And clear перевод на турецкий
8,249 параллельный перевод
I heard you loud and clear today, baby girl.
Bugün seni gayet açık ve net anladım, bebeğim.
"Put the hat on the cat" and clear the set, we're rolling!
Kediye şapkayı giydir ve seti temizle, başlıyoruz.
Free and clear.
Bağımsız ve net.
Harvey, we can still win this case and clear- -
Harvey, hala bu davayı- -
He is mystical when he should be clear and clear when he should be mystical.
Yalın olacağı yerde mistik, mistik olacağı yerde yalın bir anlatımı var.
Read you loud and clear.
- Seni çok net duyuyorum.
Okay, but be very... very clear because the air is getting thin and I'm getting loopy.
Tamam, ama çok çok net anlatmanız lazım çünkü hava git gide azalıyor... -... ve aklımı toplayamıyorum.
I just want to be clear on who's the who, and who's the whom.
Kim kimmiş, kime kimmiş bilinsin istiyorum.
All the same, my wife and... we're both... very clear on this, that...
Üstelik, eşim ve ben.. ... ikimiz de bu konuda aynı fikirdeyiz...
We've each made our positions clear and now we must play it out.
Hepimiz yerimizi belli ettik ve buna göre oynamalıyız.
Whoever holds the bunny gets to safely say something true and meaningful to clear the air before the game.
Her kim tavşanı tutarsa istediği herşeyi söyleyebilir. Böylece maç öncesi gerginliğimiz azalıyor.
But one thing is clear... It doesn't work and it is not a cure.
Ama gerçek olan şu ki işe yaramıyor ve tedavi ile alakası yok.
So put your mind at ease, and I'm gonna call you when the coast is clear.
Bu yüzden rahatla ben ortalık sakinleşince seni arayacağım.
By the summer of 1980, it was clear it was going to happen, and so Steve's net worth was going to go from $ 10 million to around $ 200 million.
1980 yazına geldiğimizde arzın gerçekleşeceği belli olmuştu. Ve Steve'in net değeri 10 milyon dolardan 200 milyon dolara çıkacaktı.
And so, we have to be really clear on what we want them to know about us.
Bu yüzden insanların bize ilişkin ne bilmek istedikleri konusunda çok açık olmalıyız.
But in a very unusual statement, Anderson's lawyer made it clear that Fred had relied on statements by Jobs that turned out to be false and that Anderson had explained the dangers of backdating to Jobs.
Ama Anderson'ın avukatı Fred'in, Jobs'un yanlış beyanlarına güvendiğini ve Anderson'ın, tarihi öne çekmenin tehlikesini Jobs'a açıkladığını olağandışı bir ifadede ortaya çıkardı.
Clear everyone out, meet me back at the hotel, and we'll deal with this.
Herkesi tahliye edip otelin arkasında benimle buluş, bu işi beraber halledeceğiz.
Just to be clear, you tried to have both Sean and his Hexenbiest mother killed more than once.
Net konuşmak adına söylüyorum Sean'ı da, Hexenbiest annesini de öldürtmeye kalkışmıştınız. Birden çok sefer.
Yeah, and we are just looking to clear his name.
Evet ve biz buraya onun adını temize çıkarmak için geldik.
There was something going on with you and Nina. That much is clear to me.
Seninle Nina arasında bir şeyler varmış, orası bayağı aşikâr.
Dr. Monaghan, you've already made it clear that you're passionate about your work and that you also feel frustrated and helpless.
Dr. Monaghan, zaten işine bağlı biris olduğunu daha önce söylemiştin ve üzgün ve çaresiz hissettiğini de.
Providing you with clear motivation to get the pills to the men and women you feel need them.
Bu da size muhtaç olan kadın ve erkeklere hap bulmanız için gerekli nedeni veriyor.
I mean, I tried to clear his airway and do CPR, you know, just in case, but, uh, I couldn't remember how many breaths for each push and...
Yani, hava yolunu açmaya ve kalp masajı yapmaya çalıştım, hani ne olur ne olmaz. ama her baskıya kaç nefes veriyorduk hatırlamayamadım ve...
And after looking at these e-mails, it was clear that she was losing touch with old friends and even cancelling plans with her boyfriend.
Bu e-postalara bakınca, eski dostlarıyla irtibatı kaybettiği sevgilisiyle yaptığı planları iptal ettiği bile görülüyor.
He's lucid... And he's made his wishes very clear.
- Aklı yerinde ve ne istediğini bilen bir hasta.
Uh, and just so we're clear, he's the prince of Durhan, an allied country.
Ve şunu biliyoruz ki kendisi Durhan Prensi. Müttefik bir ülkenin. Evet.
