Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / An office

An office перевод на турецкий

3,497 параллельный перевод
Did Jerry Martin have an office here?
Jerry Martin'in burada bir ofisi var mıydı?
You want an office now too?
Şimdi de ofis mi istiyorsun?
Student says he saw the targets enter an office on the first floor of Fuld Hall about ten minutes ago.
Bir öğrenci, birinci kattaki koridorda on dakika önce ikisini de gördüğünü söylüyor.
Unless those opportunities have an office down the hall with you in it, I'm not interested. Okay.
O fırsatlar koridorun sonunda, içinde senin olduğun bir ofis içermedikçe ilgilenmiyorum.
Do and see life... Before I get locked in an office forever.
Bir ofise sonsuza kadar kapanmadan önce hayatı gör ve yaşa.
You only talk in an office?
Sadece ofiste mi konuşursunuz? Psikiyatr mısınız?
Yes, an office he's vastly unprepared for.
Evet, çok hazırlıksız olduğu bir ofis.
There is a medical lab in an office building nearby.
Yakınlarda bir tıbbi laboratuvar var.
It's an office building, Detective.
Bir ofis binası, dedektif.
You mentioned an office?
Bürosu olduğunu söylemiştin.
Jeez, Meredith, you know, this is an office.
Meredith, burası bir ofis.
You know, I thought this was an office, not the thunderdome.
Burasını ofis sanmıştım, güreş kafesi yapılan yer olarak değil.
- Good. This is not so much an office as it is a rec room with a bunch of computers in it.
Ofis gibi değil de, birçok bilgisayarı olan kayıt odası gibi düşün burayı.
It's nice getting paid and having an office.
Ofisin ve düzenli maaşın olması iyi bir şey.
My law firm has an office in New York.
Büronun New York'ta da şubesi var.
I got an office.
Bana ofis verdiler.
Why do you need an office?
Ofise neden ihtiyacın var ki?
And because of all this good sense, you now have a frozen pet fish and an office in disarray?
O yüzden mi ofisin darmaduman?
And, uh, Linda had an office here at the museum.
Linda'nın burada bir ofisi varmış.
We tore one off at an office party...
Bir ofis partisinde prezervatif yırtıldı- -
Running the new Sweetums Foundation charity allows me to do that and work in an office with more mahogany wood than currently remains in the Amazon rain forest.
Sweetums Hayır Vakfı'nı yönetirken bunu yapabilirim. Hem de şu anda Amazon Ormanları'nda bulunandan daha çok Maun ağacının olduğu bir ofiste.
So when people look at that whole period, we didn't have an office, a secretary, and one paid staff person, but we did it.
Sonuç olarak o döneme dönüp bakıldığında, ofisimiz, sekreterimiz... ve ücret ödenen tek bir çalışanımız yoktu. Ama başardık.
That's how our family's supposed to work. Except I don't have an office to go back to.
Yalnız benim geri dönecek bir iş yerim yok.
No, you were the one who wanted to open an office in New York and go after Canning's firm.
Hayır elbette, Canning'in firmasının peşinden gitmek için New York'da ofis açalım diyen sen değil miydin?
Can you meet me back at the office in an hour? - Okay, but I...
Benimle bir saat içinde ofiste buluşur musun?
He wasn't in his office. I-I'm sorry, but we can't have visitors wandering the halls without an escort.
Üzgünüm, ama yanında refakatçisi olmadan dolaşan ziyaretçileri kabul edemiyoruz.
Abby keeps an Abby's Lab for Dummies around here in her office.
Abby'nin hazırladığı "Abby'nin aptallar için laboratuvar kılavuzu" ofisinde bir yerlerde olacaktı.
Need I remind you that Daniel is having his coffee in your former office right now.
Daniel'ın kahvesini şu an senin eski ofisinde içtiğini sana hatırlatmama gerek var mı?
Mr. Palach, please go to the post office at 8 pm for an urgent call.
Bay Palach, saat sekizde acil bir telefonunuz var efendim.
Now, before you sound off, as a courtesy to the Venezuelan consulate, the U.S. attorney's office has granted Mr. Cano an extradition hearing.
Sen ileri geri konuşmadan önce Venezuela Konsolosluğu'na nezaket olarak... Birleşik Devletler savcılık makamı Bay Cano'ya suçlu iade duruşması sağladı.
