And it's working перевод на турецкий
1,406 параллельный перевод
And I'm just not sure it's working out for him.
Ama orası hiç ona göre değil.
Well, the writers are working on it right now, but, see, your character is an orphan and she has to go back to her hometown to ask her uncle for permission to marry.
Senaristler şu an üzerinde çalışıyorlar. Senin karaktersin bir yetim. Doğduğu yere geri gidip evlenmek için amcasından izin almak zorunda.
It's so funny that you're working so hard to go to Stanford with Angie Dahl, when Wallace, Mac, and your dad will all be in Neptune.
Angie Dahl'la Stanford'a gitmek için bu kadar çalışıyor olman komik. Hem de Wallace, Mac ve baban Neptune'de kalıyorlar.
And it's working.
Ve işe yarıyor.
Out of nowhere, I get a phone call, and it's somebody from Russell Simmons'office saying that Bruce Willis and Russell Simmons, they're working together, and he just says,
Ve bir anda, bir telefon aldım, ve arayan kişi Russell Simmons'ın ofisindendi. Bruce Willis ve Russell Simmons'ın, beraber çalıştığını söylüyordu ve dedi ki,
Just think of it as a party that you're all invited to... except you'll be working and you're not invited.
Sadece hepinizin davetli olduğu bir parti olarak düşünün... Maalesef siz çalışıyor olacaksınız ve davet edilemezsiniz.
And it's working.
Ve işe yarıyor da.
I was just working on those five and it seems Serpent's got the papers himself.
Şu 5 ev için uğraşıyorduk. Yılanlar tapuları kendilerine almış.
You know, I had an idea not too long ago, and it's funny I should think of it now, but it really doesn't make any sense to have so many officers working the daytime shift at Grab.
Kısa bir süre önce bir fikrim vardı, ve şimdi aklıma gelmesi çok hoş, ama gündüzleri birçok memuru gasp olayında görevlendirmek hiç mantıklı gelmiyor.
Rumor has it they're working on something big on the other side, and they don't want anyone to find out what it is.
Söylentilere göre orada çok büyük bir şey üzerinde çalışıyorlar ve kimsenin bunu öğrenmesini istemiyorlarmış.
I think he's trying to impress me... and it's working.
Sanırım beni etkilemeye çalışıyor işe yarıyor da.
It's doing the working and the thinking that wears a fellow out.
Çalıştıktan sonra, bir arkadaş görmek iyi.
working hard to kick the ball really stuck to me and it's fine now being with you is boring and being like this
Hiç durmadan rugbee toplarını tekmelemişti. Bu görüntü aklıma takılıp kalmış. Bu kadar yeter.
If it is, the ketamine isn't working anymore, and he's headed for a huge crash.
Eğer ağrıyı hissediyorsa ketamin işe yaramıyor ve durumu kötüye gidiyor demektir.
I watched the world change, and it just kept getting worse. And the skies filled with smoke and all the machines stopped working, and the streets and the rivers were filled with bodies.
Dünyayı izledim... değişimler... ve her şey kötüye gidiyor... gök yüzü dumanla kaplanmış... tüm makineler çalışmayı bırakıyor, sokaklar, nehirler... cesetler ile dolmuş.
And it looks like it's working giving all the boys a chance to let off steam.
İşe yarıyor gibi görünüyor tüm delikanlılara ateşin atmak içi şans verilmeli.
And the State Department gets what it wants, what you've been working for all along...
Dış İşleri de baştan beri istediği şeyi elde eder.
I'm working for the victims and we have to be open to the evidence as it presents itself.
Ben kurbanlar için çalışırım ve ortaya çıkan her tür kanıta açık olmamız lazım.
Well, I'm trying to access your personnel file and it's not working.
Personel dosyana erişmeye çalışıyorum, işe yaramıyor.
I've been working on this new case, and it involves some pretty scary people, and I'm afraid of what these people might be willing to do.
Yeni davanın üzerinde çalışıyorum. Oldukça korkunç insanlarla ilgili. Bu insanların neler yapabileceklerinden korkuyorum.
I've been talking to Maureen and we both agree it would be appropriate for Andy to donate to a charity of Maureen's choosing his entire fee for the film that he's currently working on, after agency deductions.
Maureen'le konuştuk ve ikimiz de Andy'nin Maureen'in seçtiği bir hayır kurumuna son filminde kazandığı paranın tamamını menajer ücreti hariç, bağışlamasına karar verdik.
It means that I was just working out which, incidentally, is the last remaining activity I have in my adult life that qualifies as "me time." Other activities recently crossed off of that list include my morning dump and all showers.
Spor yapmakta olduğum anlamına geliyor. Aklıma gelmişken, bir yetişkin olarak kendime ayırdığım vakitte yaptığım son aktivitem. O listeden silinen aktiviteler arasında sabahları sıçmak ve tüm duşlarım var.
Denver. " Lucy's eating it up with a fork and spoon'cause boyfriend's working, and you know how much he hates reality TV.
Ağzı açık izliyor çünkü Sevgili çalışıyor ve onun realite programlarından ne kadar nefret ettiğini bilirsin.
