!
Like I said, just an enemy's rationalization!
Hala düşmanı haklı çıkartmaya çalışıyorsun!
It's a hunting machine that combines the paranormal interface of the psycho-frame and the power to take control of an enemy's psycommu weapons.
Bu da onun, Psychoframe'ler ve düşmanın Psycommu tabanlı silahlarını kontrol etmek için paranormal arayüze sahip bir avcı makina birimi haline gelmesini sağlar.
You take out an enemy when you have the chance!
Fırsatın varken düşmanı yoketmeliydin!
If you let an enemy go, he might kill an ally or even you!
Eğer düşmanın kaçmasına izin verirsen, er yada geç, ya sen yada bizlerden bir başkası ölür!
If they retrieve the prisoner, they won't pass up a chance to take out an enemy.
Eğer görevleri rehineyi kurtarmak olsa bile, bu sırada karşılarına çıkacak hiçbir düşmanı yoketme fırsatını kaçırmayacaklardır.
Do not make an enemy of me before it is necessary, Gaius.
Gerekmedikçe beni düşmanın yapma Gaius.
"to make an enemy of Marcellus Agrippa, a Roman senator?"
"Marcellus Agrippa'yı düşman edinmek bana veya aileme ne yarar sağlayacak?"
There's a client in my office right now who is about to become an enemy.
Şu anda ofisimde bana düşman olmak üzere olan bir müşteri var.
Because you're a foreign national and you're a suspect in the murder of a federal agent, you're classified as an enemy combatant.
Yabancı uyruklu olduğundan ve federal bir ajanın öldürülmesinde şüpheli konumunda olduğundan, düşman savaşcısı olarak da tasnif edilebilirsin.
This Australian is an enemy of the emperor.
Bu Avustralyalı, imparatorun düşmanı.
And if you're wrong, we lose the chance to destroy an enemy.
Yanılıyorsan bir düşmanı yok etme şansımızı kaybederiz.
Well, Santa made an enemy that day.
Noel Baba o gün kendine bir düşman edindi.
The simplest way to turn an enemy into a friend is to seek their counsel.
Bir düşmanı dosta çevirmenin en iyi yolu ondan tavsiye almaktır.
Now you made an enemy.
Şimdi beni kendine düşman ettin.
Now you've made an enemy.
İşte şimdi kendine bir düşman edindin.
Now you made an enemy.
İşte şimdi kendine bir düşman edindin.
The last thing we want is an enemy on the police force. I get it.
İsteyeceğimiz son şey, bir polis düşmanımızın olması.
If you need to convince an enemy to work with you... it's a good idea to offer a token of friendship.
Eğer düşmanınızı sizinle işbirliği yapmaya ikna etmek istiyorsanız, sahte bir arkadaşlık önermek iyi bir fikirdir.
But what if an enemy attacked you?
Peki ya düşman saldırırsa?
My hospital equipment has been stolen and used to help an enemy of the state.
Benim hastane ekipmanım çalınıp, devlet düşmanı birine yardım etmek için kullanılmış.
We've got three hours before the ship goes into ftl- - no, sergeant- so let's keep at it- - - there's no- - we can still win this- - this is an enemy you can't fight.
Geminin FTL'e girmesine üç saat var. Hayır, Çavuş- - - O zaman devam edelim- -
An enemy.
Bir düşman.
There's always an enemy.
Her zaman bir düşman vardır.
You were right. There always is an enemy.
Haklıydın, her zaman bir düşman vardır.
The lntelligence Commendation Award. For your work on neutralizing an enemy spy.
Bir düşman casusunu etkisiz hale getirdiğiniz için İstihbarat Üstün Hizmet ödülünüz.
- An enemy.
- Düşman.
- An enemy?
- Düşman mı?
Now you're gonna see what it's like having me for an enemy.
Şimdi düşmanın olursam hayat nasıl bir hal alıyormuş onu göreceksin.
- I tell you this, as long as Charles Brandon served me, he never betrayed a friend, nor ever... took unfair advantage of an enemy.
Size şunu söyleyeyim Lord Hertford : Charles Brandon benim hizmetimde olduğu sürece, ne bir dostuna ihanet etmiştir, ne de bir düşmanından haksız yere faydalanmıştır.
You took a risk in attacking an enemy far superior in numbers, and you lost.
Sayıca sizden çok çok üstün olan düşmana saldırmakla bir risk aldınız ve kaybettiniz.
If even I can see through this Buy More cover, what's an enemy spy gonna think?
Ben bile Buy More kamuflajını yutmadıysam sizce düşman ajanlar yutar mı?
Deeter's line of work made him an enemy to Israel.
Deeter işi yüzünden İsrail düşmanı oldu.
Ask anyone who's made an enemy of me, Sutton, if they don't dearly regret that decision.
Kime sorarsan sor kim benden nefret ediyor, Sutton cana yakın davranmazlarsa kararı reddet.
As an enemy combatant, I'm entitled to one last cigarette according to Geneva Convention article 89, paragraph 3, subsection k.
Düşman muharibi olarak Cenevre Konvansiyonu'nun üçüncü paragrafının, k fıkrasına göre son bir sigara alma hakkım var.
Based on my dinner under the rainbow last night, I'd rather have you as a friend than an enemy.
Dün akşamki kötü yemekten sonra senin arkadaşım değil, düşmanım olman gerek.
That's not unusual for a fast attack. He could be tracking an enemy sub.
- Sıradışı bi saldırı mı var?
I don't have an enemy in the world.
Benim hiç düşmanım yoktur.
This story isn't worth making an enemy of the PM's Office.
Bu hikâye, Başbakanlık'la düşman olmaya değmez.
He's just communicating, like the Madagascar hissing cockroach right before he strikes an enemy.
İletişim kuruyor. Tıpkı Madagaskar tıslayan hamamböceğinin, düşmanına saldırmadan önce yaptığı gibi.
Entering enemy airspace momentarily!
Şu an itibariyle düşman uzay sahasına girildi!
An effective booby trap not only needs to look like a good hiding spot, it also needs to leave your enemy incapacitated.
Etkili bir bubi tuzağının iyi gizlenmiş olması yeterli değildir. Aynı zamanda düşmanı aciz bırakabilmelidir.
I got an old enemy coming after me.
Peşimde eski bir düşmanım var.
And laser-target designators, An unmanned drone allows your enemy
Ve lazer hedeflemeli insansız bir hava aracıyla düşmanlarınız
If you were to put Kalil Abramson on that plane under the guise of an unlawful enemy combatant, which he is, for all intents and purposes...
Kalil Abramson'ı düşmana yardım ve yataklıktan o uçağa bindirebilirseniz ki şu anda öyle görünüyor.
An enemy attack.
Bu bir düşman saldırısı!
Enemy or not, we're planning an execution.
Düşman ya da değil. Bir infaz planlıyoruz.
Who wasthis enemy? Tu'an Gu.
- Düşmanımız kimdi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]