An invitation перевод на турецкий
1,519 параллельный перевод
Oh, the invitation. There's an invitation in your mailbox to Thanksgiving dinner.
Şükran yemeği davetiyeni posta kutusuna attık.
He would have, but Mommy didn't send an invitation!
O gelirdi ; fakat annem bir davetiye göndermedi!
Never met him. But just shy of my 16th birthday... he surprised me with a copy of his documentary... and an invitation to spend the summer with him and the Fierce People.
Onu hiç tanımadım ama 16. doğum günümde beni bu belgeselle, onunla ve vahşi insanlarla bir yaz geçirmek için gönderdiği bir davetiyeyle şaşırttı.
Oh, this is an invitation to Xiangyang's exhibition.
Siz ikiniz işleri zorlaştırmayı ne zaman keseceksiniz?
Forgive me. I must have forgotten an invitation.
Bağışlayın, davet verdiğimi unutmuşum.
Man, for me, an unlocked door was always an invitation.
Kilitlenmemiş bir kapı bana hep davetkar gelirdi.
Waiting for an invitation?
Davetiye mi bekliyorsun?
You should take lessons before issuing an invitation.
Bir kadını dansa kaldırmadan önce ders alman gerekir.
I know I sent you an invitation, but I am calling just to be sure, if you're coming, of course.
Sana bir davetiye göndermiştim ama aramam gerektiğini de düşündüm. Geliyor musun? Korkmana gerek yok.
We received an invitation to Rosings from Lady Catherine.
Leydi Catherine bizi Rosings'e davet etti.
I've received an invitation.
Bir davetiye aldım.
You sent me an invitation with a photo of a woman...
Bana üzerinde bir kadın fotoğrafı olan bir davetiye yolladın...
You sent me an invitation with a photo of a woman.
Bana üzerinde bir kadın fotoğrafı olan bir davetiye gönderdin.
I mean, if that's an invitation.
- Yani, bu bir davetse eğer.
And when I received an invitation from two European film festivals,
Avrupa'daki bir film festivaline davet edildiğimde ise,
Should've taken an appointment sent an invitation card to her highness.
Sence, Majestelerinden randevu alıp ona bir davetiye gönderelim mi?
Can you send an invitation to this address?
3, 4, 5, 6, 7... Bir şey rica etsem. Bunu şu adrese yollayabilir misiniz?
When I'm famous don't go asking me for money or for an invitation letter!
Ünlü olunca sakın benden para ya da konser bileti falan isteme.
And an invitation to a birthday party.
Ve bir doğum günü partisine davet.
Doina gave you an invitation?
Doina size randevu verdi mi?
Didn't you get an invitation?
davetiye almadın mı?
Gave me an invitation to her homecoming concert.
Bana mezuniyet günü konseri için bir davetiye verdi.
- Excuse me? This is an invitation-only function.
- Afedersin, sadece davetliler gelebilir.
Well, they sent us an invitation to send a delegation.
Temsilciler heyeti yollamamız için bize de davetiye yolladılar.
Don't think of it as an invitation, consider it a summons.
Bunları davetiye olarak düşünmeyin, bunları resmi bir çağrıma emri olarak düşünün.
It's not like I want an invitation to Thanksgiving.
Şükran Günü'ne davet edilmeyi beklemiyorum.
I sent him an invitation he couldn't refuse.
Ona reddedemeyeceği bir davetiye hazırladım.
She's sending an apology... for being so remiss as to wait one whole week... since I had to dinner at your house to extend an invitation.
Büyükannem sizde yemek yemenin ardından davet için bir hafta beklediği için özür notu yolluyor.
It's an invitation to Rory Gilmore's 21st birthday party.
Rory Gilmore'un 21. doğum günü partisine bir davetiye.
I sent her an invitation!
Hangi cehennemden geldiğini sandı?
She said she sent you an invitation.
- Onun gönderdiğini bilmiyordum.
The tables are for the people who are polite enough to respond to an invitation in the proper manner.
Masalar, düzgün bir şekilde bir davete cevap verecek kadar kibar olanlar içindir.
If you're waiting for an invitation, it ain't gonna happen.
Eğer davetiye bekliyorsan, böyle bir şey olmayacak.
You won't be receiving an invitation, Gina.
Bir davet almayacaksın, Gina.
An invitation.
Hayır, bir davet mesajı.
Because it happens to be an invitation to the biggest party of the year.
Çünkü bu, yılın en büyük partisine davet demek oluyor.
Probably an invitation to one of Princess Anne's dogging parties.
Muhtemelen Prenses Anne'in çoban böreği ve seks partilerinden birine davettir.
- This is the second time you have refused an invitation from her.
Bu onun davetini ikinci kez reddedişiniz.
I'm not supposed to let you in without an invitation.
Sizi davetiyesiz almamam gerekiyor.
I understand Major Sheppard extended an invitation to you to join his team.
Binbaşı Sheppard ekibine girmen için bir davette bulunduğunu öğrendim.
Mr. Bray, my coming here was not an invitation to start driving by my house again.
Bay Bray, buraya gelişim yine beni evime bırakmanıza davet etmek için değildi.
You need an engraved invitation or what?
Sana özel bir davetiye mi gerekiyor?
As usual, I extend an open invitation to Big Tobacco.
Her zamanki gibi, Big Tobacco'ya açık davetiye veriyorum.
Well, I continue to offer an open invitation to Mr. Naylor to join us in Congress to talk about the inclusion of our new poison label which, if I might say...
Bay Naylor'a yeni zehir etiketimizi eklemeyi Meclis'te tartışmak üzere bize katılması için davetim devam ediyor, eğer diyebilirsem...
What, we need an engraved invitation?
Ne oldu, davetiyeye mi ihtiyacımız var?
I don't need an engraved invitation.
Mezara davetiye çıkarmama hiç gerek yok.
Look, I've got an invitation.
Bak. Davetiyem de var.
What are you waiting for, Gilmore, an engraved invitation?
Ne bekliyorsun Gilmore? Süslü bir davetiye mi?
- Because it further confuses... an already complicated situation, you invite Ivan to be your business partner... and then Ivan takes that as a broader invitation.
- Çünkü zaten karışık bi durum... bu daha çok kafa karıştırır, Ivan'ı iş ortağın olması için davet edersin... ve sonra Ivan bunu daha geniş bi davetiye zanneder.
It's an open invitation.
Açık bir davet.
So is this where my dinner invitation disappears?
Yani burası benim yemek davetimin ortadan kalktığı an mı?
invitation 26
invitations 22
invitation only 16
an innocent man 28
an interview 25
an indian 21
an in 17
an intervention 30
an incident 18
an innocent 18
invitations 22
invitation only 16
an innocent man 28
an interview 25
an indian 21
an in 17
an intervention 30
an incident 18
an innocent 18