He has, he has a zest for life that keeps him going and keeps him working and he's interested in things, he's interested in what happens out there and how this will play out and how it'll turn out,
Yaşama dair hazzı, çalışmaya devam etmesini sağlıyor. Ve birçok konuya ilgi duyuyor. Dışarıda olanlarla, bunun nasıl yürüyeceği ve nasıl değiştirileceğiyle çok ilgileniyor.
Everybody's counting on me, and it's not working.
Herkes bana güveniyor ve bu işe yaramıyor.
When this photo of the people of Subasci and the UNF working together...... it was believed by many that this event would spur on a call for a cease fire.
Ben de ateş kesin karşısında duran gruplar olduğunu kabul ediyorum ama en azından bölgede söz sahibi gruplar anlaşma için koşullarını bildirdiler. Bu bayrağı barışın simgesi olarak kullanıyorlar.
I want you to take that flashlight, and point it wherever I'm working.
Bu feneri almanı ve ben nerede çalışıyorsam oraya tutmanı istiyorum.
Ok, look, if you guys are trying to comfort me, it's really not working, and, in fact, I think it's really a little creepy, so - she wants you to say some more nice things about her.
Tamam, bakın, eğer sizler beni rahatlatmaya çalışıyorsanız bu şekilde işe yaramaz ve aslında gerçekten çok ürkütücü. Sizden onun hakkında güzel şeyler söylemenizi istiyor.
I have to facemy responsibilitiesand accept them, and I'm working on it.
Sorumluluklarımla yüzleşmeliyim ve onları kabul etmeliyim ve bunun için çalışıyorum.
- It's freezing out here, and I have been working myself up to saying this, well, for a while now, so I need you to let me in now, please.
Dışarıda donmak üzereyim, ve bunu söylemek için çalışıyorum, bir süredir, o yüzden beni hemen içeri almanı istiyorum, lütfen.
No, I'm still working on it. Well, it's looking less and less like the grandfather and his cronies had anything to do with this.
Gitgide dedenin arkadaşlarının olayla bağlantısı azalıyor gibi.
Cell tower and phone transformer were vandalized earlier today. The phone company's working on it.
Telefon şirketi sorunu halletmeye çalışıyor.
- It is possible that David Wong and Petty Officer Lynn were working together.
David Wong ve Astsubay Lynn birlikte çalışıyor olabilir.
Well, you've been working for me for over a month, and I figured it was time we got acquainted.
Benim için bir aydan fazla çalışıyorsun biraz daha yakınlaşmamızın zamanı geldi.
And it's not just that they're not working.
Ve sadece çalışmama değil, onlar...
I was working on my piece with the blowtorch And it just caught on fire.
Eserimin üzerinde pürmüz ile çalışıyordum ve alev alıverdi.
i was working on my piece, and it just caught fire.
Bir parça üzerinde çalışıyordum, birden alev aldı.
I've got one as we speak, and it's working out just fine.
Daha önce konuştuğumuz gibi, bir fırsatım var ve gayet iyi gidiyor.
Dad's just been working a lot lately, and I guess I'm letting it get to me.
Babam son günlerde çok çalışıyor ve sanırım bunun beni etkilemesine izin veriyorum.
We're working our asses off in this bar, and we're getting nothing to show for it... and so we're starting to snip and pick at each other.
Bütün gün bu barda çalışıyoruz. Ama kendimiz için hiçbir şey yapmıyoruz. Bu yüzden birbirimize sataşmaya başlıyoruz.
I mean, he is really greasing her and working up this lather, it's just....
Adam kızı yağlamış ve şimdi de mıncıklıyor.
It's when we went to nasa and... you were working there, right?
Bu NASA'ya gittiğimiz zamandı ve... siz de orada çalışıyordunuz değil mi?
And I can tell it's not working because she's still bitching at me.
İşe yaramadığını söyleyebilirim çünkü hala beni eleştiriyor!
It's this underground thing where there's so many different tradesmen and different people all working together.
Bu yeraltı denen yerde çeşit çeşit esnaf 1155 00 : 49 : 26,585 - - 00 : 49 : 28,365 ve farklı insanlar var.
We're onto them and it's not working.
Şu an onlarlayız ve bu hiç bir işe yaramıyor.
Sure, and while I'm at it, I'll find a way to end global warming and finish that proof of the unified field theory I've been working on.
- Tabii. Başlamışken küresel ısınmaya çare bulup birleşik alan kuramını da çözeyim en iyisi.
Every time I sit down and watch it, it's not working.
Ne zaman başına otursam, çalışmıyor.
I'm working on it as fast as I can, and you know how fast that is- - nobody's faster than me.
Elimden geldiğince hızlı çalışıyorum ne kadar hızlı anla yani.
- Lf he failed out of the system, it could explain why he's got a working vocabulary and not much more.
- Avukatlık yapmamış olması işe yarar kelime haznesinden fazlasını bilmemesini açıklar.
I'm still working nights but i get five people under me, and it's a lot more money.
Hala geceleri çalışıyorum, fakat altımda çalışan beş kişi var, ve çok daha fazla para kazanıyorum.
He's On A Roll And He Doesn't Want To Stop Working On It,
Şu an devam ediyormuş ve çalışmayı durdurmak istemiyormuş.
and it's getting worse 25
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505
and it's weird 29
and it's okay 46
and it's beautiful 32
and it's gone 41
and it's done 39
and it's your fault 41
and it's only 22
and it's all because of you 31
and it's 505