Lord, as we begin this project, give us clear heads and fast fingers to help us write goodly. Amen.
Tanrım, biz bu projeye başlarken güzel yazabilmemiz için bize temiz zihin ve hızlı parmaklar ihsan eyle.
And do they want to clear a place in that?
Yani oranın temiz olması mı isteniyor?
I've been asked to forward that due to some rather rapid and extreme flooding, the streets are being kept clear in order to evacuate the lower lying areas of Manhattan.
Benden şunu dile getirmemi istediler Bunu aşırı sel yüzünden ertelememiz gerekecek Manhattan'ın deniz seviyesi altındaki bölgelerini tahliye ettikleri için sokaklar boş bırakılacak...
You realized henry was gonna clear suyin's debt And take her away from you.
Henry, Suyin'in borcunu ödeyecekti ve onu senden uzaklara götürecekti.
And it is clear that I'm being set up.
Ve bana tuzak kurulduğu gün gibi ortada.
So, the good news is, your EKG and chest films came back clear.
İyi haber, EKG ve göğüs röntgeni temiz.
The scale of the explosion is determined. However, it is clear that he is serious and many people died.
Ne büyüklükte bir hasara yol açtığını hala bilmiyoruz ama durumun vahim olduğunu ve can kayıplarının yaşandığını biliyoruz.
We make it clear that the American government is back and that we're on their side.
Amerikan hükümetinin geri döndüğünü ve aynı tarafta olduğumuzu göstereceğiz.
You'll have to clear out of the theater and come back for the next show. D'oh!
Salonu boşaltmanız ve bir sonraki seans için bilet almanız gerekiyor.
Loud and clear.
Açık ve net.
It was clear to us that when Durst realized the bags were floating, he cut the bag, picked up the head, and he took off.
Durst'ün poşetlerin üzdğünü fark ettiğinde, kafanın olduğu... poşedi kesip, içinden aldığına emindik.
And as I've made clear, this is not about me.
İzah ettiğim gibi konu ben değilim.
And I thought I was clear, Rowena.
Ben de açık olduğumu sanıyordum Rowena.
After a busy voting nothing was clear that Norway waiting for another decade oil and gas.
Artık netlik kazandı. Norveç önümüzdeki on yıl boyunca petrol ve gaz üretimini sürdürecek.
And its high referendum result Prime Minister gave a clear mandate to ensure that point the Russians at the door because it has the full support of the EU.
Bu referandum Rusları ülkeden kovması için Başbakan'a tam yetki veriyor.
And just so I can be absolutely clear, as well as Jimmy, I think you said you knew Vincent Erskine as well.
Şu konuda emin olmalıyım. Sanırım Jimmy ile birlikte, Vincent Erskine'yi de tanıdığınızı söylemiştiniz.
And there's no clear connection between Melander and Freddie Holst.
Melander ile Freddie Holst arasında da net bir bağlantı yok.
Bounce me off the door, take a swing, go with whatever makes it clear that you and I just plain don't like each other.
Kapıya vurup, itip kakabilirsin. Birbirimizden hoşlanmadığımızı gösteren her şeyi deneyebilrsin.
We're looking for anything that can clear George Reed and implicate Lisa Hoffman in the murder of her husband... e-mails, letters, diaries, bank statements, wills, life-insurance policies.
George Reed'i temize çıkaracak herşeye bakıyoruz. ve Lisa Hoffman'ı kocasını öldürdüğü fikrine bulaştıracak herşeyi. - Postalar, mektuplar, günlükler,
Is the president finally able to acknowledge the very clear and disturbing rape culture pervading the United States military today?
Başkan bugün, Amerika Birleşik Devletleri ordusunu istila eden, çok net ve rahatsız edici tecavüz kültürü hakkında bir açıklama yapacak mı?
I went to the government to put Conrad away for life and to clear David's name, and she knew it.
Conrad müebbet alsın diye hükümete gittim David'in adını aklayacaktım ve Emily biliyordu.
Let me cut through the clouds and be very clear.
Bırak da karışıklığı çözeyim.
Whenever I thought I had a clear path to the quarterback, he always came back and shut that shit down.
Ne zaman oyun kurucuya doğru temiz bir yolum olduğunu düşünsem, geldi ve beni yere serdi.
Actually, Pete, I need you to clear the dust and debris from all the beds, make sure the space is habitable for move-in tonight.
Pete, aslında tozla molozu tüm yataklardan temizlemen lazım. Alanın akşamki taşınmaya elverişli olduğuna emin ol.
And that's when everything... when you, me, Eva... that all became clear.
Tam da o zaman her şey sen, ben, Eva konuları tamamen açıklığa kavuştu.
and clearly 63
clear 3420
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear 3420
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52