As the court received from the venezuelan consulate, the U.S. attorney's office has granted Mr. Cano an extradition hearing.
Venezuela Konsolosluğu'na nezaket olarak... Birleşik Devletler savcılık makamı Bay Cano'ya suçlu iade duruşması sağladı.
But what I do know is that when I was standing in her office with an arrow aimed at her heart, she begged me to spare her, all on behalf of me and Thea.
Ama şimdi onun ofisinde kalbine nişan almış halde dururken ben ve Thea hatırına canını bağışlamam için yalvardığını biliyorum.
Let's see if we can make sure that address isn't just an empty office.
Oranın bomboş bir ofis olmadığına böylece inanamayacağımıza göre?
I just saw a PR opportunity, and I went full speed ahead like a runaway train, which is why everyone in my office calls me an absolute train wreck.
Bir tanıtım fırsatı gördüm ve tam gaz üstüne atladım. Tıpkı bir kaçış treni gibi. O yüzden de, ofisteki herkes bana "tam bir tren kazası" diyor.
In a few hours, an attempt will be made to remove President Bolton from office.
Birkaç saat içinde Başkan Bolton'u azletmek için bir girişimde bulunulacak.
Just waded through 10,000 geezers, searching for an insane old man who turned into a dog when he saw a doctor's office. "
Hiç işte. 10 bin tane moruğun arasında gezinip,... doktoru gördüğünde köpeğe dönüşen yaşlı bir deliyi aradım. "
In my office, in an hour.
Bir saat içinde, ofisimde.
If you do not have hard, irrefutable evidence on my desk, evidence that our office can pursue to an arrest and conviction by the end of this workweek, I will accept all of your resignations bright and early Monday morning.
Bu haftanın sonuna kadar masamda tutuklamaya ve hüküm giydirmeye yetecek kuvvetli ve çürütülemez bir kanıt görmezsem pazartesi sabahının erken saatlerinde istifalarınızı kabul ederim.
Soon, she had enough money for an apartment and to set up a Fakeblock office.
Çok geçmeden, bir daire tutup Fakeblock ofisi kuracak kadar para kazandı.
An exciting office.
Heyecanlı bir ofis.
Now, I was told by the Inspector General's office that an anonymous complaint had been filed against a soldier in the platoon.
Bana başmüfettişlik tarafından bölükteki bir asker için isimsiz bir şikayette bulunulduğu söylendi.
I also suspect that this office is keeping an eye on the 2009 members of the Red Team.
Aynı zamanda bu ofisin 2009 yılındaki Kızıl Ekibi takip ettiği şüphesindeyim.
No, you see, I don't have the warrant, but if you get me his phone records, I will get you an administrative subpoena as soon as I'm back in the office.
Hayır, mahkeme kararım yok ama bana kayıtları gönderirseniz ofise gider gitmez size resmi bir talep yazısı gönderirim.
We were supposed to meet in my office a half an hour ago.
Yavım saat önce odamda buvuşacaktık.
Obviously, we know most of it, but I just want to hear the details from you because a crisis can provide an opportunity to uncover the leaks that we have been looking for in your office.
- Elbette hikâyenin çoğunu biliyoruz ama ayrıntıları bir de senden almak istiyorum. Çünkü böyle bir kriz, ofisinizde aradığımız sızıntıları bulabilmek için harika bir fırsat olabilir.
A warehouse, an empty office space not far from the airport.
Güvenli ev, boş bir ofis havaalanına uzak olmayan
Everybody at the office was avoiding the case, but when they finally did, the arbitrator wrote an 85-page report on how the media had caused my dismissal, so I only got a 30-day suspension out of the whole thing
Ofisteki herkes davadan kaçınıyordu ama nihayet ilgilendiklerinde, hakem medyanın kovulmama nasıI sebep olduğuyla ilgili 85 sayfalık bir rapor yazdı.
And we have an appointment on the 23rd in my office.
Ve ayın 23 ünde ofisimde randevumuz var.
You know, I have fond memories of this office.
Bu ofiste güzel anılarım var.
He has a degree in ethno-musicology from Wesleyan, so he's a receptionist in a dental office.
Şu an bir dişçi yazıhanesinde resepsiyonist. Yani buraya yapacak bir şey aramaya gelmedim.
You should be in an office.
Bizim aile böyle yürümeli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]